Deprem faylarımızdan S.O.S. çanları..
Şükran Soner: Elbette İstanbul’u tehdit eden büyük depremin 20. yıldönümü günlerinde, Ege depremleri, İstanbul’un akıl almaz çarpık yapılaşması patlaması tablosunda, artık uzmanların birleştikleri, 7 üstü beklentisi çok yükselmiş, yaklaşmış İstanbul’a dönük kaygılar, yine “ağızlara sakız” tadında ana haberlerin gündemlerine taşınıyor..
Önceki gün Ege Bölgesi fay hatlarımız üzerinden önce İzmir, sonra Denizli’yi sallayan depremler bölgede yine yürekleri ağızlara getirdi. Özünde son birkaç yıldır Ege Denizi fay hatları bağlantılı yaşanan orta şiddetin altındaki depremler, sonuçları ile ürkütüyorlar..
Yapılarımızın ayıplı ilkel koşullarına, “deprem değil, çürük evler öldürür” gerçeğimize ayna tutuyorlar. Kimilerinde ölen olmaması ile ucuz kurtulduk dedirtir gibi olsalar bile, anlamlı sayılarda yaralanmalar yaşanıyor, en önemlisi de çok fazla ağır hasarlanan ve yıkılmaları kaçınılmaz sonuçlar üretiyorlar..
Çünkü ülkemizin sorumlu kamu erki, elbette halkımızın da duyarsızlığı ile “natokafa, nato mermer” özdeyişini kanıtlayan gerçeğimizle bir kez daha yüzleşiyoruz..
***
Denizli’nin Bozkurt ilçesinin yeni seçilmiş Belediye Başkanı Birsen Çelik’in, canlı yayında görev yaptığı masasının çatısına yan binadan yıkılan çatının düşmüş olmasının görüntüleriyle.. Depremin şiddeti ile çelişkili hasarlanmış binalar tablosunun ayıplı durumları ortada.. Tutluca köyünden yapılan canlı yayınlarda ise, kerpiç evlerin çoğunluğunun ağır hasarlarına, elbette çok acil hepsinin birden yıkılması gereği gerçeğine tanıklık ediyoruz. Anımsatırım yakın geçmiş yıllardan birkaç yıl aralıklı depremlerde de, yıllar sonrasında hâlâ çadırlarda yaşanıldığı için ölümden kurtulunduğu, eski, harabe yıkılamamış yapıların ise yeniden çevreye zarar verdikleri gerçekleriyle yüzleşmiştik.
70’li yıllardan BM’nin yoksul ülkeler, yoksul köylüleri için, en ucuzundan yapılabilecek, insanları ve hayvanları öldürmeyecek, geleneksel mimarinin canlandırılması, öldüren yapıların yıkılıp yıkılıp yeniden öldürmek üzere yapılmamaları için, hazırlatılmış projesinin tozlu raflarda unutulması gerçeğini, önceki sabah evleri ağır hasar almış köylülerimiz bile bildiklerinin canlı yayında altını çiziyorlar. Kimseler ders almıyor, can ve mal kayıpları, yıkımlar kaosu büyüdükçe büyüyor..
***
Elbette İstanbul’u tehdit eden büyük depremin 20. yıldönümü günlerinde, Ege depremleri, İstanbul’un akıl almaz çarpık yapılaşması patlaması tablosunda, artık uzmanların birleştikleri, 7 üstü beklentisi çok yükselmiş, yaklaşmış İstanbul’a dönük kaygılar, yine “ağızlara sakız” tadında ana haberlerin gündemlerine taşınıyor..
Kaz Dağları siyanürlü altın katliamı, Karadeniz selleri, ağır yıkımlı ölümlü sonuçları, peş peşe birbirinden anlamlı Saray, tek adam rejimi yansımaları kayırmacılıkların skandal haberleri..TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna’nın 7 sayfada özetlediği sonuçların güncellik boyutunda değerlendirilmesindeki ürkütücü gerçekleri gölgeledi.
“Bir kez daha uyarıyoruz: İstanbul depreme hazır değil” başlığı altında, ülkeyi büyük acıyla sarsan, binlerce insanın yaşamını kaybettiği, yaralandığı, evsiz, işsiz kaldığı, ülke ekonomisini buyük zarara uğratan.. Depremden 20 yıl geçtikten sonra, bir arpa boyu yol alındığı gerçeğinin çarpıcı sonuçları sıralandı..
• Kentsel dönüşüm projeleri, kentsel rant yaratmaya odaklandı.
• İstanbul’a dönük en iyimser senaryolarda bile, on binlerce yapının hasar göreceği, on binlerce insanın etkileneceği gerçeği ile yüz yüzeyiz.
• Yapı stokunun iyileştirilmesi, güvenli hale getirilmesi beklenirken, imar barışı ile kaçak yapılaşma, kaçak kat ilaveleriyle, yapı stokları daha kapsamlı tehditlerin odağını oluşturdu..
• Deprem toplanma alanlarının yapılaşmaya açılmış olması, parklar, okul bahçelerinin, boş alanların çarpık yapılaşmada kullanılmaları cabası.
• Dere yatakları, askeri alanlar, rant projeleriyle, kente ve insanlığa karşı suçlar katlanmakta..
Vahametin öteki yüzünde.. İstanbul’da 1 milyon konutun güvenli olmadığı kaçak, ruhsatsız, mühendislik hizmeti alınmadan üretildiği, denetimsiz kaldığı tartışılamayacak tek gerçeklik. Kartal faciası, aynı türden gerçeklikler, on binlerce bina için geçerli. Bu binalarda yüz binlerce İstanbullu yaşamaktadır. Olası bir deprem tek tek binaları değil, bu haldeki bütün binaları aynı anda etkileyecektir..
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları