Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında Gardırop Atatürkçüleri
Şükran Soner; Okuryazar olmadan bilişim teknolojisinin önlenemez gelişiminde, cep telefonlarından başlarını kaldırmamayı öğrenmiş yeni kuşaklar, çoğunlukla aptal saptal oyunlara takılıyorlarken Cumhuriyetin yaratıldığı koşullardaki yaşama dönüşümü özlemiyorlar.
Askeri-sivil darbecilik kökenlerinden gelenlerin hiçbiri için fark etmiyor. Gardırop Atatürkçülüğü vazgeçilemez kimlikleri oluveriyor. Aralarından birilerinin ortalığa çıkıp doğrudan Atatürk’ü, devrimci kimliğini hedef almaları işlerine geldiği için, göze alıp öne çıkmaları bile doğrudan olmasa da dolaylı desteklenip gereken tahrikler de yapılıyordur kuşkusuz. Hukuka da aykırı çıkışlarının bedelinin ödetilmemesini kanıt sayabilirsiniz. İçimizi karartmanın hiç de gereği yok.
Bu yıl da coşkulu bayram kutlamalarına katılan coşkulu halk çoğunluğunun varlığı, kutlama eylemlerinin bütünlüğü içinde yaşadıklarımızdan, yeterince payımızı alıp onurlanacağız. Ülkemiz ölçeğinde çok ağır yaşanan yoksulluk, yoksunluk koşulları ne kadar acı gerçekliğimiz ise halkımızın giderek artan çoğunluğunun, en ağır koşullarda yaratılmış Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğindeki kurtuluş, kuruluş savaşımlarının destanının yaratılmasının değerini çok daha güçlü algıladıklarının yeni yeni örnekleri ile sevinçle yüzleşiveriyoruz.
2000’li yılların başında bugünlere aldığımız yola hele bir baksanıza. Amerika bile günümüz koşullarında Ortadoğu, Türkiye, halkımızın geleceğine ilişkin gerçek özlemleri, hesaplarından hiç vazgeçme niyetinde olmasa bile, “Yeni Osmanlıcılık” ideolojik tezlerini tozlu raflara kaldırma noktasında bir çizgide görünmeyi seçmiş olmalı. “İki sarhoş” benzeri söylemler, en azından iktidar erkinin saflarında önde liderlerin ağızlarından dillendirilemiyor. İktidar erki kadroları, Gülen cemaati kadroları ile iktidar ittifakını bozmak zorunda kaldıkları noktanın sonrasında, 15 Temmuz’da yaşananları milat sayarsak 12 Eylül’ün darbeci kadroları kadar Gardırop Atatürkçülüğüne soyunmuş bulunuyorlar.
***
Satır aralarını dikkatli okuma çabasını gösterdiğimizde, gerçeği ile Gardırop Atatürkçülerinin söylemlerindeki ayrım hemen sırıtıp açığa çıkıveriyor. Bana göre, doğrudan insan hakları suçlarından sorumlu değillerse sahte Atatürkçüler, çok da fazla kızmamıza, tepki vermemize bile değmezler. Gülümseyerek izlemek yeter. Kimi zaman liderlikler de içinde, yalancılıklarını bilmek, yanlarında durmamak yeterli olabilir. İnsan hakları, demokrasinin gerekleri içinde, hak ihlalleri, suçları söz konusu olmadıkça elbet.
Kırmızı çizgimiz yaşamın her alanına dönük insan haklarımızın çok ağır boyutlarda gasp edildiği düzenin giderek ağırlaşıyor olması değil mi? Yaşamımızı karabasana çeviren gidişat elbette önceliğimiz, derdimiz. Cumhuriyet değerlerine sarılma gereğinin kitleselleşmesi elbette bundan. 2000’li yıllardan günümüze gerçek demokrasi koşulları çoğunlukla sorunlu ülkemizde, anayasa hâlâ eski anayasa olarak kalmış olsa da uygulamada anayasal hakların işlemesinden giderek uzaklaşılan bir düzenle yüz yüzeyiz.
Şimdiki söylemle Z kuşağı olarak adlandırılan genç kuşaklarımız, oy kullanma haklarını kazanmış olarak demokratik sayılabilecek bir yönetimi hiç göremediler. İktidar yandaşlarının giderek daha çok kayırıldığı, haksızlık, hukuksuzlukların boyutlandığı acı yaşam koşulları ile yüz yüze akıl almaz çarpıklıkta bir düzenin içinde yaşarken gerçekleri ne kadar görebildiler sorgulaması ortada. Herhalde filizlenen Cumhuriyet değerlerine bağlılığın, özlemin nedenlerini doğru anlamak, okumak gerek. Yukarılardan, yüksek öğrenimin, gerçeği ile her aşamada eğitimin, nitelikli üretimin tüketildiği bir düzende, yaşam savaşımı verilirken gökten zembille inen bir şeyler yok.
Okuryazar olmadan bilişim teknolojisinin önlenemez gelişiminde, cep telefonlarından başlarını kaldırmamayı öğrenmiş yeni kuşaklar, çoğunlukla aptal saptal oyunlara takılıyorlarken Cumhuriyetin yaratıldığı koşullardaki yaşama dönüşümü özlemiyorlar. Kağnıları ile mermileri taşıyan kadınların, çocuklarını örtüleriyle sarmaladıkları günlerin düşünü de görmüyorlar. Saygıları, özlemleri, laik Cumhuriyetin yaratılmasındaki zorlu koşullardaki kazanımlardan sonra ülkemiz topraklarında yaşayabilenlerin tümü için geçerli değerlere... Ellerinden alınmış, Cumhuriyet değerleri ile kazanılmış haklarını geri istiyorlar. Hepsi bu.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları