Gittiler; akşam olmadan ortalık karardı
Şükran Soner; Türkçesi emperyal odaklar ancak çok sıkıştıklarında askeri darbelere sığınırlar. Sivil iktidarlar eliyle çok daha güçlü, kalıcı, yıkıcı sonuçlar alabilmek söz konusudur.
Öncelikle Attilâ İlhan ustanın Deniz Gezmiş’ler, Üç Fidan’ın Yassıada idamlarının diyeti gerekçeli, idam edilmelerinden söze girmeliyim. Hak edecek ölçekler için en kötü işletilmiş bir yargılama süreci sonunda, günahsız, suçsuz, kanıtsız, hukuksuz idam edilmelerinin sonrası yazılmış şiirinin afişlere özet olarak alınmış bölümü unutulamaz etkinliktedir. Sizinle, başlıkta ikili noktalama işaretlememi, neden altı ayrı bölüm olarak yinelediğimi de paylaşmam gerek.
12 Mart, 12 Eylül olarak yaşanmış iki askeri darbe söz konusu. Menderes, Demirel, Özal, Erdoğan sivil iktidarları süreçlerinde ise en kısası 10 yılı kapsayan, sonrasında 20-30’lu yıllara uzanan uzun sivil darbeler süreçleri söz konusu. Her ne kadar Saray 15 Temmuz operasyonunu askeri darbe süreci olarak değerlendirmeyi siyaseten çok uygun görmüşse de FETÖ darbesinin özünün bal gibi de Amerikan kaynaklı sivil darbe operasyonu olduğu gerçeği geçerlidir. Özeti: iki askeri darbeye karşın dört sivil darbe ile yüz yüze kaldığımız gerçeğin ta kendisidir.
Türkçesi emperyal odaklar ancak çok sıkıştıklarında askeri darbelere sığınırlar. Sivil iktidarlar eliyle çok daha güçlü, kalıcı, yıkıcı sonuçlar alabilmek söz konusudur. En başarılı sonuçları, uzun soluklu emperyal projeler üzerinden almak, sivil iktidarları kullanmak çok daha kolay, çok daha ucuzdur. Dünya gazetecilik örgütlenmesi FIJ’nin amblem olarak, insanın beynine ahtapot gibi, tırnaklarını sokmuş bir eli simge yapması boşuna değildir. Günümüzde çok çıplak yaşıyor olduğumuz üzere, dünyanın en hızla, en kolay zenginleşen örgütlenmelerinin medya şirketlerinin olması, üretimle ilişkisiz kazançlarında çok kısa yıllar içinde büyümede patlama yaşanması elbette hiç rastlantı sayılmamalıdır.
***
Üstüne üstük askeri darbelerle yaşanan işkenceler, ölümler, idamların bir de ters tepme sonuçları söz konusudur. Toplumsal karşı duruşu beslemek gibi kaçınılmaz işlevleri olur. İnsanların beynine ulaştırılan ahtapot sayesinde ise insancıkların hele de savundukları insanlık değerleri yetersiz kalıyorsa, cehaletin pençesinde sürüklenebiliyorlarsa, beyinlerine sokulan ahtapotlarla uyutulmaları kendi çıkarlarını, geleceklerini ayaklar altına alabilmeleri çok kolaylaşır.
Sonuca ulaşmak isterken, dün sabah, oğlumun babası Ahmet Güryüz Ketenci’den yeni arayışlarımı yönlendirebilecek, gerçekte bilimsel içerikli bir anketin soru metni ulaştı. Nasıl eline geçtiği, bilimsel çalışmanın yapıldığı tarihler üzerinden ise hiçbir fikri yoktu. Sorular bilim kokusu ağırlıklı olunca, dönemin bilim insanlarından yaşayan, anımsayan da bulunamayınca, Mete Akalın, Faruk Pekin, Ali Özgentürk, Gençay Gürsoy, Burhan Şenatalar, İnci Beşpınar’la birlikte yürüttüğümüz ortak akılla dönemin Ümit Doğanay başkanlığında, ilk üniversite reformu çalışmalarını yürütmüş bilim insanlarımızın ortak akıllarının ürünü, TÜMÖD’ün ürünü bir çalışma ile karşı karşıya olduğumuz kanısında buluştuk.
Gerçek şu ki anketin gerçekleşme, düzenlenme tarihleri üzerinden kesin bir sonuca ulaşamadık. Sonuç değerlendirmeleri bile elimizde yok. Ancak İBB tarafından yürütülmüş henüz göremediğim kocaman kitabın içeriğinden çok, anma gecesine katılmış sanatçıların hepsinin birden katkılarının kesin olduğu sonucuna vardık. Hani seçmen sizsiniz deniliyor ya, onlar sanatsal sunumlarını yaparken salonu doldurmuş çok kalabalık izleyici kitlesinin ürünü, “devrim yolu” ilkelerinin egemen olduğunu, coşkuları ile attıkları sloganlarla birlikte bir kez daha kanıtlanmış olduğunu gözlemledik.
Üç Fidan’ın idamında hukuksuzluklar zincirinin halkaları içinde neden diretildiğinin, takas takas eyleminin çok ötesinde, gerçekçi gerçeğine ulaşmış olduk. Daha da değerlisi, “Bizim 68’lilerin” ruhunu çok daha anlamlı, içtenlikli duyumsamış olduk. Emek veren bilim insanlarımızın hiçbiri hayatta olmadığına göre, ruhlarına gitsin, yollarının açık olmasını dilemek galiba en güzeli. Bugünlerde toptan halkımıza yaşatılanların da çok çıplak açıklaması. Bu gidişe oylarımızla nokta koymak da bizim en büyük görevimiz olmalı değil mi?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları