loading
close
SON DAKİKALAR

Din/Dinayet Meselesi ve CHP

Prof. Dr. Ahmet Özer
Tarih: 07.11.2012

Prof. Dr. Ahmet Özer, CHP’nin yapması gereken en önemli ataklardan bir de dindarlarla barışmasıdır...

Mütedeyyinlerle barışmak gerekir

CHP’nin yapması gereken en önemli ataklardan bir de dindarlarla barışmasıdır. Çünkü uzunca bir süredir dindar ve mütedeyyin kesim CHP’den uzak durmaktadır. Bunun da çeşitli sebepleri var tabi. Öncelikle bu sebepler tespit edilmeli ve ona göre, bu sebeplerin ortaya çıkardığı sonuçlar değiştirilmelidir. Süreç teşhis, değişim ve hedeflenene ulaşma şeklinde bir yol izlerse bu konuda atılacak adımlarda başarı sağlanabilir.

Türkiye’de CHP siyasetinin kendini laik kimlik içinde tanımlaması ve bu nedenle dindar kesimlerle arasına aşılmaz duvarlar örmesi onu bu kesimlerden uzaklaştırmış, sanki aralarında diyalog sağlayacak bazı konuları konuşmaktan kendini men etmiştir şeklinde bir görüntü ortaya çıkmıştır. CHP’nin dindar kesimlerle diyalog kur(a)maması, büyük oranda dindar kesimlerin talepleriyle kendi talepleri arasında bir etkileşim oluşturmamasıyla yakından ilişkilidir.

Din konusunda yaratılan negatif algı

Ayrıca da din konusunda geçmişten gelen bir negatif algının sürekli olarak yeniden ısıtılıp ortaya sürülmesi de CHP’nin bu kitlelerle bağ kurmasını zorlaştırıyor. Sürekli muhalifleri tarafından CHP’nin “gâvur partisi” olduğu pompalanmakta, ezanı Türkçeleştirmesiyle İslamiyet’e darbe vurduğu ileri sürülmekte, camileri ahır yaptığı iftiralarına kadar iş vardırılmaktadır. Bu söylemleri dillendireneler, nüfusunun kahir ekseriyeti Müslüman olan, bunların da kahir ekseriyeti dindar ve muhafazakar olan kesimlerle CHP arasına kalın bir duvar örmek istemekledirler. Oysa bu hususta gerçek çok farklıdır. Gerçek çok farklı olmasına rağmen anlaşılmamakta, iyice anlatılamamaktadır. Önce bir AKP’ye bakalım.

AKP’nin toplum mühendisliği

Ne diyor AKP? Bir taraftan ileri demokrasiden bahsedip, kimsenin yaşam tarzına karışmayacağını ilan ederken öbür yandan bunun tam tersi uygulamalara imza atıyor. Son zamanlarda AKP iktidarının bazı uygulamalarına göz atıldığında bu gerçek net bir biçimde görülüyor. Örneğin, tiyatroları kapattırıyor, kasaba ahlakını her alana egemen kılmaya çalışıyor, Başbakan açık açık “Dindar nesiller yetiştireceğiz” diyor, İç İşleri Bakanı “Tıksırıncaya kadar içiyorlar” diyerek insanlar aşağılıyor, Afyon’da vali içki yasağı koyuyor, Bursa’da emniyet müdürü gençlerin bankalarda elele gezmesini yasaklıyor. Bu örnekler çoğaltılabilir. Bu kadarı bile bir fikir vermeye yetiyor. Tek tek ele alındığında bir anlam ifade etmeyen bu adımlar birlikte düşünüldüğünde bir tabloyu net olarak sergiliyor. AKP üçüncü dönemde, “mutlak gücün” verdiği cesaretle, hegemonik ve çoğunlukçu bir anlayışla toplum mühendisliğine başladı, hayatın her alanında kendi anlayışını egemen kılmak istiyor. Çoğulcu değil, çoğunlukçu davranıyor. Birçok sorunda olduğu gibi din ve diyanet alanında da adını koydu ama çözmedi.

AKP sorunların çözümünü sürüncemede bıraktı

Alevi meselesini çözeceğim dedi çözmedi. Diyanet işleri başkanlığı hala Sünni, Hanefi mezhebine hizmet ediyor. Böylece devlet bir kısım vatandaşını inancından dolayı dışlamış oluyor. Pratikte CHP’nin yakılışımı sayesinde çözülmüş gibi görünen başörtüsü meselesi hala yasal bir dayanaktan yoksun. Peki, bütün bunları kim teşhir edecek? Bütün bunları kim halka gösterecek? Elbette ana muhalefet partisi olarak CHP bunları yapacak. Peki CHP bunları yeterince yapıyor mu? Ne yazık ki bu soruya gönül rahatlığıyla evet demek zor.

AKP varoşlardan ve dindar kesimlerden neden bu kadar yüksek oy alıyor?

CHP varoşlardan neden oy alamıyor?

Bu sorunun mefhumu muhalifi AKP neden buralardan oy alıyor CHP neden alamıyordur. Bilindiği üzere AKP son yıllarda çeşitli nedenlerle kırdan göç ederek kentte gelmiş ancak mevcut koşullardan ötürü kentlileşememiş, arada kalmış kesimlerden büyük oranda oy alıyor. İyi incelenirse AKP'nin folk İslami yaşayan kırsal alanlardan ve kentlileşme sürecini tamamlamış olan kent merkezlerinden ziyade, bu iki yapı arasında kalan gecekondulardan ve kent varoşlarından kahir ekseriyette oy aldığı görülecektir. Örneklemek gerekirse AKP Çankaya’dan ve Balâ'nın veya Koçhisar’ın köylerinden yüksek oranda alamıyor, buna karşılık (Güneydoğudan veya Koçhisar'ın köylerinden gelmiş ama Çankaya'daki gibi kentlileşmemiş olan) Altındağ'da veya Mamak'ın arka mahallelerinde oy patlaması yapıyor. Bunun nedeni şudur: Kırsal alanda yaşayan insanlar dini siyasetin dışında kendi inançları doğrultusunda yaşıyor, normal kentleşmiş alanlarda yaşayan insanlar ise dini söylemlere kanmayacak derecede kentlileşmiş durumdadırlar. Oysa Altındağ'da yaşayanlar büyük umutlarla köyden kopup kentte gelmiş kentte umduklarını bulamayarak varoşlara sürüklenmişlerdir. Köyden kopmuş kentli de olamamış bu kesim arada kalmış olmanın melodramatik kopuş şokuyla bir arayış içine girmiştir. AKP’nin dini söylem ve motiflerle süslenmiş siyasal arabesk sayılan bulanık İslami söylemi gerçek hayatta arada kalmış bu kesim için bir umar ve sığınma kaynağı olarak ortaya çıkmaktadır.

AKP geçiş süreci partisi

Dolayısıyla AKP Türkiye'nin köylülükten kentliliğe geçerken geçiş sürecinin cerahatlerini ve sorunlarını yaşayan partisi olarak arada yükselmiştir. Ondan önceki iktidarın beceriksiz davranışları yanında açlık, yoksulluk ve özellikle yolsuzlukların yarattığı kafa karışıklığı ve anti demokratik ortam, 28 Şubat Süreci ve 2001 krizi bu çizgiyi beslemiş ve büyütmüştür. Türkiye modernleşme sürecini hızlandırdığı ve tamamladığı oranda dini vurgusu olan bu ara akımlar da o oranda küçülecek ve marjinalleşecektir.

Bu konuda iş CHP’ye düşüyor

O halde CHP din konusunda inançlara saygılı laik Türkiye sosyolojisinin ve kültürel geleneğinin yeniden okunması konusunda bir yeniliğe gitmek zorunda. Artı AKP’nin din sosuna batırılmış söylemlerinin dayandığı kandırmacaları teşhir etmek zorunda. Artık AKP’ye oy verenler ve cemaatin önemli bir kısmı AKP’nin dini alet ederek kendinde yoğunlaştırdığı güç birikiminden ve otoriter eşmeden ürkek hale gelmiş durumda. Tek sorun var ortada. Alternatif. Aslında sorun aynı zamanda çözümü de potansiyel olarak içinde barındırıyor.

Prof. Dr. Ahmet Özer

 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları