loading
close
SON DAKİKALAR

Kaya Mutlu'yu anarken

Prof. Dr. Ahmet Özer
Tarih: 22.09.2016

Prof. Dr. Ahmet Özer; Mersin eski Belediye başkanı Kaya Mutlu'yu Kurban bayramı arifesinde kaybettik. Böyledir dünyanın bendi. İnsanlar doğar, yaşar, hizmet eder ve ölürler.

Mersin eski Belediye başkanı Kaya Mutlu'yu Kurban bayramı arifesinde kaybettik. Böyledir dünyanın bendi. İnsanlar doğar, yaşar, hizmet eder ve ölürler. Asıl olan toplumdan emdiğini vakti geldiğinde ona geri vermektir, bir kar topu gibi avuçlarında erimeden. Bazısı toplumdan aldığını topluma geri verdiği göçüp giderken bu dünyada ardından bir iz bırakır. Bir ölümlüyü diğerinden ayıran nadir şeylerden bir budur, bu izlerdir. Kimi iz bıraktığını sanır, ama öyle değildir, çünkü ardından baktığın zaman bir şey göremezsin. Kimi de bunu düşünmeden yapar ama izi hep kalır. Kaya Mutlu ikinci türdendir. 

Neden mi? Çünkü o, Mersin’e damga vuran simgeleşmiş ender isimlerden biriydi. Yediden yetmişe onu herkes tanırdı Mersin’de, şahsen tanımayanlar da ismini bilirdi. Aslında bu özellik az faniye nasip olan bir şeydir, hele hele kapitalizmin aşırı bireyciliğinin sarmalında komşunun komşuyu tanımadığı, ölenlerin üç gün sonra unutulduğu böylesi bir zalim zamanda ve böylesi bir çıkar dünyasında. Ama Kaya bey öyle değildi. Herkes bilirdi onu, tanıyanlar da tanışıklığını arardı. O kendine has efendiliği, sohbeti, insana değer veren tarzıyla. Bir düşünün ne güzel bir özelliktir; Yaşadığın Kentin neredeyse tümünün seni bilmesi, tanıması ve yad etmesi. 
 
Ben kendisini '70'li yılların sonunda üniversite daha 18’lik bir delikanlı iken tanımıştım. Devrimci gelenekten geliyordum, gelir gelmez de okuduğum T. İşletmeciliği Öğrenci temsilcisi seçilmiştim. Sorunlarımız vardı, onlara kah sesimizle, kah eylemlerimizle az da olsa görüşme ve müzakerelerle çözüm arama modunda olduğumuz bir dönmeden geçiyorduk. İşte bu minval üzere öğrenci sorunlarının çözümü konusunda yer aldığım komitede Belediye Başkanlığı makamında yaptığımız görüşmede karşılaşmıştım ilk kez onunla. Ufak tefek, ama hem sevecen hem babacan hem de sorunlara getirdiği pratik çözüm gücüyle ve mütevazi tavrı beni etkilemişti. O zaman kendi kendime ben de mutlaka bir gün belediye başkanı olmalıyım diye telkinde bulunmuştum. 

Sonra ki yıllarda Toros'lar belediye başkanlığına aday olmamda bu telkinin de etkisi vardır diye düşünürüm. Doğrudur, insanların idealleri veya ulaşmak istediği hedeflerin şekillenmesi bir günde bir eylemle olmaz. Bir çok konuşmanın karşılaşmanın, okumanın yazmanın ve en önemlisi rol modelinin bunda etkisi vardır. Benimkinde de daha genç bir kişi iken bundan tam 37 yıl önce sevgili Kaya Mutlu’nun da payı vardır desem yeridir. Öyle ki biz daha Mersine gelmeden onun ünü bize gelmişti, kendine has tavrı ve iş görüsü ve sosyal belediyeciliği, emeğe verdiği değeri, işe aldığı emekçileriyle ünü katlanarak yayılıyordu.. Derken ben Ankara'ya Hacettepe Üniversitesine gittim. Yıllar su gibi akıp gitti. Yeniden yaşamın sırlı yolları beni alıp Mersine getirdi. Sevgili Kaya Mutlu ile asıl dostluğumuz ise bu yıllarda, Mersine ikinci gelişimde başladı. Bu kez siyasette de yollarımız tarihin bu dönemecinde kesişmişti.
Ben Mersin üniversitesinden sürülüp, Kemal Güriz ve Uğur Oralın kumpasıyla üniversiteden uzaklaştırılınca siyasete dışarıdan gazel okumak yerine yapılan yanlışlara gene siyaset yoluyla içine girerek mücadele etme yolunu seçmiştim.

Bu anlayışla 2004 yerel seçimlerinde ben Toroslar’dan, Kaya Bey’in yeğeni olan Fikri Bey de büyükşehirden Demokratik Güç Birliğinin belediye başkan adayı olmuştuk. Ali Özveren Yenişehir’den, Kemal Peköz de Akdeniz'den adaydı. Kaya bey o sıralarda bir toplantıda engin deneyimiyle “bu ekip güzel bir ekip iş başına gelirse Mersine çağ atlatır” demiş ve bu benim motivasyonumu daha da artırmıştı. 

Bu süreçte sık sık beraber oluyorduk. Bazı toplantılarımıza o da katılıyordu. Ben ona bir keresinde “Biliyor musun Kaya Abi benim belediye başkanı olmamda senin de payın var” diyerek üniversite yıllarındaki buluşmamızı anımsatınca müthiş keyiflenmiş, hoşuna gitmişti. İlerlemiş yaşına rağmen siyaset sanki onu canlandırmış, gençleştirmişti. Bize deneyimleri ve çabasıyla çok yardımcı oldu.. Biz seçimi çok az farklarla kaybettik ya da daha önce olduğu gibi “derin güçler” devreye girip kaybettirmişti seçimi bize. 

Fakat tam bu sırada bir başka sevindirici gelişme oldu benim için: Hukuk bir şamar gibi sürgüncülerin yüzene inmiş, açtığım davayı kazanmış tekrar üniversiteye geri dönmüştüm. Yine sürgün memleketim Isparta yolunu tuttum. Isparta'dan gelip giderken de aralıklarla da olsa Kaya Beye uğrar ya da çarşıda bir yerlerde özellikle de Adana'nın Ananas Kafesinde oturur sohbet ederdik, bir anda etrafımız Kaya beyi sevenlerle dolar onun sayesinde ben de Mersinin tanınmış güzel simalarıyla tanışırdım. Sonraki yıllarda diyaloğumuz hiç kopmadı. Ve ben Toros üniversitesine Rektör Yardımcısı olarak geri döndüm. Bu esnada dostluğumuz artarak devam etti. 

Beni etkileyen bir husu da demokrasiye olan inancını pratikte gösterdiği bir eylemiydi. Bir gün arkadaşım Ömer’e “Kaya bey ne yapıyor?” diye sorduğumda İl Genel meclis adayı cevabını duyunca önce şoke olmuş sonra da bu atılıma anlam yüklemiştim. Düşünsenize Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış biri olarak İl Genel Meclis Üyesi olmuştu. Hem de bir defa milletvekili olanların Ankara'dan dönmediği, Belediye başkanı olanların burnundan kıl aldırmadığı bir dönmede.. Ben bu atılımından ya da seçiminden demeliyim belki, etkilenmiş, bunu adeta bir demokrasi dersi olarak görmüştüm. 

Bir kaç kez meclise davet edildim çeşitli vesilelerle. Beni yerel yönetimler konusunda meclise bir konferans vermeye davet ettiğinde bu davranışının pratik yansımasına ora da şahit olmuştum. Demokratik, özerk yerel yönetimleri anlatmıştım. Ben kürsüden o da oturduğu yerden uzun uzun fikirlerini anlatmıştı. Sadece bilgi değil tecrübenin de ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüştüm. Bir şeyi bilmek başkadır , bir durumla karşılaştığında nasıl davranacağını bilmek başkadır, işte ikincisinin adı tecrübedir ve en kıymetlisi yaşanarak bilgi sahibi insanlarca edinilir. 

Son yıllarda, biraz yaşlılığın verdiği enerji tükenmesi biraz da kiloların etkisiyle yavaşlamıştı. Böyle olmasına rağmen sosyal, siyasal olaylarda geri durmuyordu. Son seçimlerde Fikri Beyin Bürosunda olduğunu öğrendiğimde değerlendirmelerini almak için arkadaşım İsmet’le ziyaretine gittik. Beni görünce çok mutlu olmuştu. Siyasi gelişmeleri ve seçimlerin ortaya çıkaracağı sonuçları uzun uzun konuşmuştuk. 

Her seferinde radyo ve televizyon konuşmalarımı severek dinlediğini söyler taktirine mazhar olmakla onurlandırır ve yüreklendirirdi beni... Orada bunun altını çize çize belirtmişti, ben de kimi programlarda canlı yayında kendine selam yollamıştım. Bu daha da hoşuna gitmişti. Kent radyonun devamlı bir dinleyicisiydi. “Seni, Ali Beyi ve Mirzayı hiç kaçırmam” demişti. Böyle böyle geçip gidiyordu zaman. 

Ben de zaman zaman ziyaret eder görüşür, sohbet ederdim kendisiyle. Ve hastalığını öğrendiğimde ziyaretine gittim, artık muhayyilesi iyice kapanmış, gelenleri tanımaz olmuştu. O zaman “hey gidi devran nereden nereye..” diye geçirmeden edemedim içimden. 

Kaya Mutlu, Mersine geçmişte büyük hizmetler yapmış, yediden yetmişe herkesin tanıdığı bildiği efsane bir başkandı. Ömrünün sonuna kadar ülke ve Mersin meseleleriyle ilgilendi. Düşündüklerini kendine has ses tonu ve üslubu ile anlattı durdu.

DPT deneyimi, belediyecilik tecrübeleri ve yaşamın içinden süzerek getirdiği birikimleri ile bir bilge kişilikti. Bu yüzden bir kuyruklu yıldız gibi göçüp giderken ardında iz bıraktı. Böylesi insanlar gittikten sonra anlaşılırlar.. Belleklerde ve anılarda yaşarlar.. Ondanda hep bahis edilecektir Mersinde, eminim..

Şimdi o koca çınar da gitti, geride hikayesi kaldı, diğerleri gibi.. İşte bahsettiğimiz izin gücü hikayenin gücüdür.. Onun etkileyici bir hikayesi ver artık.. Işıklar içinde yat Kaya abi, toprağın bol yolun açık, mekanın cennet olsun..

Prof. Dr. Ahmet Özer

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları