loading
close
SON DAKİKALAR

Cemaatin dört yüzü ve ve siyasi oportünizm

Prof. Dr. Birgül Ayman Güler
Tarih: 24.10.2016

Birgül Ayman Güler; Siyasal sorumlular ile adlî suçluları birbirine katmak, yalnızca Cemaat, PDY, FETÖ unsurlarının işine yarar. Türkiye hiçbir şeyden çekmedi şu siyasi oportünizmden çektiği kadar!

Resmi olarak Fetullah Terör Örgütü (FETÖ), Paralel Devlet Yapılanması (PDY) şeklinde tescillenmiş olan Cemaat yapısının soğan kabuğu gibi içiçe geçmiş dört yüzü var.

Birinci basamakta, şirketler (özel sektör), senika, vakıf, dernek platformlar (sivil toplum) ve elbette televizyonlar ve gazeteler (medya sektörü) görüntüsü var. Bunların herhangi birine dokunmaya kalkılırsa karşısında “hür teşebbüs hakkı” ya da “mülkiyet hakkı” ya da “basın hürriyeti” diyenleri buluyor. Türkiye´yi liberal Batı değerlerine zarar vermekle suçlamaya başlıyor.

İkinci basamakta, bütün bu özel sektör, sivil toplum, medya yapılanmasının dini – merkezi bir cemaate ait olduğu gerçeği var. Bu özelliğin hem gayrı-meşruluğuna hem de yasa-dışılığına Cumhuriyetçilerin büyük bölümü en baştan beri dikkat çektiler. İçlerinde dar ama siyasette etkili bir grup eleştirilere kulak tıkadı. Bu yapıyı “inançlara saygılı laiklik”, “ılımlı İslam”, “laikliği yumuşatacak sekülerlik” gerekçesiyle desteklenebilir buldular. Cumhuriyetle kavgalı olanlar ise Cemaat´i hep birlikte savunmaya geçip işbirliklerini sürdürdüler.

Üçüncü basamağa bakarsanız, bu yapı devleti ele geçirmek ve yönetmek isteyen bir kuvvet. Faaliyetlerini devlet giriş ve yükseltme sınavlarında hileden başlayıp yasa dışı dinlemeler, şantaj, Ergenekon ve Balyoz gibi kumpas davalar yaratma vb. yöntemlerle sürdürdüğü görüldü. Artık hepimizce iyi bilinen sancılı olaylardan sonra, Cemaat, 30 Ekim 2014 günlü Milli Güvenlik Kurulu kararıyla Paralel Devlet Yapılanması (PDY) şeklinde tescillendi. Sonra daha ağır bir tescil geldi. 21 Şubat 2015 İstanbul Emniyetinin fezlekesinde sözkonusu yapının Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) olduğu ilan edildi.

Dördüncü basamakta ise bu kuvvet, yalnızca yerli değil aynı zamanda yabancı devletlerden destek, koruma alan, hatta dıştan güdümlü olan bir yapılanma. Bu durumda özel sektör - sivil toplum ve dini topluluk görüntülü örgüt, bir casusluk yapılanmasıdır. Bu sıfat, kimi devletlerce kendi ülkelerinde açılmış okulların kapatılma gerekçesi olarak resmileştirilmiş, ancak devlet yetkililerince zaman zaman dile getirilse de, Türkiye´nin MGK gibi yüksek idari kurulları ve mahkemeler tarafından resmen ilan edilmemiştir.

*

Devletin çeşitli istihbarat ve güvenlik kurumları, Cemaat yapılanmasının 3. ve 4. yüzlerini oldukça erken zamanlarda saptamış, çeşitli kamu görevlileri ve bağımsız uzmanlar, yapının faaliyetlerini kitaplaştırarak ilan etmişler. Bu uyarılara karşın farklı dönemlerin siyasal kadroları, kendi ideolojik tutumlarına göre davranarak 1. ve 2. yüzleri görmekte ısrarcı olmuş ve gerekli önlemleri almak bir yana bu oluşumdan yarar sağlamak üzere yapıyı çeşitli desteklerle beslemişler.

Şimdi siyasi partiler birbirlerine “tencere dibin kara!.... seninki benden kara” uslubunca yüklenme gayretindeler. Doğrusu bu gayret hiç yersiz değil. Aksine, gerçeğin ta kendisi.

Ne var ki, bu karşılıklı suçlamalar yalnızca Cemaat´in işine yarayacak sığlıkta.

*

Siyasal partiler, siyasetçiler, hepsi hep birlikte, yurttaşlarımızın canına mal olan bu örgütün varlığından sorumludurlar; siyasi oportünistliklerinin ve sorumluluklarının hesabını tarihsel, ideolojik ve siyasal olarak elbette vereceklerdir.

Ama şimdi dikkatlerin asıl toplanması gereken yer, suçlulardır. Bu örgütün en ağır olandan başlamak üzere sıralanırsa casusluk, darbe girişimi, terör, devlette yapılanma suçlarıdır. Bunlar ideolojik ve siyasal değil, doğrudan doğruya kriminal/adli soruşturma, kovuşturma ve ceza davalarının konusu olan faaliyetlerdir.

Siyasal sorumlular ile adlî suçluları birbirine katmak, yalnızca Cemaat, PDY, FETÖ unsurlarının işine yarar.

Türkiye hiçbir şeyden çekmedi şu siyasi oportünizmden çektiği kadar!

Prof. Dr. Birgül Ayman Güler

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları