loading
close
SON DAKİKALAR

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı

Prof.Dr. Bekir Kocazeybek
Tarih: 22.05.2012

Prof. Dr. Bekir Kocazeybek köşesinde; Doğanın İnsanlara Ölümcül Hediyesi: Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığını anlatıyor...

Türk halkının özellikle Marmara bölgesinde yaşayanların 17 Ağustos 1999 Marmara depremi ile depremle yaşamayı öğrenmeleri gerektiği hep söylendi ve söylenmeye devam ediyor. Birlikte yaşama olgusuna yeni bir unsur daha eklendi: KENE


2003 yılından bu yana da Türk halkı ve özellikle İç ve Doğu Anadolu bölgesi kuzeyi ve Karadeniz bölgesinin güneyinde yaşayanlar da kene ile yaşamayı öğrenmeleri gerekmektedir. Neden?


Geçen haftalarda basına yine Kelkit vadisinden (özellikle Sivas-Kastamonu) 8 günde 4 yurttaşın kene kaynaklı Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına bağlı hayatını kaybettiği düştü.


Ülkemizin insanlarının her yıl bu mevsim hayatını karartan ve ölümlere neden olan Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığını bulaştıran keneleri ve yaşam ortamları ile hastalığın belirtileri ve korunma önlemlerini yakından inceleyelim.


KKKA hastalığı ilk kez İkinci Dünya Savaşı sırasında Kırımda 200 civarında askerde belirlendi.


Daha sonra 1951 yılında Kongo’da (Zaire) bir hastada belirlenince 1959 yılından sonra hastalığın adı Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi oldu; hastalık özellikle Dünyada Balkanlar, Asya, Ortadoğu, Hint yarımadasında, ülkemizde de Kelkit vadisi çevresinde 22 ilde (Tokat, Sivas, Çorum, Amasya, Yozgat, Gümüşhane, Bayburt, Erzurum ve Erzincan gibi) daha sık görülüyor.


Peki, Kelkit bölgesinin diğer bölgelerden farkı ne ki bu virüsü taşıyan Hyalomma türü kene buralarda görülüyor. Bu kene özellikle vadilerle çevrili dağlık alan yamaçların, kurak, yarı kurak bozkır ikliminin olduğu, kuru taban örtüsüne sahip bodur ormanlık (meşe, geven) ve yabani hayvanların dolaştığı bölgeleri çok sever. Kelkit ve çevresi de bu özellikleri gösteren bir bölgedir.


Ayrıca bu coğrafik özelliğin yanında havaların ısınmasıyla Mayıs-Eylül aylarında (en fazla hastalığın görüldüğü dönem) tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yoğunlaşması kene ve insan temasını arttıran önemli bir faktördür ve Hyalomma türü kene bu dönemde aktiftir ve yabani hayvanlardan kan emerek yaşam sürdürür, bazen yaşamını çiftlik hayvanlarından kan emerek geçirir.


Ülkemizin coğrafik ve iklim yapısı ile başta orman ve gür otlakların bulunduğu yerlerde özellikle hayvancılığın yaygın olması kene kaynaklı bu hastalığın görülmesini arttırmaktadır.


Tüm bunların yanında insan eliyle doğal dengenin bozulması, küresel ısınmayla beraber iklim değişikliklerinin bitki örtüsünü bozması ve yabani hayvan artışı ile birlikte yabani hayatın insanlarla iç içe olması gibi faktörler bu hastalığın diğer görülme nedenleridir.


KKKA hastalığı ani başlayan ateş, baş ağrısı, kırıklık ve kas ağrıları ile ishal, kusma ve vücudun değişik bölgelerinde(burun, diş eti, iç organlar ve cilt altı)kanamaları ile kendini gösteren ve sıklıkla ölümle sonuçlanan bir viral hastalıktır. Hastalığa neden olan virüs bir RNA virüsü olup, Kırım-Kongo Kanamalı Ateş virüsü olarak tıbben bilinmektedir. Bu virüs özelikle 38 sert kene türünden sert kene (ixodid) adı verilen Hyalomma türünde bulunmaktadır. Kan emen kenenin (mercimek tanesi gibi olan kene kan emdiğinde daha iri, nohut gibi ve koyu renklidir) herhangi bir nedenle kusmasıyla virüs kana karışmakta ve hastalık oluşmaktadır.


Virüs kana karışıp hastalık oluştuktan sonra bilimselliği kanıtlanmış etkin bir tedavisi yok, aşısı da yok. ANCAK BU HASTALIKTAN KORUNULABİLİR, peki ne yapılmalı? Hangi önlemler alınmalı?


1-Kenenin olabileceği bölgelerde pikniğe gidenler çıplak ayakla dolaşmamalı, piknik dönüşü vücutlarında kene kontrolü yapmalıdırlar.


2-Çalı, çırpı ve gür otlak yerlerde ormanlarda çalışan işçiler, köylüler lastik çizme giymelidirler veya pantolonlarını çorap içine almalıdırlar.


3-Böcek koruyucu maddeler (repellent) uygulaması keneden korunmada önemlidir.


4-Keneler soğuk, ıslak ve kirli yerlerde yaşadıklarından oraların dezenfeksiyon (1/10 oranında çamaşır suyu) ve beyaz badana uygulamalarıyla hem görülmeleri sağlanır hem yaşamaları azaltılır.


5-Hayvan ahırlarının temizlemesi ve beyaz badana yapılması önemli.


6-Kene yapışmışsa; kesinlikle ezilmemeli, ağız kısmı koparılmadan (bir pensle sağa, sola oynatarak çivi çıkarır gibi) çıkarılmalı.


7-Keneler kan emme sırasında kusmaya (içinde virüs olan kanı) neden olabilecek kimyasal bir madde (gazyağı, kolonya vb.) üzerlerine dökülmemelidir.


8-Yapışan kene üzerine sigara veya kibrit ateşi kullanılmamalıdır.


GENEL OLARAK; KKKA HASTALIĞIN SALGINLARINDAN KORUNMADA KİŞİSEL KORUNMA ÖNLEMLERİ İVEDİLİKLE YAPILMALI VE KENE SAYISINI AZALTMAYA DÖNÜK TEDBİRLER ALINMALIDIR. BUNLAR YAPILMAZSA DOĞA, ÇEVRE VE DEPREM GİBİ KENE YOLUYLA DA KENDİNE VAHŞİCE YAPILANLARIN RÖVANŞINI İNSANLARDAN ALMAYA DEVAM EDECEKTİR.


Prof. Dr. Bekir Kocazeybek

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları