loading
close
SON DAKİKALAR

Mersin'in çığlığı

Prof. Dr. Ahmet Özer
Tarih: 28.03.2018
Kaynak: Prof. Dr. Ahmet Özer

Ahmet Özer: Evet Mersinin bir zamanki güzelliğni ve bugün içine düşen hali bu çığlıkla dile getirdik ki bazı vicdanlar sızlasın diye. Sızlarmı bilmem. Ama bizim bu kente sahip çıkmamız gerekir. Böyle bir sorumluluğumuz var.

“Benim adım Mersin, 1950-1960’lı yıllarda genç, şirin az gelişmiş ama umut doluydum. Güzelliğim baş döndürücüydü. Renk, ışık ve çiçektim. Klikya geçmişini selamlamış kıyılarımda ilk saldırılar başladı. Sustum ve direndim. Sonra Müteahhitler geldi, belediyecilerle birlik olup çalkantılı bir dönem başlattılar.
 Güya beni büyütmek adına, yemyeşil göğüslerimi, özensiz, düzensiz, kontrolsüz günah kuleleriyle doldurdular. Masmavi kıyılarımın tümü beton yığınları ardında kayboldu.  Adeta “Kör” oldum.Yıllar akıp gittikçe bu ağır beton yığınları, ihanet belgesi gibi kıyılarımın son soluk alanlarını da yuttu...
Artık bana güzel diyen yok...Yorgunum, küskünüm, yalnız ve kırgınım... Zaman akıyor.. Hala saldırıyorlar.. Artık saldırganlara verebilecek bir şeyim kalmadı.
Şimdi kapılarımı  ne düne ne yarınlara açamıyorum. Yüksek sesle düşünün ve sorun; “Güzel Mersin nerede?, Ben neredeyim?” Ve buruk bir el sallayın bana; ‘Hoşça kal güzel Mersin, Hoşça kal düşler kenti..!” 
 
Evet Mersinin bir zamanki güzelliğni ve bugün içine düşen hali bu çığlıkla dile getirdik ki bazı vicdanlar sızlasın diye.  Sızlarmı bilmem. Ama bizim bu kente sahip çıkmamız gerekir. Böyle bir sorumluluğumuz var. 
 
       Toplantımızın adını boşuna yerel dinamikler koymadık.  Peki; 
1. Yerel  dinamikler ne demek?
Yerel dinamikler “Kentin Temel Kentsel İç Dinamikleri”  demek. Bunlar; 
1) Sermaye
2) Beyin
3) Kentli Nüfus
4) Sivil Toplum Dernekleri
5) Kültür Sanat Kurumları
6) Sportif kurumlar ve etkinlikler,
7) vb
2. Peki, ya işsiz güçsüzler, onlar dinamik değil mi?
Elbette onlar da dinamik..
Ya ekonomiden pay alamayanlar, 
Ya ekonomi dışı sektörlerde çalışarak geçimini sağlayanlar,
Ya göç ve kaçla kente geleneler kentin dinamikleri değiller mi? 
Elbette onlar da kentsel dinamik. 
Ama maalesef bunlara iyi gözle bakılmamış.  Yönetenler iş yapıp onları kente entegre etmeleri gerekirken, onları suçlayarak kabahatlerini örtme yoluna gitmişler hep..  Bir çeşit külfet olarak sunulmuşlar topluma.. Bu büyük bir yanlış ve yanılgıdır.  Oysa bu genç nüfus bir kentin gelişmesi için büyük bir  nimet. Bunlar nimet olarak değerlendirilmeleri gerekirken, başarısız yerel ve merkezi idareceiler tarafından külfet olarak görülmüş ve damgalanmışlardır.
 
3. Bu başarısız politika ve uygulamaların sonucunda;
    1) Gelenlere kensel hak ve olanakları verilmemeiştir
    2) Bu yüzden kente gelenler köylü olmaktan çıkmış ama kentli de olamamış,    arada kalmışlardır. Yani kentlileleşememişlerdir. 
    3) Bunun sonucunda her kentte adeta bir isim altında üç  kent meydana gelmiştir.
    4) Bu kesimler ekonomiye katılmadıkları  için aidiyet duyguları da gelişmemiştir. Hak ve görev çelişkisi ve çatışması yaşandı. O yüzden 
    Mardinli hala ben mardinliyim, Vanlı hala Vanlıyım, Niğdeli hala Niğdeliyim diyor..     Neden..? Çünkü bu kenttaşların kente entegre olmaları ve görevlerini yerine getirmeleri için gerekli olan hakları verilmedi. Aş, iş, barınma, sağlık, eğitim hakkı ki bunlar artık en temel insan hakkı. Bunlara bu insanlar ulaşmadı, ulaştırılmadı.
 
5) Gelenler geldikleri yerlerin yoksul köylü olanaklarını yeniden ürettiler. 
Kentin olanaklarına ve nimetlerine uzansannsalar dokunacak kadar yakın Ama asla ulşamayacakları kadar uzak kaldılar. Asla ulaşamadılar onlara. 
Böylece kente gelirken ki umutları kentin beton bariyerlerine çarparak tuzla buz oldu. Köylü olmaktan çıkıp kentli de olamadılar. Memo dayı örneği.  O yüzden Mardinden 50 sene önce gelen hala ben Mardinliyim diyor. 
 
4.  Peki Çözüm Ne?
a) Bir kere öncelikle herkes bulunduğu yerde insanca olanaklara kavuşturulmalı. Toplumsal barış yaratılmalı. Böylece zorunlu göçlerin önüne geçilmelidir. 
b) Gelenlere iş, aş, barınma ve kensel olanaklar sağlanmalı, bu da ancak kentte nüfus emme kapasiteleri yaratılarak başarılabilir. 
c) Üç kent bir kent haline getirilmeli. Bir yanda Adnan Menderes bir yanda Çay Çilek var.. Bu 21. Yüzyıl Mersinine yakışmıyor. 
d) Gelenler külfet olarak değil nimet olarak görülmeli. Bir kentin en değerli kaynağı İnsan kaynağıdır, genç nüfustur.
e)Mersin’in artık kalkış aşamasına (take off) geçmeli. Yani Mersin-Kayseri, Konya, Denizli gibi marka şehir olmalı
f) Mersin de Tarım, Türizm, Ticaret ve Teknoloji birlikte eşgüdüm içinde olamalı
g) Kentin planlaması vegelişimi “Entegre Bölgesel Kalkınma” analayışı ve “Bileşik Bölgesel Kent” modeliyle ele alınmalı
h)Mersin üretim  yanında bilime,sanata,kültürüne de önem vermeli 
 

ÜYE YORUMLARI

mehmet sarı

Ağzına, kalemine sağlık hocam. Rahmetli Kenan Kayaselçuk boşuna dememiş kitabında
"Adamsız Cennet" diye...

31.05.2018, 07:36
Yorum Yap

Facebook Yorumları