Karanlığın aydınlık korkusu
Şükran Soner; Emekçilerin “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganı kulakları çınlatıyor.
Saray’ın, Kanlı 1 Mayıs’la ülkemizin örgütlü işçi sınıfı için değil sadece, tüm çalışanları, Aydınlanmacıları için simge olmuş Taksim’i kapatma inadı ile yaşananlar kuşkusuz tarihe kazınmış olacak.
Kırk binlerle sayılan güvenlik güçlerinin bir tam günün çok üstünde süreçlerde sokaklarda nöbette tutulmalarının bedelinin bile kuşaktan kuşağa olumlu aktarılmayacağını, zaman zaman kulaklarımla tanıklık ettiğim aralarındaki söylemlerden gözlemleyebiliyorum. Yasal bayram gününün, sokağa eylemleri için inanarak çıkmışlarını sayamadan bile, sadece bir yerlerden bir yerlere gidebilmeye çalışan, acil sorunları olanlar için dahi nasıl karabasana çevrildiğini sayısız örnekleriyle de yüzleşmiş olarak yüz binleri aşmış olduğunu düşünebiliyorum.
Hani DİSK ile CHP’nin sorumluluğunda çok sayıda örgütlülüğün çaba gösterdikleri girişimler çok öncesinden başlanmış olarak aralıksız sürdürülmüş olmasına karşın gelebilen kitlenin Bizans sarnıçları ile Yenikapı arasında saatlerce tutulmak zorunda bırakıldıkları gelişmeler yaşandı ya. Gerçeğinde her bir geçiş kapısının içine bir panzer yerleştirilmiş olarak en azından bir saat kadar yaşanan basınçlı gaz ile su püskürtülerek kitlenin dağılması saldırısı sürdürüldü ya... İşte elektrik de verilebilecek, dikenli tellerle de sarılmış Mimar Sinan tarafından yeniden onarılmış tarihi sarnıçların bu halinin görüntüsü, tarihe kapak olarak şimdiden kazındı bile.
***
Kimileri en profesyonel, kimileri en amatörce ellerden çekilmiş açıları ile kim bilir o günün içinde günümüz teknolojisi sayesinde dünya çapında ne kadar çok sitenin kapağına yerleşti bile. Zorlu bir yolculuk sonrası gözlemlerimi yazmadan öncesinden, raylı sistemle akşamın geç saatlerinde evime varana kadar, uzaktan ne kadar çok, yaygın olarak ekranlara yansımış olduğu dikkatimi çekmişti. Sonrasında birkaç Saray’ın buyruğu dışında kalabilen televizyon kanallarına da kapak oldu. Yıllarla İstanbul’da yaşıyor olarak sarnıçları hiç görmemiş, en azından geçmiş tarihteki anlamından habersizlerimiz bile anıt değerlerinin üzerine, 1 Mayıs yasakları, “karanlığın aydınlık korkusu”nun simgesi olarak da bu fotoğraf kareleri ile kuşaktan kuşağa aktarılacağını öğreniverdiler...
***
Yaşayarak, günler, dahası saatler içinde yeni yaşananlarla gündemimizin nasıl hızla değişir gibi olduğuna tanıklık ediyoruz. İster dünya çapında iletişim teknolojisinin ilerlemesine bağlayın, isterse giderek zorlaşan yaşam koşullarımızın zorlamaları ile yaşamımıza giren, ne yazık ki çok ağırlıklı olumsuz gelişmelerin kaçınılmaz sonuçları olarak değerlendirin. Canımızı yakanların ağırlıkları hiç şaşmıyor. Hızlı yoksullaşmamıza ilişkin gelişmelerin ardı arkası kesilmiyor.
Dün yine ilgili kurumların aylık fiyat artışları ile yıllık ortalamalarının açıklanması günüydü. Göreceli her gün değişen yükselen, kimi yerlerde etiket yetiştirilemeyen yeni zamları yansıtmadıklarının sokaktan gelen yakınmaları, kanıtları bir yana. Göreceli daha gerçekçi istatistiklerden kimileri de paylaşılıyor olarak, öncelikli Saray denetimindeki resmi istatistiğin bile yükselişi saklayamadığının altı çiziliyordu.
Sözün özü, haksız, hukuksuz, kirli, karanlık ittifakların eklemlenmeleri ile geldiğimiz bu zaman dilimi içinde, olumsuz yaşamları karabasana çevirmiş sonuçlarını kapatabilmenin bir çıkış yolunun kalmadığı apaçık ortada. Emekçilerin “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganı kulakları çınlatıyor.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları