Bir zamanlar Kızılay
Sinan Meydan; Sümerbank, Etibank ve TSK ile organize biçimde felakete müdahale etti. O günler devlette aklın, bilimin ve liyakatin esas alındığı, kurumların içinin boşaltılmadığı günlerdi.
Geçen hafta “Deprem ve Devlet” başlıklı yazımda 1939 Erzincan depremi sonrası Kızılay’ın çalışmalarından da söz etmiştim. Bu hafta ise Kızılay’ın o çalışmalarını biraz daha ayrıntılı biçimde ele aldım. Böylece Kızılay’ın 84 yılda nereden nereye getirildiğini göstermek istedim.
CUMHURİYETİN YARDIM ELİ: KIZILAY
Genç Cumhuriyetin en güvenli yardım eli Kızılay’dı. Kızılay önce 1924 Erzurum depreminde, daha sonra 1926-1931 arasında ülkenin çeşitli bölgelerinde yaşanan deprem ve sel felaketlerinde felaketzedelere çeşitli yardımlar yaptı. (BCA, 30-10-0-0,178-232-18; Türkiye Hilaliahmer Mecmuası, S. 97, Y. 9, 15 Eylül 1929, s. 367; Türkiye Hilaliahmer Mecmuası (Fevkalade Sayı), S.132, 29 Ekim 1933)
Atatürk, 1 Kasım 1928’de TBMM’deki açılış konuşmasında Kızılay’a teşekkür etti.
1939 ERZİNCAN DEPREMİNDE KIZILAY
27 Aralık 1939’da, 32 bin 968 insanın hayatını kaybettiği, yaklaşık 100 bin insanın yaralandığı, on binlerce binanın yıkıldığı 7.9 büyüklüğündeki Erzincan depremi meydana geldi.
Kızılay, bir felaket anında ülke geneline hızlıca yardım ulaştırmak için Trabzon, Samsun, Erzurum, Sivas ve Malatya’da depolar kurmuştu. Depremin ilk gününden itibaren “Kızılay zelzele mıntıkasına para, çamaşır, çadır ve battaniye gönderdi.” (Akşam, 28 Aralık 1939)
Kızılay, 27 Aralık 1939 akşamı Erzurum’dan, sabah da Sivas’tan hareket edecek iki ayrı “imdat treni” ile toplanan yardımları Erzincan’a gönderdi. İlk imdat trenleri 30 Aralık 1939’da Erzincan’a ulaştı. Aynı gün Dumlupınar Vapuru ile de ilk parti erzak sevkıyatı yapıldı. (Akşam, 28 Aralık 1939) Ayrıca Kızılay, Ankara’dan deprem bölgelerine hasta nakliye otomobilleri gönderdi. (Ulus, 4 Ocak 1940) Kızılay deprem bölgelerinde çok sayıda çadır da kurdu. Hükümetin isteğiyle ahşap barakalar yaptı. Çeşitli evler ve dükkânlar inşa etti.
KIZILAY'A YAPILAN YARDIMLAR
27 Aralık 1939 günü TBMM başkanının yönetiminde bir “Milli Yardım Komitesi” kuruldu. Bütün vilayet ve kazalarda da yardım komiteleri oluşturuldu. Tüm yardımlar Kızılay’da toplanacaktı. (Vakit, 29 Aralık 1939) 29 Aralık 1939 akşamına kadar Kızılay merkezinde toplam 250 bin 960 TL toplandı. (Vakit, 31 Aralık 1939). Yurdun her tarafında Kızılay şubelerine para, yiyecek, giyecek ve yatak takımı gibi yardımlar gelmeye başladı.
30 Aralık 1939 tarihli Ulus gazetesinde “Ankara’da üzerlerinden yün bluzlarını çıkarıp verenler bile var”, “İzmir’de bir genç nişan yüzüğünü verdi” denilerek Kızılay’a yapılan yardımlar açıklandı. 30 Aralık 1939 tarihli Ulus gazetesinde F. Rıfkı Atay “Evvela, Kızılay kasalarına para ve ambarlarına eşya yığacağız” diye yazdı. Kızılay’a sonsuz güven duyulan günlerdi.
KIZILAY'IN ÇADIRLI İMDAT HASTANESİ: "DR. FATMA MEMİK'İN ANLATTIKLARI"
Kızılay, 29 Aralık 1939’da deprem bölgesine ilk imdat hastane trenini gönderdi. 300 yataklı bir numaralı Kızılay Çadırlı İmdat Hastanesi 31 Aralık 1939’da Erzincan’a vardı. Hastane röntgen cihazı, çeşitli laboratuvarlar ve salgın hastalıklarla mücadele etmek için gerekli her türlü araç gerece sahipti. Hastanede yeterli sayıda uzman doktorla birlikte Bursa milletvekili Operatör Dr. Sadi Konuk, Edirne milletvekili Dr. Fatma Memik, Erzincan milletvekili Eczacı Salih Başotaç da bulunuyordu (Akşam, 30 Aralık 1939; Ulus, 30 Aralık 1939; Ulus, 4 Ocak 1940)
Kızılay’ın Çadırlı İmdat Hastanesi doktorlarından Fatma Memik, izlenimlerini Vakit gazetesine anlattı: “Erzincan’a, bir müddet gecikme ile salı günü saat onda vardık. Bizden evvel bir ana baba günü olan bu felaket mıntıkasına Ankara Numune Hastanesi’nden, Kayseri’den, Erzurum’dan müteaddit ekipler gelmiş; hatta epey iş görmüşlerdi...”
Dr. Fatma Memik ve arkadaşları Erzincan’a gelir gelmez hemen kuracakları hastanenin yerini belirliyorlar. Yakındaki tren hattı ile hastaları kolayca nakletmek için hastaneyi Erzincan Askeri Ortaokulu’nun önündeki alana kuruyorlar.
“Hemen çadırları kurmaya başladık ve Malatya Bez Fabrikası’nın evvelce yetiştirdiği karyola, yatak, yorgan gibi şeyleri istasyon binasından naklettik. Ayrıca binadaki hastaları Kızılay vagonlarına aldık. Çünkü her dakika şehirde yeni bir zelzele ihtimali baş gösteriyor ve henüz yaraları iyileşmemiş ağır hastalar bile yataklarından fırlayarak kaçıp gitmek istiyorlardı. Bununla beraber çadırlarımızın kurulması o kadar kolay olmadı. Kar ve fırtına işi güçleştiriyordu.”
Dr. Fatma Memik ve arkadaşları burada 15 gün içinde 355 hastayı tedavi ediyorlar. Bu hastalardan -7’si hariç- hepsini kurtarmayı başarıyorlar. Aldıkları sağlık önlemeleri sayesinde salgın hastalıklara da engel oluyorlar. Onların gelmesiyle serbest kalan diğer sağlık ekipleri de köylere kadar giderek her tarafı dikkatle tarayıp tedavi edilecek yaralıları bulup hastanelere sevk ediyorlar.
Dr. Memik izlenimlerini anlatmaya devam ediyor; Kızılay’dan övgüyle söz ediyor:
“Burada Kızılay teşkilâtının büyük faaliyetini hemen tebarüz ettirmeye mecburum. Biz, Erzincan’a daha ilk geldiğimiz günde istasyonun ambarı nazarı dikkatimizi çekmişti. Burada fasulyesinden bulguruna ve portakalına kadar her şey vardı… Ankara’ya dönmek için emir aldığım gün Malatya Bez Fabrikası’nın gönderdiği yiyecekler hâlâ tükenmemişti. Halk, Kızılay Aşevi’nin dağıttığı bu yiyeceklerden çok memnun oluyordu. Bu arada Etibank’ın gönderdiği 200 amelenin Erzincan’da yaptığı fedakârane işleri de hemen kaydediniz. Hastaların kurtarılmasına askerler ve mahpusların gösterdikleri yardım Türk milletinin kalbinde saklı şefkat hislerinin ne kadar büyük bir his olduğunu bize her dakika anlatıyordu...”
Dr. Memik, depremzede kimsesiz çocuklar hakkında da bilgi veriyor. Deprem sonrasında anasız, babasız kalan çocukları “şefkatli vatandaşların yanlarına aldıklarını”; kendilerinin de şimdilik 12 çocuğu Ankara’ya getirdiklerini belirterek bu kimsesiz çocukların -sayıları ne kadar olursa olsunÇocuk Esirgeme Kurumu’nun çatısı altında yetişeceklerini söylüyor. (Vakit, 20 Ocak 1940)
CUMHURİYET'İN KIZILAY'I
1925’te Hilali Ahmer Cemiyeti İdare Heyeti Başkanlığı’na Dr. Refik (Saydam) seçilmişti. Cemiyet yeniden yapılandırılmıştı. Genel merkez Ankara’ya taşınmıştı. Atatürk, 1935 yılında cemiyete “Kızılay” adını vermişti. Kızılay, Cumhuriyet tarihinin en yıkıcı depremlerimden 1939 Erzincan depreminde -dönemin zor koşullarına rağmen- iyi bir sınav verdi; Sümerbank, Etibank ve TSK ile organize biçimde felakete müdahale etti. O günler devlette aklın, bilimin ve liyakatin esas alındığı, kurumların içinin boşaltılmadığı günlerdi.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları