Aşk ve nefret
Şebnem Nur: Bir sevgili diğerinin önüne geçmemelidir. Şüphe, kıskançlık, peşin hükümler, güç yarışı olmamalıdır ki, aşklarının onlara neler söylediğini ve ne hediyeler getireceğini görebilsinler.
Hiç kimseyi yerine koyamam, biliyorum...
Dünyadaki hiç kimse de boşluğunu dolduramaz.
Ama öyle anlar oluyor ki her şey sıfırlanıyor...
Bir sözü, bir tavrı beni deli ediyor...
Hiçbir şey söylemeden çekip gidesim geliyor.
Daha başka neler yapsam da canını daha çok yakabilsem diye düşünüyorum.
Bazen, acaba ona âşık mı değilim diyorum kendi kendime.
Ertesi gün her şey duruluyor...
Öylece aklıma geliyor...
Özlüyorum...
Kendi kendime söylememe bile gerek kalmıyor...
İçten içe biliyorum...
Âşığım...
Aşk garip bir duygudur. İki insan arasında bir ilişki yaşanmasına neden olan başka bir duygu da yoktur.
Bir de aşkın türleri vardır: Arkadaşça aşk, tutkulu aşk gibi. İşte içinde nefret barındıran aşka, ‘tutkulu aşk’ denir.
Aşk dediğimiz kavramın en yakıcısıdır. Hele ki taraflardan biri şair ruhlu ya da çok güzel/ yakışıklıysa, ayrılık olduğu takdirde acısı altı ayda bile zor geçer.
Aslında, her duygu; bünyesinde az da olsa karşıtını da taşır. Ne gariptir ki, kötü bir sebeple aşk bittiğinde, hemen karşıt olan duygusuna dönüşür: Nefret.
Peki nasıl oluyor da bir ömür aynı odada vakit geçirsek dahi ondan sıkılmayacağımızı bildiğimiz, ikimiz çok değil; odanın iki ayrı ucuna gitsek dahi yarım saat sonra birbirimizi özleyeceğimiz kadar çok sevdiğimiz birine karşı zaman zaman nefret duyabiliyoruz?
Âşık olduğumuz birinden, o aşkı yaşadığımız müddetçe ‘nefret’ edebilir miyiz?
Aşkta yaşadığımız bu hissi, ‘nefret’ duygusuna benzetiyor olabilir miyiz?
Ne oluyor da, kimi zaman âşık olduğumuz kişiye karşı böyle içten içe kaynıyoruz:
▫️Karşındaki kişinin aşkından emin olamamak. Seni gerçekten sevip sevmediğine dair şüpheler duymak.
▫️Ortada somut herhangi bir delil olmamasına rağmen kıskançlık duymak. Telefonu geç açmasına, açmamasına, mesajlara geç dönmesine, “acaba başka biriyle mi ?” Şüphesiyle yaklaşmak, güven duymamak.
▫️Kendini korumaya alma çabası. Terk edilme ihtimaline karşı, sevgilisinden gördüğü ve ondan nefret etmesini sağlayacak tavır ve davranışları akılda tutmak.
▫️Aşka teslim olamamak. Aşka bazı hesapları dahil etmek. Maddi ya da manevi çıkarsamalarda bulunmak.
▫️Peşin hükümlerde bulunmak. Niyet okumak. Suçlayıcı konuşmak.
Aşkınızı yaşarken, hangi duygunun galip geleceği, ne yazık ki ilişkinin ömrünü de belirleyecektir.
Burada, aşkın nasıl yaşanması gerektiğini bilmek önemlidir. Aslında, bir aşkın yaşanmaya başlaması için bile çaba sarf edilmemelidir. İki insan da kendini o aşkın içinde bulmalıdır. Sen- ben kalmaması da önemlidir.
Arada kilometreler olsa dahi, aşk varsa ve gerçekse bu bütünlük hissedilmelidir. Taraflardan birinin dahi hissetmesi yeterlidir. Karşı tarafa ilk sarılmada bu duyguyu geçirir zaten!
İlerlemeli bir süreçtir. Akışına bırakmak gerekir. Aşk denilen duygunun, o aşkı yaşayan sevgililere neler dediğini duyabilmek ve neler hediye edeceğini beklemek de önemlidir.
Bir sevgili diğerinin önüne geçmemelidir. Şüphe, kıskançlık, peşin hükümler, güç yarışı olmamalıdır ki, aşklarının onlara neler söylediğini ve ne hediyeler getireceğini görebilsinler.
Aşkları, birbirlerini asla terk etmemeleri gerektiğini söyleyebilir, hayatlarına çok başka güzel anlamlar katabilir, mesleklerinde yaratıcılık getirebilir, çok güzel şiirler, romanlar, senaryolar yazdırabilir.
Ve aşk, aralarına hiç kimsenin giremeyeceği bu birbirine âşık iki insana, aralarına almaktan mutluluk duyacakları bir can bağışlayabilir.
Aşkın getireceklerini aşka bırakmak gerek.
Zaten, aşk önce iki ruhu seçip birbirine kaynaştırır, bedenler yan yana olamasalar dahi!
Aşk gerçekse, getireceği hiçbir şey pişmanlık yaratmaz. Yanlış olacak hiçbir şeyi de getirmez zaten.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları