Bazen Kavuşamazsın

Şebnem Nur; Bu kadar üzülüp Hâlâ anar mıydım ki seni? ‘Âşık mı oldun bana?’ Diye sorardın ya, Evet. Hem de hâlâ.

Uzunca bir zamandır tanıyordum,
Ama tesadüfen tanışabilmiştik.
‘Siz’ diye hitap eden mesajlarla başladık.

Sonrasında yağmurlu bir günde,
Flört maksadıyla ilk buluşma.
Yürürken koluna girmiştim o gün.
Biraz da hızlı başlamıştık sanki.
Sonra bir hafta boyunca samimi mesajlaşmalar.

Ve adını koyduğumuz ikinci buluşma. 
Uzun zaman uzaktan baktığım kişi,
Şimdi ellerim ellerindeydi.
Başımı omzuna yasladığımda saçlarımı öpen,
Saçların ne de güzel kokuyor diyen!...
Ne kadar sıcaktı ‘günaydın’ mesajları.
Ama birşeyler ‘tam’ değildi.
Hissedersin ya işte.

Yağmurlu bir yaz günü başlamıştı.
Yaz yağmuru kadar kısa süren.
Birşeyler hissedersin ya işte,
Ama tamamen de bitmemiş gibiydi.
Gerçekten gitmek istemiyor gibi...

‘Gece üçte uyanıp seni hayal ediyorum.’
Diyen kişi,
Böyle çekip gidemezdi.

Suskundum ama aklıma da takılı kalmıştı.
Sonra gene tesadüfe biryerlerde karşılaşmalar.
‘Gönül koymuş’ gibiydi.
Yoksa suç bende miydi?

Sana ‘gitme’ demenin lisanı sende neydi?
Çözemedim, çok denedim...

Uzaktan bakışmalar,
Her seferinde gözlerini gözlerimle yakalamalar.

Sonra bir gün rüyamda,
Hem de hiç aklımda yokken oysa;
‘Tekrar deneyelim.’ dedim ona.
‘Zamana bırakalım.’ dedi bana.
Ve rüya harfiyen gerçek oldu!

Gene mesajlar, sıcak samimiyetler.
Ama ellerim ellerinde değil.
Yarı sevgilim misin sen?!

Senden gidesim yokken çağırsana beni!
Bendeki ‘gel’ demenin lisanını çözmüştün belki?

Seversin kavuşamazsın aşk olur, derdi.
Kavuşmak umrunda değil miydi sanki!

Tesadüfe karşılaşmalar,
Gözünü ayıramadığı bakışlar, bakışlar...
Sırf adı ‘aşk’ olsun diye mi kavuşamadık?

Sen benden gerçekten gitmedin diye mi,
Ben hep sana geliyor gibiyim yoksa?
Hem üzülüyorum, hem kızıyorum sana.

Sen, bana bakarken kendini görmüyorsun ki!
Ama ben görüyorum işte.
Çekip giden, bitiren, artık sevmeyen,
Ya da unutmuş olan gibi değilsin.

Hâlâ aşık gibisin.
Lisanını mı anlamadım,
Yoksa anlatmak mı istemedin, bilemem.

Ama yüzünü gördüm her seferinde.
Bana nasıl baktığını.

Hâlâ âşıksın,
Bir de hiç gitmemiş gibisin benden.
Peki ya bunların farkında mısın?

Bunları görmeseydim,
Anlayamasaydım,
Ben de bu kadar sever miydim?

Bu kadar üzülüp
Hâlâ anar mıydım ki seni?

‘Âşık mı oldun bana?’
Diye sorardın ya,
Evet.
Hem de hâlâ...