Manda yoğurdu, Medine hurması, yasaklı seçim
Şükran Soner; Elbette, Erdoğan liderliğinin bire bir çok taze deneyimle yaşamış olduğu üzere, göz göre göre seçim yasakları tuzaklarının, seçmen çoğunluğunun dayanılmaz ölçeklere varan yaşam koşulları gerçeğinde ters tepeceğine ilişkin tezler artık hafife alınamaz durumda.
Saray rejiminin güncel tartışmalara taşıdığı son polemik hamleleri. Kuşkusuz yakın günler üzerinden, asgari ücretin yarı yıl içinde de patlayan yaşamdaki zamlar bindirmeleri ile eriyip gitmesi karşısında, zorunlu yeniden görüşülerek yükseltilmesinin dayatma gündemine girmesi de var. Dondurulmuş bayram ikramiyelerinin yükseltilmesi, daha kolay bir işmiş gibi görünse de tüketilmiş kamu kaynakları, Merkez Bankası, Hazine’nin içinde eridikleri darboğazda, kolay kolay altından kalkılabilecek bir sorun sayılamıyor..
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşın yaşayabilmeye ilişkin çaresiz çırpınışlarına karşın, yaratılan gündemler üzerinden tartışmalar açmakla, her zamanki gibi kanun gücünde kararnameler ile kayıplarını en aza indirgeme çabasında! “Cumhur” İttifakı üzerinden Meclis gücünü ortadan kaldırması ile mi yola devam ederek erken ya da tarihinde seçim üzerinden iktidarının ömrünü uzatabilmeyi düşlüyor? Yoksa seçim kaybetse bile Meclis’te sosyal mühendislikle, “Millet” Cephesi’nin kurulması düşünülen dengeler içinde ağırlığını, AKP’nin kayıplarını en aza indirmek, Yüce Divan riskini ortadan kaldırmak gibi bir yola mı çıkmış bulunuyor?
Kuralsız, sınırsız esneklikte “Dün dündür, bugün bugündür” diyebilen, “şapkasını alıp gidebilen” kolaycı gelgitleri ile, uzun yıllar toplam iktidarını eğitim birikiminin üzerine, zekâsına, uyum sağlama yetenekleri, zikzaklarına borçlu Demirel’den sonra.. Birikimleri çok daha kısıtlı ancak kıvraklıkları galiba çok daha üst sınırlarda, en uzun soluklu aralıksız iktidarda kalabilen Erdoğan’ın, hâlâ iktidarda kalabileceğini savunanlar da az değil. Dahası çocuklarının günlük rızkını kazanamayan ülkenin çoğunluk nüfusuna karşın, ballı yoğurt, Medine hurması, her tür ince hesapla düzenlenmiş seçilme tuzaklarına karşın, ortaya konan seçim yasası değişiklikleriyle, seçmenine umut aşıladığını savunabilmeye kalkışan yandaş timleri bile var.
***
Elbette, Erdoğan liderliğinin bire bir çok taze deneyimle yaşamış olduğu üzere, göz göre göre seçim yasakları tuzaklarının, seçmen çoğunluğunun dayanılmaz ölçeklere varan yaşam koşulları gerçeğinde ters tepeceğine ilişkin tezler artık hafife alınamaz durumda. Sosyal bilime dayalı gerçeklikleriyle, araştırmalara, bilimsel taramalara yansımış sonuçlarıyla peşpeşe geliyorlar..
Dün Gazeteciler Cemiyeti, meslek örgütümüz, yeni bir torba yasası içine sıkıştırılmış, kanıtlı belgeli yolsuzluklar, vurgunların haberlerindeki patlamaya karşı önlem olarak, kanıtlı, belgeli yolsuzluk dosyaları içindeki bilgilerin bile kamuoyuna yansımasını durdurmaya yönelik şeytanın aklına gelmeyecek yeni bir yasaktan söz ediliyor. Bilimsel, dosyalı, vurgun gerçeklerinde, suçlulara hesap sorulması hak götüre, haberi yapan gazeteciyi susturmaya yönelik çare yaratılmış. Suç işleyen şirket, yolsuzluk yapmış bireylerin, yolsuzluğun yapıldığı projenin üzerinden çok zorlu kanıtlanabilmiş haberleri yapan, bulan gazetecileri susturmak üzere formül bulunmuş. Şirketlerin, sanayi çarklarının durmasına yol açabilme gerekçeli olarak “şöhrete zarar verme” gerekçeli haberi yapan gazeteciye üç yıla kadar hapis cezası verilebilmesi hükmü getirilmiş. Kanıtlanmış yolsuzluklar, suçların cezalandırılması yerine, kanıtlanmış suçun şirketlerini, sahiplerini açıklayan gazetecinin hapsedilmesi cezası getirilmiş.
Bugüne kadar suçluluğun kanıtlandığı haberlere kişiler, firma sahipleri ya da markalar durmadan haksız olarak tekzip yolluyorlardı ya? Doymamışlar, gazeteciyi yolsuzluk, vurgun, yağma haberleri yapmaktan alıkoymak için hapisle cezalandırabilecek bir yasa hükmü torba yasasına saklanmış olarak yürürlüğe sokuluvermiş. Ahlaksızlık, vurgun adına sözün bittiği yeri çoktan geçmişiz.. Türkçesi vurgunlar, yağmalar olmazsa sanayi çökebilirmiş..
***
İnanmayabilirsiniz ama Harvard Üniversitesi’nde yapılmış yeni bir araştırmanın sonucu gelmiş. Midenin çalışma düzeninin sonuçları beyinin çalışmasından daha akıllı çıkmış. Boş mide hemen haber veriyor, alarm zillerini çaldırıyormuş. Boş beyin ise haber bile veremiyormuş. Kirli siyasetin neden boş beyinli insanların çoğunlukta olmalarını seçmelerini çok güzel açıklıyor da. Boş midelerin seçmenler olarak çoğalmaları sonucunda ne yapılırsa yapılsın sonuç alınamayacağı gerçeğini de daha bir anlamlı kanıtlamıyor mu?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları