İmkansız Aşk var mıdır?

Şebnem Nur; Aşk dediğimiz şey; en az iki, en fazla da “iki” kişi arasında yaşanan, kıymetli ve sihirli bir şeydir. Okeye dördüncü arar gibi, kimse bu ilişkiye üçüncü birini aramaz değil mi?

Ayrı dünyaların insanıyız...
Sen ciğercinin kedisi, 
Ben sokak kedisi...
Bir arada olamayız...
Biz, imkansızız...

Bazen aşk pat diye gelir. Hesap etmediğimiz bir yerde, hesap etmediğimiz bir kişiyle. Çarpılırsınız. Mesafeler vardır kimi zaman. Maddi ya da manevi. Belki de o cezbeder sizi kim bilir.

O kişi yanınızda olaydı, ya da ‘mümkün’ olsaydı bu denli âşık olmayacaktınız belki.
Bu ihtimal de tartışmaya açıktır elbet.
Ama kimi zaman da insan, rutininden çıkmak ister. Aynı çevre, aynı işten insanlar, aynı sosyal ortam, aynı tatil mekanları, aynı diyaloglar...
Bu sefer ‘başka biri’ne rastlanmıştır. Daha az adaptasyon ihtiyacı, daha az rol yapma gereği, daha çok dinlenme ihtiyacı. Size daha iyi geldiğini hissettiğiniz biri. Sizin ‘çevreden’ olmayan biri. Evet, güzel şey! Gönül bize sormadan yapacağını yaptı. Bize kalan; onun seçimine saygı duyup, bu aşkı güzel güzel yaşanmaktır. Ama hep öyle mi olur?
▫️Aramızdaki yaş farkı çok fazla. Çevremize, ailemize, arkadaşlarımıza ne deriz? Hep yadırgardım oysa...
▫️Ben ‘master’lı iş insanı, o ise ‘ofisboy’. Nasıl çıkarız insan içine? Kim inanır aşk olduğuna?
▫️Kendi işimin patronuyum. Kızcağız topu topu üç aylığına stajyer olarak geldi. “Sarktığımı” zanneder. Patronuyum yahu, yakışır mı?

Aşk dediğimiz şey; en az iki, en fazla da “iki” kişi arasında yaşanan, kıymetli ve sihirli bir şeydir. Okeye dördüncü arar gibi, kimse bu ilişkiye üçüncü birini aramaz değil mi?
En yakın dostunuz, kankanız, anneniz, herkes dışarıda kalır. O artık, en derin sırlarınızı paylaşacağınız tek kişidir.
Ortada bir aşk vardır, ötesi var mıdır? Ortadaki bu aşkı sağa sola çekip de onun yerine:
- Param için benimledir
- Beni basamak olarak kullanacaktır.
- Acaba daha az ünlü olsaydım gene benimle olur muydu
- Daha az zengin olsaydım
- Kendini, benimle olmaya mecbur hissediyordur.

Bu güzel ilişkinin alt metinlerini bu tip çirkinliklerle doldurmayın. Kendini gerçekleştiren kehanetler vardır. Bir de negatif aktarım dediğimiz şey.
Sevgilinizin aklında hiç böyle şeyler yokken ona; “ Ya acaba ben, onun dediği sebeplerle mi onunlayım?” diye düşündürtmeyin.
Siz, size gelen aşkı yaşayın sadece. Zaten anlamıyor musunuz gerçekten sizi sevip sevmediğini?:
- Gözlerinde aşkı görmüyor musunuz?
- Bir öpücüğünüzden sonra gülümsemiyor mu?
- Dokunduğunuzda, omuzları gevşemiyor mu?
- Sizinle konuşurken ses tonu değişmiyor mu?
- Aşk mesajlarındaki kelimeler, yüreğinden dökülmüyor mu?
 
Her şey gerçekse, neden bu endişe?
Kapınızı kapattığınızda tüm dünya dışarıda kalıyor işte!
Artık yalnız değilsiniz.
Size gerçekten âşık olduğunun farkındasınız.
Saçma korkularla yıpratmayın birbirinizi.
İnanın...
Ve bırakın bir ömür sürsün...