Şebnem Nur; Bu gerekçelerden her hangi birisi de olabilir terk edemeyişinizin sebebi. Ama her halukarda, gidilmesi gereken bir sebebe rağmen gidemeyişinizin; öz saygı eksikliğinden kaynaklanıp kaynaklanmadığına da bir göz atın derim.
İlişkimizin başlarında çok fazla ilgi gösteriyordu.
Araması, mesaj çekmesi, evime kadar bırakması...
Ama 1. ayın sonunda her şey değişmeye başladı.
Aramalarıma dönmeme, mesajlara yazmama, Buluşmak istememe...
Ortada, adı konduğu için devam eden bir ilişki vardı
Ama, sadece benim çabalayıp ayakta tutmaya
Çalıştığım bir şeydi artık.
Buluştuğumuzda bile ilgisi tamamen bende değildi.
Lavaboya diye kalkıp geri dönmesem,
Biraz sağa sola bakınıp gidecek gibiydi.
Sevgilisiydim ama artık ona her hangi bir şeyin,
Hesabını da soramayacak kadar uzağındaydım.
Evlilik hazırlıklarına başlayıp düğün yapacak olsa;
Davetliler listesindeydim artık yalnızca!
Taraflardan biri, yaşanan ilişkiye çok fazla anlam yükler bazen. Sadece benimle, hep benimle olacak, biz kesin evleniriz, beni seviyor işte!
Evet -ilk başlarda- belki de öyleydi ama; yaş, karakter özelliği, eğitimi, geliri, çoğu zaman o ilişkinin içeriğini ve ömrünü de belirliyor ne yazık ki.
Ve aslında, neyin ne kadar süreceğini, karşımızdaki kişinin gözünde - ne kadar- olduğumuzun da farkındayız aslında.
Ama işte; elden kaçırmama isteği (kim, nasıl elde tutulur ki?), yalnız kalmama arzusu, ama bir sevgilim var işte, yok yaşım geçiyor, ama aslında seviyor, dur ben arayayım, dur ben buluşma teklif edeyim, dur ben, dur ben, dur, dur, tay, tay, tay diye diye o ilişkiyi saçma sapan bir şekilde ayakta tutmaya çalışırız.
Artık sevmediğini, istenmediğinizi, gözünün dışarıda olduğunu görmenize rağmen bunu yaparız hem de.
Karşı taraf da bu süre zarfında her şeyin de farkındadır aslında. Nasıl görmezden, duymazdan, anlamazdan geldiğinizin, nasıl da her şey eskisiymiş gibi göstermeye çalıştığınız tavırların. Bırakmak istemeyişinizin, gitmek istemeyişinizin, yersiz suç üstlenmelerinizin. Her şeyin ama her şeyin farkındadır.
Şaşıyordur da buna. İçten içe garipsiyordur emin olun. “ Bende ne buluyor, neyi vazgeçilmez görüyor. Neden bu çaba. Ne olduğumu bilmiyor gibi, çapımdan habersiz başlamadık ki, deli mi ne?”
Gözünden yavaş yavaş düşüyorsunuz aslında. Gözünde yavaş yavaş küçülmüş oluyorsunuz sadece.
Ebeveyne sağlıksız bağlanma, depresif kişilik özelliği, nevrotiklik, fazla gelenekselci kültürel yaklaşım, elalem ne derci olma, ben gözümü sende açtım, gelinlik- kefen...
Bu gerekçelerden her hangi birisi de olabilir terk edemeyişinizin sebebi. Ama her halukarda, gidilmesi gereken bir sebebe rağmen gidemeyişinizin; öz saygı eksikliğinden kaynaklanıp kaynaklanmadığına da bir göz atın derim.