Verilenler padişahın ulufe dağıtması gibi mi sunulacak?
Şükran Soner; Cumhur cephesinin koşullar elverirse sık sık söylendiğinin aksine zamanında seçim yerine erken, baskın seçime gitmeyi seçeceği öngörülüyor.
Ülkemiz içinden ile dış odaklı kaynaklardan gelen haberleri birleştirerek sonuç çıkarımına ulaşmaya çalıştığımızda, ulaştığımız gerçekler yapboz parçalarının birleştirilmesine benzer sonuçlar üretiyor. Çok çarpıcı gerçeklikler arasında Suudi, Katar kaynaklı haberlerin bileşkeleri dikkati çekiyor. Cumhur cephesinin koşullar elverirse sık sık söylendiğinin aksine zamanında seçim yerine erken, baskın seçime gitmeyi seçeceği öngörülüyor.
Gerçek nedeninin hukuksal tartışmaları kaçınılmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylığının tartışılmasından kurtulmak olduğu ortaya çıkıyor. Seçimlerin erkene alınmasının adaylığının, seçilebilirliğinin tartışılmasına nokta koyabilmek olduğu gözlemleniyor. Cumhur cephesinin peş peşe atmakta olduğu adımlarla, ülkemiz çalışanlarının tümünün altında ezilmekte olduğu sorunlarda “Verilenlerin padişahın ulufe dağıtması gibi sunulabilmesi hallerinde” ortaya çıkacak tablonun gerçekleri yansıtmadığı, çok kısa dönemli nefes almayı ancak sağlayabildiği gerçeği ortaya çıkmadan, umut bağlanan seçmende algıya dönüşmeden, erken bir seçimle birçok taşın birden vurulabilmesi hesaplanıyor.
Cumhur cephesinin geçmiş ittifakları ile yollarının ayrılması bir yana, geçmiş oylarında kurduğu saadet zinciri ağlarının sürdürülemez oluşu gerçeği baskın. En kirlisinden ilişki ağları içinde hovardaca harcanmış kaynakların tükenmesi ile yeni seçimler için yaratılabilecek kaynaklar çoktan buharlaşmış olduğundan, Cumhur cephesinin dayanmak zorunda olduğu baskın kaynaklar tarikatların kendi içlerinde birbirinden kirli olarak kurulmuş ağlar olarak karşımıza çıkıyorlar. Cumhuriyet’in dünkü manşetindeki cümleleri sizlerle paylaşmak, altını çizmek gereğini duyuyorum;
“Atatürk’ün kapattığı tarikatlar son 20 yılda vakıf kimliği ile yeniden doğdu. AKP karanlığı ülkeyi boğuyor. Tek çare laiklik vurgusundan vazgeçebilir miyiz?”
***
Bir yanda tarikatların rehin aldığı Cumhur İttifakı, diğer yanda gerçeğinde Osmanlı padişahları için bile geçerli, çok kültürlü, çok dinli bir toplum gerçeğinden yürünmüş olmasına karşın, sözde aynı amaçlı, kirlenmede sınır tanımayan ittifaklara oturtulmuş bir seçim stratejisi. Her türden sapkın cinsel tecavüzlerin eylemlerinin kapatılmasına dönük sayısız eylemin, suçun yokmuş sayılması çabası. Nereye kadar? Ölümüne kendilerini, onurlarını kurtarmaya dönük kahramanca savaşım vermeye çalışan, ezilmelerine isyan eden kadınların başkaldırılarına kulak tıkama hakkımız, lüksümüz olabilir mi?
Bizimkilerle görüşerek haberlerini yazdıklarını iddia eden, sözde geçmişte karşı karşıya gelmiş, yeniden kankalık yollarında buluşmuş siyasal İslamcı ülkelerden gelen haberlerin doğruluğunu tartışmak bizim için anlamsız. Biz çok az sayıdaki gerçek gazetecinin altını çizdikleri cümleleri anımsatmakla yetinelim. “Seçmen sizsiniz” gerçeğini sandıkta anımsayanların sayılarının bu kez öngörülenlerin çok ama çok üzerinde olacağı toplumsal bir gerçeklik. Akılların başlara devşirilmesi ile de bence hiç ilişkisi yok. Yaşayamamak, çocuklarının karınlarını doyurmakta çaresiz kalmak sandığın oylarının tepetaklak olmasının en önemli olgusudur.
Hiç şaşmaz. En yoksullar, en aşağılara sürüklenmiş olanlar için gerçekler değişemez. Çocuğunun karnını doyuramayan, okuluna aç göndermek zorunda kalan babalar, hele de anneler için kullanabilecekleri tek güçleri sandıktaki oylarıdır. Gelecek için düş göremeseler bile daha kötüsünü yaşayamayacakları bilinci ile “bir umut” karşı ittifaka bel bağlayacaklardır. Ne denir? “Umut fakirin ekmeği.”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları