24 Haziran seçimleri ve Mersin'de çözüm bekleyen sorunlar
Prof.Dr. Ahmet Özer: Sonuç itibariyle, ticaretiyle, sanayisiyle, türizmiyle, sosyal ve kültürel sermayesiyle, toplumsal istikrarıyla Mersinin kalkış aşaması hedefini gerçekleştirmesi için bunları birbiriyle entegre etmeye çalışması lazım.
Mersin nadide güzelliklere sahip bir Akdeniz kenti. Mavi Akdenizi, yeşil Torosları var.. İkisinin arasında yer alan narenciye bahçeleri, ülkenin en büyük limon ve portakal menbaı burada yaralıyor.. Hoşgörünün vatanı; aynı mezarlığa ölülerini gömen üç büyük dinin mensuplarının yaşadığı nadir yerlerden.. Tarihi, türistik güzelliklerinın yanında kutsal mekanları, Roma’dan beri gelen ve hala ayakta duran yerleşkeleri var.
Ama maalesef bugüne kadar hak ettiği yere birtürlü ulaşamamış. Batısındaki Antalya gibi bir turizm kenti olmak istemiş olamamış; doğusunda Adana gibi bir sanayi kenti olmak istemiş onu da yakalayamamış, adeta arada kalmış. Neden? Kötü yönetim yüzünden tabi ki. Çünkü Antalya’da, Adana’da ne varsa burda da var. Peki, neden onlar sanayide türizmde ileri gitmiş de Mersin gidememiş? Bunun bir nedeni de gerçek yönetim potansiyelini bir türlü ortaya çıkaramamış olmasıdır. Bakın Antalya'ya, ne eksiğimiz var? Neden o halde bu büyük fark? Çünkü orası iyi yönetilmiş, etkili lobi yapmış, başarılı yöneticiler ve siyasetçiler seçmiş. Biz de bunu yapabiliriz. İşte sadece dışardan söylemek yerine biz de elimizi taşın altına sokarak bu zor süreçte, bu sorunların çözümüne talip olduk...
MERSİNE BAKALIM
Mersin kalkınması için kendine “üç t stratejisini” seçmiş bulunuyor. Tarım, ticaret ve türizm. Bunlara tarıma dayalı sanayiyi, lojistiği, üniversite ve kongre kenti olmayı da eklemek gerekir, dolayısıyla 3 T’yi “4 T” yapmak gerekir. Yapmamız gereken şey bu zenginliklerimizi gelecek projeksiyonumuza entegre etmektir. Markaları olan bir dünya kenti olmak istiyorsak; bizim için “sihirli bir değnek” olan SÜRDÜRÜLEBİLİR YARATICI EKONOMİK KALKINMA İLE EŞGÜDÜM İÇİNDE BİR KENTLEŞME olmalaıdır. Bunun için;
1.Mersinin türizmden hak ettiği payı alması gerekir.
Dünyada turizmin % 37 si kültür turizmi olduğunu biliyoruz. Tüm Dünyada da kültür turizminin geliştirildiği kentler oluşturulmaya çalışılıyor. (Bir örnek: İtalya’nın Matera kenti mağaralarıyla meşhur bir kasaba; heryıl binlerce turistin ziyaret ettiği bir mekan. Materalılar Türizm ile kültürü birleştirmiş adına “Kal-tür” dedikleri yeni bir sektör oluşturmuş. Bu sektörle kendilerini dünyaya tanıtıyor güzelliklerini ve ürünlerini pazarlıyorlar. )
2.Mersin tarımda hak ettiği yere gelmesi lazım.
Mersin Türkiye’nin narenciye bahçesi. Türkiye limonunun %60’ı bu coğrafyadan çıkıyor. Portakalın, çileğin anavatanı. Fakat son yıllarda inşaat çılgınlığı tarım alanlarını yuttu, çarpık bir şehirleşme ortaya çıkardı. Dağın yeşili ile denizin mavisi arasına adeta betondan set çekildi. Bir çoğu birkaç yıl içinde dökülen, çürüyen ikinci konut mezarlığına dönüşen alanlar meydana geldi. Oysa inşaat yenmez. Bizim behemahal Mersin’i devlet desteği ile modern organik tarım üretimi yapan bir alan haline getirmemiz lazım. Bu nedenle üreticiyi, çiftçiyi rahatlatmamız; Mersin’i tarıma dayalı sanayi ürünlerinin ihraç edildiği bir üs haline getirmemeiz lazım.
3.Mersin’in katma değeri yüksek sanayi ürünleri üretmesi lazım.
Bunun için üretim esastır, üretim için de sanayi teşvik edilmelidir. Mersin ülkenin en çok göç alan illerinden biri. Göçü da en çok Güneydoğudan, Doğudan alıyor. Gelenlere aş iş sunulamadığı için kentin varoşlarına savruluyorlar. kentsel olanaklardan uzaklar. Köylü olmaktan çıkıyor kentli de olmayıyorlar, arada kalıyorlar. O yüzden Mersinde bugün aynı ad altında üç Mersin var. Normal Mersin’in yanısıra varoşların, Çay mahallesinin, Çilek mahalesinin, Şevket Sümer mahallesinin, Gündoğdu’nun yer aldığı bir Mersin de var. Bir de ucuz narenciye ve ılıman iklime, denize güneşe, gelen emeklilerin Mersin’i var. Bu üçü apayarı üç dünya. Biz bu üç Mersin’i bir Mersin yapmaya talibiz. Bunu yapmanın yolu da elbette üretmekten geçiyor. Yüksek teknolojiden geçiyor. Fabirika kurmaktan geçiyor.
4.Mersin dört üniversitesiyle kültür kenti olması gerekir.
Kültür, Müze, Opera bir kente yaratıcı kişilerin de daha çok gelmelerini ve kentin gelişmesini sağlıyor. Kültür ve turizm ilişkilerinde anlatılan Dünya kentleri ile Mersin’i kıyasladığımızda, onlardan hiç aşağı kalmadığını hatta kentimizin bilinen, bilinmeyen bir çok zenginliklerinin de fazlasıyla olduğu görülüyor.
5.Mersin üstündeki rehaveti atarak “teka off” aşamasına geçmeli
Mersinde mevduat ve yatırım dengesizliği sözkonusu. Bu dengeyi Antep, Konya, Kayseri, Denizli gibi kentler yakaladı ve büyük aşamalar kaydettiler. Mersin bunu neden yapmasın? Bir kentin finans sermayesi, endüstriyel üretimi çok büyük olabilir…. Çok büyük iktisadi tesislere sahip olabilir…. Ancak, bunlar o kenti bir marka ve dünya kenti yapmaya yetmez. Finansı kültürle birleştirseniz işte o zaman “kalkış aşamasını ” yakalarsınız.
6.Mersin yönetim dinamiklerini ve yaratıcı ekenomi modelini harekete geçirmeli.
Yaratıcı ekonomi ve kültür sermayesi dediğimiz şey, her çeşit sanat, medya, tasarım, mimari, müze gibi sosyal değerleri; yani, sosyal sermayeyi ekonomiye entegre etmek ve olaya daha bütüncül bakmaktır. Günümüzde kültür sermayesi; gelişmiş ülkelerin en önemli gelir kaynağı ve gerçek katma değeridir. Soru şudur: Sanatı, müzeleri Paris ekonomisinden çıkartabilir misiniz? Modayı Milano ekonomisinden çıkartabilir misiniz? Hollywood’u Amerika ekonomisinden ve dış politikasından çıkartabilir misiniz?
7. Mersin kültürü, sanatı ve sporu kent açısından işlevsel kılmalıdır
Mersin’in ekonomisinin gelecek projeksiyonu sosyal sermayesinin, sporun, kültürün kent ekonomisine entegre etmesi olmalıdır. “Mersin için bir dönüm noktası olabilecek bu yeni dönem sürecinde, yeni yaratıcı ekonomi ve kültür sermayesinin entegrasyonunu sağlayabilirsek; kenti her aşamada buna göre geliştirebilirsek; işte o zaman Mersin yaratıcı bir kent olur
8. Yepyeni bir kimlik yepyeni bir çıkış lazım bize.
“Bunun için kaliteli bir Etnografya müzemiz var mı? Konser ve tiyatro salonlarımız yeterli mi? Tarihi eserlerimiz restorasyon görüyor mu ve bunlar dünya turizminde bir destinasyon mu? Kaç tane festivalimiz var? Kentin görünümü bizi bir dünya kenti yapacak şekilde kurgulanıyor mu? Sanat Galerilerimiz dünya çapında ilgiyi çekecek kalitede mi? Kentin imarında konutlardan otellere, ibadethanelerden spor tesislerine, köprü ve üst geçitlerinden kaldırımlarına kadar bir bütüncül konsept düşünülüyor mu? Yoksa, birbirinden bağımsız bir kolaj görüntüsü mü veriyor.”
9. Yaratıcı kent ve yaratıcı ekonomi kültür sermayesi entegrasyonu ile kurgulanır. Bir dünya kenti, bir marka kent olmak istiyorsa Mersin kültür sermayesinin yaratacağı o muhteşem katma değerden yararlanılmalıdır. Ticaretiyle, sanayisiyle, sosyal ve kültürel sermayesiyle, toplumsal istikrarıyla Mersin kalkış aşamasını hedef olarak belirlemeli ve bunları birbirine entegre etmeye çalışmalıdır. Kentin imarında konutlardan otellere, ibadethanelerden spor tesislerine, köprü ve üst geçitlerinden kaldırımlarına kadar bir bütüncül konsept düşünülmeli..
SONUÇ
Sonuç itibariyle, ticaretiyle, sanayisiyle, türizmiyle, sosyal ve kültürel sermayesiyle, toplumsal istikrarıyla Mersinin kalkış aşaması hedefini gerçekleştirmesi için bunları birbiriyle entegre etmeye çalışması lazım. Bunu kim yapacak? Siyaset kurumu. Ve elbette yerel ve genel dinamiklerin elele vermesi ile olacak bu. Çünkü yaratıcı kent ve yaratıcı ekonomi bunlarla ve kültür sermayesi entegrasyonu ile kurgulanır.
Yeni kentsel konsept vesilesiyle bu süreci başlatmalıyız. Bir dünya kenti, bir marka kent olmak istiyorsak, kent kültür sermayesinin yaratacağı o muhteşem katma değerden yararlanılmalı ve dünyadaki emsallerimizle yarışmalıyız. Bunu başarabilirsek (ki başaracağımıza inanıyorum) kısa sürede Mersini Akdeniz’in ve Türkiye’nin güneyde parlayan yıldızı haline getirebiliriz. Ben bu potansiyelimizin ziyadesi ile olduğunu düşünüyorum. Bu amacı gerçekleştirmeye katkı sunacak olan herkese şimdiden selam olsun.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları