Tarih:
22.02.2013
Değişimin ana kodları ve yeni CHP
İşte genel başkanın “ne gerekiyorsa yapılacaktır” dediği en önemli gerekliliklerden biri, değişimin bizatihi kendisidir...
CHP’nin genel başkanı başta olmak üzere yönetici kadroları bir süredir yaptıkları konuşmalarda “demokrasi ve değişim” kavramaları ile topluma mesaj vermeye çalışıyorlar. Bu iki kavram da hem günümüz hem de gelecek için son derece iki önemli düşünceyi temsil ediyor. “Demokrasi” dışa yönelik bir mesajı içerirken, “değişim” ise CHP’nin içine yönelik mesaj veriyor. Sn. Kılıçdaroğlu’nun yoğunlukla üzerinde durduğu hak ve özgürlük ihlalleri, baskı ve sindirilmeler, AKP iktidarlarının demokrasi karnesinin zayıfladığını sergilemek, Türkiye’nin gerçek bir demokrasiye olan ihtiyacı vurgulamak içindir. O halde soru şu: Peki bu demokrasiyi kim Türkiye’ye getirecek?Kılıçdaroğlu son kongrede yaptığı konuşmada bunun CHP’nin görevi olduğunu vurguladı ve bu görevi başarmak için ne gerekirse yapacaklarını belirtti. Bunun ardından ikinci kritik soru gündeme geliyor, ister istemez: Peki mevcut CHP bunu yapabilir mi? Bu soruya gönül rahatlığıyla evet denmiyorsa, o halde CHP’nin AKP iktidarını değiştirmesi için öncelikle kendisinin değişmesi gerekmez mi? Çünkü toplumun önemli bir kesiminde hala CHP’nin değişime direnen statükocu bir parti olduğu algısı var. Bu algı değişmeden kitleler ile CHP arasındaki buzları eritmek zor. O halde burada en sihirli kavram değişim kavramıdır. Değişim algısının toplumda yaratılması ise sadece “ben değiştim” demekle olmayacağından, gerekleri neyse onun yapılması şart. Yani toplum bu değişime, değişimin samimiyetine inanmalı, değişmekte olan CHP’nin Türkiye'nin sorunlarını değiştireceğine güven duymalı. Çünkü toplumun bir kesiminde, “CHP’nin genel başkanı değişti ama CHP’nin bazı kadroları hala değişime direniyor” algısı hakim. CHP içindeki ulusalcı kanadın söylemleri ve duruşları bu kanaatleri daha pekiştiriyor. Oysa bu alanda gerekli adımlar atıldıktan sonra geniş halk kitleleri, gerçekten değişmiş olan CHP’nin iktidarı değiştirip daha iyisini yapacağına kanaat getirebilir.
İşte genel başkanın “ne gerekiyorsa yapılacaktır” dediği en önemli gerekliliklerden biri, değişimin bizatihi kendisidir. Burada soru şudur; kendisi demokrat olmayanın ülkeye demokrasi getirmesi mümkün mü? Demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla inşa etmek için yeni bir dile yeni bir anlayışa ve yeni bir programa ihtiyaç var. Bunları yapmanın adıdır değişim. O halde burada çağdaş demokrasiyi ve değişimi savunan CHP’ye iş düşüyor. Peki CHP gerçekten değişebilecek mi? Hiç kuşkusuz burada program büyük önem taşıyor. Çünkü asıl değişimin fişeği program kurultayında ateşlenir. Değişimle ilgili niyet dile getirildi, bu iyi bir şey. Niyet yapmanın yarısıdır, ama burada önemli olan değişimin diğer yarısı yani yeni başlayacak olan ve yapılacak olandır.
Bunun için CHP’nin öncelikle stratejisini gözden geçirmesi ve gerekli değişiklikleri bir an önce yapması lazım. Yaklaşık 40 yıldır mevcut strateji ile iktidar olunamıyorsa artık bir şeyleri değiştirmek gerekmez mi? CHP yıllardır aynı düşünüş, yol ve yöntemle iktidar olamıyorsa, ya bakış açısını ya da çözmeye çalıştığı problemlerin bağlamını değiştirmek zorunda. Dolayısıyla belirlediği hedefi gerçekleştirmek için Türkiye’nin sorunlarına gerçekçi ve inandırıcı çözümler öneren bir programa (ve projelere) ihtiyacı var. Diğer bir deyişle, neyi, nasıl ve ne zaman yapacağını net biçimde topluma anlatmalıdır.
Tabi önemli bir adım da bütün bunları uygulayacak kadroların değişmesidir. Kadro değişimi illa A’nın gidip B’nın gelmesi değil. A’nın kendini değiştirmesi ve yenilemesidir aynı zamanda. Kadro düzeyindeki insanlar sadece gazete okuyup TV izlemekle fikir ve vizyon oluşturamazlar. Bu kişilerin okuması, kendini sürekli yenilemesi, dünyayı takip etmesi gerekir. Böylece toplum önüne çıktığında ne kadar dolu ve etkin insanlar olduğu anlaşılır ve o taktirde topluma güven verirler. CHP’nin en önemli sorunlarından biri topluma yeterli güveni verememektir. Halk CHP’nin kadrolarına bakıp AKP’nin mevcut durumuna razı olduğunu söylüyor. Oysa AKP’nin “kendine müslüman” siyaseti, aslında halk tarafından da görülüyor. Fakat kitleler buna rağmen iktidarı değiştirmek için ciddi bir atılım yapmıyorsa bunun iyi düşünülmesi lazım. Bunun en önemli nedeni AKP’ye alternatif olabilecek kadroları göremiyor, ya da öyle sanıyor olmasıdır. Kendince “ehveni şer” davranıp AKP’yi desteklemeye devam ediyor. En azından bugün için algı bu. İşte CHP’nin en önemli hüneri bu algıyı değiştirmek olacaktır.
Bu algıyı değiştirmek için sebeplerine ve kaynaklarına bakmak ve bunları doğru tespit etmek gerekir:
1.CHP’nin tarihsel bagajı hem değişmesini engelliyor hem de halkın CHP’nin değiştiğine inanmasına engel oluyor. (Örneğin, hala otuzlu yılların marşlarıyla kurultayın açılması bu algıyı kuvvetlendiriyor.) CHP iyisi ile kötüsü ile tarihi tarihe ve tarihçilere havale etmeli, artık geleceğe bakmaladır. Ayrıca geçmişin negatif algısı, CHP’nin bugün yaptıklarının pozitif görülmesini engelliyor. Çünkü geçmişin yükleri toplumun zihninde bariyerler oluşturmuş durumda. Bu zihni bariyerlerin yıkılması lazım, CHP yönetiminin değişim ile ilgli en büyük cesareti, hüneri ve başarısı burada ortaya çıkacaktır.
2.CHP’nin en önemli zaaflarından biri de algı yönetme ya da oluşturmada yaşadığı başarısızlıktır. CHP kadroları toplumda CHP’ye karşı oluşmuş negatif algıları değiştirmelidir. Çünkü bunu başarmadan toplumu değişime inandırması zor. Toplumun kahir ekseriyetinde; “CHP tuzu kuruların partisidir, iktidar olmak istemiyor”, “Dini öteliyor, sürekli şeriat endişesi pompalıyor, sürekli askerle ittifak arıyor”, “Halka rağmen devletçi politika yapıyor” gibi algılar var. Olgu böyle olmasa bile algı böyle ve ne yazık ki bazen algılar olguların yerine geçebiliyor. O yüzden CHP hem olguda hem de algıda değişim yapmaya muhtaç.
3.CHP söylemini değiştirmeli. Söz gelimi yöneticiler televizyonlara çıkıp “İster Kürt sorunu ister terör sorunu deyin” diyor. Bu ikircikli yaklaşımla sözde diğer tarafı ürkütmeyeyim darken hitap ettiğin tarafı kaybediyorsun. Aynı şey müteddeyinler için de geçerli. Oysa CHP’nin toplumun kafasının karışık olduğu konularda daha da kafa karıştırıcı olmak yerine kendi politikasını net bir biçimde ortaya koyması lazım. Kürt sorunu terörle eşleştirdiğiniz taktirde Kürtlerden oy alamazsınız. Artık, “ise” ile, “eğer” ile yapılan muğlak politika halkta karşılık bulmuyor. Benzer bir durum başörtüsü konusunda yaşanıyor. Üniversitelerde başörtüsü sorununun fillen çözümüne CHP yol açtığı halde bunu net topluma anlatmıyor, belki de bazı kaygılarla anlatmak istemiyor. Oysa yaptığın şeyi topluma anlatmazsan ondan nasıl oy alacaksın? CHP artık topluma şeriat ve bölünme endişesi aşılmamalı. Negatif politika yapmayı bırakmalı, pozitif politika yapmalıdır.
4.CHP iktidarı sadece eleştirmekle kalmamalı, eleştirdiği hususların yerine ne koyacağını da belirtmelidir. Korku kültürü yerine umut aşılamalı. Şimdiden “Erdoğan sanki kesin Cumhurbaşkanı, AKP 2024 yılına kadar iktidar!” havası pompalanıyor. CHP’nin destekleyeceği bir kişinin cumhurbaşkanı adaylığı demokrasi açısından da önemli. Bu anlamda alternatif yaratmalı umut aşılamaktır.
5. CHP artık iç çekişmeleri tamamen bir yana bırakmalı. Bu durum 34. Kurultayla son bulmuş gibi görünse de tekrar parti içi iktidar mücadelesinde yeniden nüksedebilir. Buna izin verilmemeli, artık dışa dönük iktidar yürüyüşü başlatılmalı.
Sonuç itibariyle gerçekçi ve samimi değişim iktidarın yolunun açacakken, değişmekten ziyade değişmiyormuş gibi yapmak ise AKP’nin iktidarını pekiştirecektir.
Prof. Dr. Ahmet Özer
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
DİĞER YAZILARI