Adım adım Cumhuriyet
Sinan Meydan; Gerçek şu ki Mustafa Kemal (Atatürk), azimle, kararlılıkla, sabırla, akılla ve stratejiyle “adım adım yürüyerek” cumhuriyeti kurdu. Cumhuriyet, Atatürk’ün eseridir.
“Uygulamayı birtakım safhalara ayırmak, olaylardan ve olayların akışından yararlanarak milletin duygu ve düşüncelerini hazırlamak ve kademe kademe yürüyerek hedefe ulaşmaya çalışmak gerekiyordu. Nitekim öyle olmuştur.” (Atatürk, Nutuk)
Gelecek hafta Cumhuriyetimiz 100 yaşına girecek. Türkiye, tam 100 yıl önce, 600 yıllık saray saltanatından, 10 yıllık meşruti monarşiden, 3.5 yıllık meclis hükümeti sisteminden cumhuriyete geçti.
Peki ama bu büyük devrim nasıl gerçekleşti? 29 Ekim 1923’te cumhuriyet nasıl ilan edildi? Atatürk, nasıl bir strateji izledi?
İLK ADIM: ULUSAL EGEMENLİK
Gerçek şu ki Aydınlanma ve Sanayi devrimlerini yapamamış, yüzlerce yıllık saltanat ve hilafet gölgesinde, çok uluslu bir imparatorluğun enkazından bir cumhuriyet çıkarmak hiç de kolay değildi. Bu nedenle Atatürk, cumhuriyeti “vicdanında milli bir sır” olarak sakladı. Bu sırada sürekli “milli egemenliğe” vurgu yaparak ülkeyi -üstelik Kurtuluş Savaşı sırasında- adım adım cumhuriyete taşıdı.
21-22 Haziran 1919’da Amasya Genelgesi’nde “Milletin istiklalini yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır” dedi. Böylece cumhuriyete giden yolun ilk adımını atmış oldu.
1919’da Erzurum Kongresi’nde “Milli iradeyi etkin kılmak esastır” kararı alınırken Atatürk’ün aklında cumhuriyet vardı.
İKİNCİ ADIM: SULTANSIZ MECLİS
Mustafa Kemal (Atatürk), 23 Nisan 1920’de Ankara’da açılan TBMM’ye bir “padişah temsilcisi atanmasına” karşı çıktı. “Meclis’in üstünde hiçbir güç ve kuvvet yoktur” kararının alınmasını sağladı. Böylece TBMM, üzerine saray/sultan gölgesi düşmeyen ilk Meclisimiz oldu.
ÜÇÜNCÜ ADIM: SULTANSIZ ANAYASA
10 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun (1921 Anayasası’nın) ilk üç maddesinde, cumhuriyetin ve yeni devletin tanımı yapıldı. Anayasada yeni rejimin adı açıkça belirtilmemesine karşın yeni devletin adı açıkça belirtildi. Birinci maddede, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına dayanır” denildi. İkinci maddede, “Yürütme ve yasama yetkisi milletin tek ve gerçek temsilcisi olan Büyük Millet Meclisi’nde toplanır” denildi. Üçüncü maddede ise “Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından yönetilir ve hükümeti Büyük Millet Meclisi Hükümeti unvanını taşır” denildi.
Böylece 1921 Anayasası “sultansız ilk anayasamız” oldu. Ayıca anayasada halifeye de yer verilmedi.
DÖRDÜNCÜ ADIM: SALTANATSIZ HİLAFET
Müttefik Devletler, 27 Ekim 1922’de hem İstanbul hem Ankara hükümetini Lozan Barış Görüşmeleri’ne davet etti. İstanbul Saray hükümetinin Sadrazamı Tevfik Paşa, 29 Ekim 1922’de TBMM Başkanlığı’na bir yazı gönderip Lozan görüşmelerinde iki hükümetin birlikte yer almasını istedi. Atatürk, “Türkiye devleti yalnız TBMM hükümeti tarafından temsil edilir diyerek” bu isteği reddetti.
Atatürk, cumhuriyeti ilan edebilmek için önce saltanatı kaldırmak istiyordu. O zaman gelmişti. Lozan görüşmeleri öncesinde yaratılan ikiliğe son verme gerekçesiyle saltanatın kaldırılmasını istedi. Tepkilere engel olmak için şimdilik hilafete dokunulmayacaktı.
TBMM, 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırdı. Ayrıca halifenin de yetkileri elinden alındı.
BEŞİNCİ ADIM: DEVRİMCİ BİR PARTİ VE MECLİS
Atatürk, cumhuriyeti ilan etmek ve çeşitli devrimler yapabilmek için devrimci bir siyasal partiye ve Meclis’e ihtiyaç duydu. Nisan 1923’te Meclis seçim kararı aldı.
Atatürk, 9 Eylül 1923’te Halk Fırkası’nı kurdu. Cumhuriyeti ilan etmek için artık her şey hazırdı.
Ziya Gökalp, Ağaoğlu Ahmet, Yunus Nadi ve Seyid Bey’den oluşan bir komisyon istasyon binasında anayasada yapılacak değişiklikleri belirlemek için çalışmaya başladı. Çalışmalara sıklıkla Atatürk başkanlık ediyordu.
Atatürk, 22 Eylül 1923’te Avusturya gazetesi Neue Freie Presse muhabirine verdiği demeçte, 1921 Anayasası’nın ilk iki maddesini hatırlatarak “Bu iki maddeyi bir kelimede özetlemek mümkündür: cumhuriyet” diyecekti.
ALTINCI ADIM: HÜKÜMET KRİZİ VE ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
11 Ağustos 1923’te II. Meclis açıldı.
Mustafa Kemal (Atatürk) Meclis Başkanlığı’na, Ali Fuat (Cebesoy) ikinci başkanlığa, Fethi (Okyar) da Başbakanlığa ve İçişleri Bakanlığına getirildi. Atatürk, cumhuriyet için beklediği zamanın geldiğine karar verdi. Nutuk’taki ifadesiyle: “Uygulaması için sıra beklediğim bir düşüncenin uygulanma zamanı gelmişti. Bunu itiraf edeyim.”
Atatürk, Fethi Bey’den İçişleri Bakanlığı görevini bırakmasını istedi. Fethi Bey, 24 Ekim 1923’te İçişleri Bakanlığı’ndan ayrıldı. Ali Fuat Paşa da aynı gün Meclis İkinci Başkanlığı’ndan ayrıldı. Boşalan yerler için seçim yapılacaktı.
Atatürk’ün “gizli muhalefet” dediği grubun çabasıyla Meclis İkinci Başkanlığı’na Rauf Bey, İçişleri Bakanlığı’na da Sabit Bey seçildi. Atatürk bu isimleri istemiyordu.
Bunun üzerine Atatürk, kabineyi Çankaya’da topladı. Karşı hamle olarak Başbakan Fethi Bey’in ve diğer bakanların istifa etmelerini istedi. Bu plan, 26 Ekim 1923’te uygulandı. Böylece bir hükümet krizi çıktı (çıkarıldı).
Atatürk, hükümet sorununu çözmek için sistem değişikliğini gündeme getirip cumhuriyeti ilan edecekti. Plan buydu.
YEDİNCİ ADIM: CUMHURİYETİN İLANI
27 Ekim 1923’te yeni hükümeti kurmak için Meclis’te kulis çalışmaları başladı. Örgütsüz muhalefet bir bütün olarak hareket edemedi.
28 Ekim 1923’te Halk Fırkası Grubu bir kere daha toplandı. Bir liste kabul edildi. Ancak hâlâ bazı sorunlar vardı. Atatürk, beklediği anın geldiğine karar verdi. Meclis’ten çıkarken bazı milletvekili arkadaşlarını Çankaya’ya akşam yemeğine davet etti. 28 Ekim 1923 Pazar akşamı İsmet (İnönü), Kazım (Özalp), Fethi (Okyar), Ruşen Eşref (Ünaydın), Fuat (Bulca), Kemalettin Sami (Gökçen), Halit (Karsıalan), Çankaya’da Atatürk’ün sofrasında bir araya geldi.
Sonrasını Atatürk’ten dinleyelim: “Yemek sırasında ‘Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz’ dedim. Orada bulunan arkadaşlar derhal düşünceme daldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim.” Plana göre sabahki grup toplantısına Atatürk katılmayacak, daha sonra sorunu çözmek için Kemalettin Sami Paşa bir önerge vererek Atatürk’ü toplantıya davet edecek ve Atatürk gelip gerekli yasal değişiklikleri teklif edecekti.
Misafirler ayrıldı. Atatürk, İsmet Paşa’nın kalmasını istedi. Hemen bir masanın başına geçtiler. Kalem kâğıt İsmet Paşa’nın elindeydi. Atatürk, 1921 Anayasası’nın bazı maddelerinde gerekli değişiklikleri yaptı. Birinci maddenin sonuna, “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli cumhuriyettir” diye ekledi.
29 Ekim 1923 Pazartesi günü Halk Partisi Grubu toplandı. Toplantıda değişik hükümet alternatifleri üzerinde durulmasına rağmen sonuç alınamayınca Atatürk Meclis’e çağırıldı. “Bana bir saat kadar müsaade buyurun” dedi. Atatürk, bu bir saatte gereken kişilere hazırladığı tasarıyı gösterip bulduğu çözümü anlattı.
Saat 13.30’da parti genel kurulu yeniden toplandı. Atatürk tekrar kürsüye çıktı. “Kusur, takip etmekte olduğumuz usul ve şekildedir” dedi. Sonra “Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun bazı noktalarını açıklığa kavuşturmak lazımdır. Teklifim şudur” dedi. Tasarı okunduğunda, Atatürk’ün “cumhuriyet” teklif ettiği anlaşıldı. Bazı milletvekilleri söz alıp cumhuriyetin öneminden söz ettiler.
Saat 18.00’de Meclis toplandı. Tarihi oturum başladı. Dinleyici locaları tıklım tıklımdı. Tasarı okundu ve oylamaya geçildi. 158 milletvekilinin oyuyla cumhuriyet ilan edildi. Saat 20.30’u gösteriyordu. 42 yaşındaki Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), 158 oyla cumhurbaşkanı seçildi. “Yaşasın Cumhuriyet”, “Yaşasın Mustafa Kemal Paşa” sesleri Meclis duvarlarını aşıp Ankara’ya, Türkiye’ye yayıldı.
Atatürk, teşekkür konuşmasını “Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır” diye bitirdi.
Gerçek şu ki Mustafa Kemal (Atatürk), azimle, kararlılıkla, sabırla, akılla ve stratejiyle “adım adım yürüyerek” cumhuriyeti kurdu. Cumhuriyet, Atatürk’ün eseridir.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları