loading
close
SON DAKİKALAR

Hani ‘Körfez’ depreminden dersimizi almıştık?

Şükran Soner
Tarih: 12.02.2023
Kaynak: Şükran Soner - Cumhuriyet

Şükran Soner; Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bölgeye ulaşımı sonrası, ufaktan ufaktan uzatılan destek, kurtarma operasyonları öncesi, kurtarmalar, yakınlarının elleri, tırnaklarıyla, kürekleriyle sağlanabildi.

Bir diğerini de tetikleyen, artçıları bile çok şiddetli depdem yağmuru sonucunun ardından gelecek yüksek sayılarla ölüm, yaralı haberlerine hazırlıklıydık. Yine de dağınık yerleşim alanlarının bütününde, “Körfez” depremi için söz konusu olan yoğun yapılaşmaya göre çok daha az sayılarla depremi cinayetlere dönüştürecek bir yapılaşmanın söz konusu olamayacağı önyargısı ile umutluyduk. Şimdiden “Körfez” kayıplarını geride bırakan sayılarla, gerçeklerle yüzleştik. Ülkemizin gelecek kuşaklarının yaşamlarını da karabasana çevirecek acı sonuçlarını yok sayabilme şansımız yok.

Yüz yüze kaldığımız çıplak gerçeklikle; “Körfez” depreminden aldığımız derslerle yola çıktıktan sonra, geleceğimize, depreme dönük önlemlerimizi almak hak getire, vergilerimizle yarattığımız kaynakları haramizadelere sunan iktidar erkleri ile bugünlere kadar gelmişiz. Vergilerimizin nerelere uçurulduğu ile hesaplaşabilmek hak getire, ek haksız kazançlar, kaynaklar elde edebilme uğruna siyasetin, siyasi erkin bitmez tükenmez hırsları uğruna her seçim öncesi gündemimize giren imar afları sadece gözle görülen örnek, iktidar, kamu erkleri üzerinden suç üstüne suçlar işlenmesi, depremler için kartondan sayılır rant peşinde lüks “Depreme dayanıklı!” En pahalısından binalar dikmesine seyirci kalınmış.

Elbette yakılan canlarımız, canlılarımız için içimiz kanatılırken dünya medyasında durumumuzla eğlenmeye kalkışan yayınlara, eleştirilere kırgınız. Canımızı en çok çırçıplak yüzümüze vurulan gerçeklerimizle alay edilmesi yakıyor. Bu kadar ağır koşullarda, gerçeğinde insani değerlerle yardıma koşan iç dinamiklerimiz ile dış kaynaklı çırpınmalarla, gerçekten çok zorlu koşullardaki kurtarma operasyonlarında hâlâ çıkarılabilen canlı insanlarımızı izlediğimiz görüntülerle daha çok gözyaşı döküyor olarak gülümsemeye çabalıyoruz.

Unutmamamız gereken kareler arasında, canlıları kurtarma çalışmalarına göre öncelik almış bir cemaatin kasasının kurtarılması görüntüsü de kalmalı, bir adım ileri gerçeği sorgulanmalı. 1970’li yıllardan günümüze Cumhuriyet gazetesi içinde çalışıyor olmanın gerçekleri ile bağlantılı, zorunlu bulaştığım depremler gerçeklerinden öğrenmek zorunda kaldıklarım beynimde kazılı. Elbette sorgulamalarımı sizlerle de paylaşmalıyım...

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın haklı, onuru kabarmış olarak açılışını yaptığı 1915 Çanakkale Köprüsü ile övünüyor. Uluslararası sorumluluğunda başı çeken Ersin Arıoğlu ile, Cumhuriyet gazetemiz bizim için 1970 yılında kapandığında 6 aylığına çalıştığım, İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul sekreteri iken, yaptığı beton çalışmaları dayanıklılık ölçümlerinde tanışmıştım. Sabahın köründe şantiyelerin önlerindeki sıcak harçlardan örnek alırdı. Gün içinde var olan binaların beton dayanıklıklarının ölçümlerine dönük koşturmacasını sürdürürdü. Sonuçlar ürkütücü, çok çıplak olunca, kum gibi dağılabilen betonarmeler gerçeği ile yüzleşilince standart betonarme üretiminin yapılması zorunluluğunun gerçeği ortaya çıkmıştı. Gelin görün ki liberalizmin emrinde sivil iktidar erkleri, bu gerçeğe o günlerden bugünlere hep ihanet içinde oldular. Kum gibi dökülüveren betonlarla inşaatların yapılması gerçeğini, görmezlikten gelmenin ötesinde afları ile katkılarda bulundular. İşte şimdi ülkemizin en yakıcı fay hatları üzerinde bile bu binaların, zincirlerinin çokluğunda, insanlarımızın, tüm canlılarımızın kırımı yaşanıyor.

***

Canlı yayınların kameraları en çok benim için de çok tanıdık kent, ilçe merkezlerinde dolaşıveriyor. İşte arabasının üstüne konulan bir bombayla yitirdiğimiz yazarımız Ahmet Taner Kışlalı ile Meriç Velidedeoğlu’nun sevgili hocalarımızın hocası Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’ndan aldığı toplumsal görevi gereği hazırladığı devrim tarihimizin üzerinden çalışmalarıyla buluştuğumuz Hatay ilimizin merkezi sık sık kameraların önünde. Bir de, bir Cumhuriyet Bayramı kutlamasında davetli olduğum unutamadığım “Samandağ” anılarım var...

İlk günlerde oralardaki travmatik yıkımlara, içerilerden gelen canlı seslere kulak tıkanmıştı. Yetmedi, ortak organizasyon gerekçeli akraba, dostluk bağları ile oralar için gönderilen yardımlar bile iletilemedi. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bölgeye ulaşımı sonrası, ufaktan ufaktan uzatılan destek, kurtarma operasyonları öncesi, kurtarmalar, yakınlarının elleri, tırnaklarıyla, kürekleriyle sağlanabildi. Dünün en çarpıcı kurtarma operasyonlarında öne çıkmış olmaları bile bundandır. Uluslararası kültürel merkezlerimizde, kurtarma operasyonları bile uluslararası kimlikli yaşanıyor. Sevinmeli mi, utanmalı mı bilemedim?...

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları