Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı
Prof. Dr. Bekir Kocazeybek köşesinde; Doğanın İnsanlara Ölümcül Hediyesi: Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığını anlatıyor...
Türk halkının özellikle Marmara bölgesinde yaşayanların 17 Ağustos 1999 Marmara depremi ile depremle yaşamayı öğrenmeleri gerektiği hep söylendi ve söylenmeye devam ediyor. Birlikte yaşama olgusuna yeni bir unsur daha eklendi: KENE
2003 yılından bu yana da Türk halkı ve özellikle İç ve Doğu
Anadolu bölgesi kuzeyi ve Karadeniz bölgesinin güneyinde yaşayanlar da kene ile
yaşamayı öğrenmeleri gerekmektedir. Neden?
Geçen haftalarda basına yine Kelkit vadisinden (özellikle
Sivas-Kastamonu) 8 günde 4 yurttaşın kene kaynaklı Kırım-Kongo Kanamalı
Ateşi (KKKA) hastalığına bağlı hayatını kaybettiği düştü.
Ülkemizin insanlarının her yıl bu mevsim hayatını karartan
ve ölümlere neden olan Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığını
bulaştıran keneleri ve yaşam ortamları ile hastalığın belirtileri ve korunma
önlemlerini yakından inceleyelim.
KKKA hastalığı ilk kez İkinci Dünya Savaşı sırasında Kırımda 200 civarında askerde belirlendi.
Daha sonra 1951 yılında Kongo’da
(Zaire) bir hastada belirlenince 1959 yılından sonra hastalığın adı Kırım-Kongo
Kanamalı Ateşi oldu; hastalık özellikle Dünyada Balkanlar, Asya, Ortadoğu, Hint
yarımadasında, ülkemizde de Kelkit vadisi çevresinde 22 ilde (Tokat, Sivas,
Çorum, Amasya, Yozgat, Gümüşhane, Bayburt, Erzurum ve Erzincan gibi) daha
sık görülüyor.
Peki, Kelkit bölgesinin diğer bölgelerden farkı ne ki bu
virüsü taşıyan Hyalomma türü kene buralarda görülüyor. Bu kene özellikle
vadilerle çevrili dağlık alan yamaçların, kurak, yarı kurak bozkır ikliminin
olduğu, kuru taban örtüsüne sahip bodur ormanlık (meşe, geven) ve yabani
hayvanların dolaştığı bölgeleri çok sever. Kelkit ve çevresi de bu özellikleri
gösteren bir bölgedir.
Ayrıca bu coğrafik özelliğin yanında havaların ısınmasıyla Mayıs-Eylül aylarında (en fazla hastalığın görüldüğü dönem) tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yoğunlaşması kene ve insan temasını arttıran önemli bir faktördür ve Hyalomma türü kene bu dönemde aktiftir ve yabani hayvanlardan kan emerek yaşam sürdürür, bazen yaşamını çiftlik hayvanlarından kan emerek geçirir.
Ülkemizin coğrafik ve iklim yapısı ile başta orman ve gür otlakların
bulunduğu yerlerde özellikle hayvancılığın yaygın olması kene kaynaklı bu
hastalığın görülmesini arttırmaktadır.
Tüm bunların yanında insan eliyle doğal dengenin bozulması,
küresel ısınmayla beraber iklim değişikliklerinin bitki örtüsünü bozması ve
yabani hayvan artışı ile birlikte yabani hayatın insanlarla iç içe olması gibi
faktörler bu hastalığın diğer görülme nedenleridir.
KKKA hastalığı ani başlayan ateş, baş ağrısı,
kırıklık ve kas ağrıları ile ishal, kusma ve vücudun değişik
bölgelerinde(burun, diş eti, iç organlar ve cilt altı)kanamaları ile kendini
gösteren ve sıklıkla ölümle sonuçlanan bir viral hastalıktır. Hastalığa neden
olan virüs bir RNA virüsü olup, Kırım-Kongo Kanamalı Ateş virüsü olarak tıbben
bilinmektedir. Bu virüs özelikle 38 sert kene türünden sert kene (ixodid) adı
verilen Hyalomma türünde bulunmaktadır. Kan emen kenenin
(mercimek tanesi gibi olan kene kan emdiğinde daha iri, nohut gibi ve koyu
renklidir) herhangi bir nedenle kusmasıyla virüs kana karışmakta ve hastalık
oluşmaktadır.
Virüs kana karışıp hastalık oluştuktan sonra bilimselliği
kanıtlanmış etkin bir tedavisi yok, aşısı da yok. ANCAK BU HASTALIKTAN KORUNULABİLİR,
peki ne yapılmalı? Hangi önlemler alınmalı?
1-Kenenin olabileceği bölgelerde pikniğe gidenler çıplak
ayakla dolaşmamalı, piknik dönüşü vücutlarında kene kontrolü yapmalıdırlar.
2-Çalı, çırpı ve gür otlak yerlerde ormanlarda çalışan
işçiler, köylüler lastik çizme giymelidirler veya pantolonlarını çorap içine
almalıdırlar.
3-Böcek koruyucu maddeler (repellent) uygulaması keneden
korunmada önemlidir.
4-Keneler soğuk, ıslak ve kirli yerlerde yaşadıklarından
oraların dezenfeksiyon (1/10 oranında çamaşır suyu) ve beyaz badana
uygulamalarıyla hem görülmeleri sağlanır hem yaşamaları azaltılır.
5-Hayvan ahırlarının temizlemesi ve beyaz badana yapılması
önemli.
6-Kene yapışmışsa; kesinlikle ezilmemeli, ağız kısmı
koparılmadan (bir pensle sağa, sola oynatarak çivi çıkarır gibi)
çıkarılmalı.
7-Keneler kan emme sırasında kusmaya (içinde virüs olan
kanı) neden olabilecek kimyasal bir madde (gazyağı, kolonya vb.)
üzerlerine dökülmemelidir.
8-Yapışan kene üzerine sigara veya kibrit ateşi
kullanılmamalıdır.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları