loading
close
SON DAKİKALAR

Paketten önce ve paketten sonra

Prof. Dr. Ahmet Özer
Tarih: 20.09.2013

Ahmet Özer, Bir kere paketin yapılış biçimi konusunda iktidar sınıfta kalmıştır...

Paketin üç evresi

Karşı karşıya bulunduğumuz Kürt Sorunu çok aktörlü, çok katmanlı ve çok boyutlu bir sorundur. Bu sorunun çözümü insani bir iyi niyeti, güçlü bir siyasi iradeyi, her türlü siyasi çıkarın ötesinde bir cesareti gerektirir. Bazı engellere takılmamak ve sorunu savsaklamadan girdiği bu çözüm hattında hızla sonuca ulaştırmak önemlidir. Süreç uzadıkça bozulma riski artar. Hükümet ise kamuoyuna deklere edeceği paketin ilanını her ne hikmetse ha bire uzatıyor.
Günlerdir demokrasi paketi ile yatıp, demokrasi paketi ile kalkıyoruz. Zamanlaması bir yana bu paketi bu kadar önemli kılan iki husus var: Biri paketin durumuna bağlı olarak başlatılan çözüm sürecinin gireceği yol veya alacağı yeni haldır. Bu paket çözüm süreceğini hızlandıracağı gibi tam tersine tümden ortadan kaldırmazsa bile akamete de uğratabilir. En azından hükümetin bu konudaki samimiyetinin bir testi olarak görüleceğinden (duruma göre) paket birilerinin elini zayıflatırken, birilerinin elini de güçlendirecektir. Paketin ikinci önemi ise, bir bütün olarak Türkiye demokrasisine yapacağı katkıdır. Hal böyle olunca paketle ilgili resmin bütününe baktığımızda üç önemli safhada ele almak gerekiyor. Bunlar; yapılış biçimi, içeriği ve pakette verilen sözün ne kadar tutulup tutulmayacağı meselesidir.


Katılımcılık şart

Bir kere paketin yapılış biçimi konusunda iktidar sınıfta kalmıştır. Adı demokrasi paketi olan girişimin ve demokrasinin olmazsa olmazı olan “katılımcılık” ilkesi işletilmemiştir. Kapalı kapılar arkasında kimseye sormadan, kimseye danışmadan, kendi başına, ben yaptım oldu mantığıyla paketin açıklanması, bu paketin daha başından beklenen olumlu etkiyi yapamayacağı, sorunlu olacağı aşikardır.

Ortada 50 bin ölünün bulunduğu bir ulusal meseleyi sonlandırmaya dönük bir süreç var ve siz buna ilişkin bir çalışma yapıyorsunuz, bunları toplumun farklı kesimlerine, sürecin temel aktörlerine bile danışmadan, kimseyle bir şey paylaşmadan bir paket hazırlıyorsunuz ve bunun başarılı olmasını bekliyorsunuz. Eğer böyle davranıyorsanız ya çok safsınız (ki öyle olmadığınız geçmiş icraatlarınızdan belli) ya da niyetiniz halisane değil. Bu işlerde niyet yapmanın yarısıdır. Eğer niyet çözmek değil de çözüyormuş gibi yapmaksa çözemezsiniz.


Paketin içeriği önemli

İkinci önemli mesele içerikle ilgilidir. Çözümün birinci adımında çatışmasızlık sağlanmış, silahlı unsurlar sınır dışına çıkmaya başlamıştı. Sıra ikinci adımın bel kemiği olan, iktidarın demokratikleşmede atacağı adımlara gelmiştir. Barış tangosunda ikinci adımdayız. Bir taraf bir adım attı diğer tarafın da ona uygun bir adım atması gerekiyor. Ancak bu konuda iktidarın ikili bir mengenenin dişlerine sıkıştığı görülüyor. Bir yandan Kürtlerin talepleri, öbür yandan Türklerin kaygılarını gidermesi söz konusu. Tabi ayrıca da paketin bir bütün olarak Türkiye’nin demokratikleşmesine de hizmet etmesi lazım. Üstelik tüm bunları yaparken de oy kaybetmemesi gerekir. İşin en zor kısmı burası.

Burada olması gereken şu; taraflar eğer bu işi müzakere ve diyalogla çözmeye niyetliyse azami müştereklere değil, asgari müştereklerle buluşmadılar. Bunun anlamı şudur. Bir paketle elbette Kürt meselesi çözülemez. Örneğin anayasal değişikliğin konusu olan hususlarda bu pakette bir şey beklenmiyor. Ama çözülmesi gereken önemli hususlarla ilgili en azından bir takvim ve güvence verilebilir. Böylece ortada var olan güven bunalımı giderilmiş olur. Çünkü iktidarın daha öncede yapmış olduğu benzeri hamlelerin kalıcı bir çözümden ziyade seçimleri kendi lehine sorunsuz geçirmeye ve kazanmaya dönük olduğu ortaya çıkmıştı. Bir kez daha aynı tuzağa düşmeye sürecin tahammülü yoktur.

Tabi bir yandan asgari müştereklerde buluşma ilkesi öne çıkarılırken, öte taraftan dağ da fare doğurmamalı. Bu kadar beklediğimize değmeli. Bu paketle birlikte Öcalan'ın da belirttiği gibi, diyalog müzakereye evrilmeli, müzakere ise fedakarlığı ve her bir tarafın öbürü adına iki adım geri atmasını gerektirir. Kürtlerin beklentileri gibi batı kamuoyunun da hassasiyetleri var, amenna. Ancak Kürtlerin haklı ve meşru talepleri bu hassasiyet ileri sürülerek ötelenmemeli, temel bazı beklentiler bu pakette karşılanmalı. Barajın düşürülmesi, terörle mücadele yasasının değiştirilmesi, yer yurt isimlerinin iadesi, siyasi partiler ve seçim yasasının değiştirilmesi, düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması, siyasi tutukluların serbest bırakılması gibi... Üstelik bu adımlar atıldığında kimsenin haklarında bir azalma olmayacak, bilakis Türkiye demokrasisi bir adım daha ileri gidecektir. 


Uygulama da önemli

Üçüncü husus da iktidar paketi açıkladıktan sonra, bunları ne zaman yapacak ve ne kadar yapacak? Paketten sonra da sert söylemler, savaş dili devam edecekse açıldığı gibi berhava olur. Paket açıldıktan sonra, şimdi, biraz sonra, daha sonra denilerek uygulaması savsaklanırsa ya da kısmen yapılırsa gene sorun çıkar. O nedenle bu paket açılır açılmaz ona ilişkin yasalar en kısa sürede çıkarılmalı ve derhal barış dilinin kullanılmasına geçilmelidir.
Siyaset, devlette ve toplumda maliyet azaltma sanatıdır. Bu savaşın bu güne kadar toplumda da devlette de maliyeti hayli yüksek oldu. Basiretli ve nitelikli siyasetçilere düşen, şimdi bu maliyeti azaltmak ve mümkünse tamamen ortadan kaldırmaktır.


Ahmet Özer

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları