İşte uluslarötesileşmiş küresel sermaye, nam-ı diğer uluslararası finans kapital
Turgut Ünlü: Gerçekten de, çağımızın bu “Yeni İnsanlar”ı karşısında “Sistem” ve “Sistem”in tüm yandaşları, çanak yalayıcıları, tüm “Asslicker (berbat-kıç)”ları titresin.
23 Ocak 2018 Salı günü, Dünya Ekonomik Forumu’nun DAVOS Zirvesi toplandı.
Açıklanan; Oxfam Küresel Paylaşım Raporuna göre;
- Dünyada 2043 milyarder var.
- Küresel servetin %82’si, nüfusun sadece %1’ine ait.
- Dünya nüfusunun %99’u ise, küresel servetin %18’ini paylaşıyor.
- Bir önceki yıl raporunda, dünya servetinin yarısının 8 kişinin elinde.
- Bu durum gelişen bir ekonominin işareti değil, başarısız bir ekonomik sistemin belirtisidir.
- 10 Milyarderde 9’u erkektir. (Milyarderler arasında erkeklerin oranı %90 )
- Kadınlar erkeklerden daha az para kazanıyor, en düşük ücretli işlerde çalışıyor.
- Dünya’daki nüfusu yarısının servetie 42 kişi sahip
- 3.7 milyar kişi küresel sevetten pay alamayan en yoksullar.
- Kadın ve erkekler arasındaki ücret uçurumunun kapatılması için 217 yıl gerekiyor.
- 10 yılda milyarderlerin servet artış hızının işçilerin artış hızına farkı 6 kattır.
- Milyarderlerin 1 yıllık sevet artışı 762 Milyar Dolardır.
- ABD’de üretilen servetin yarısına 3 kişi sahiptir.
- Dünyanın en büyük 5 moda markasının genel müdürlerinin maaşlarının sadece 4 günlük toplamı, Bangledeş’teki tekstil işçilerinin hayat boyu kazancından daha fazla.
- ABD’de bir CEO’nun bir günlük ücreti, bir ABD’li işçinin yıllık kazancına eşit.
Bu yıl Davos’ta “Dünya ekonomisinin bir genişleme döneminde olduğu” (yoksul kitleler pahasına) söylendi.
Ancak 2018 yılında dünyayı bekleyen risklerde sıralandı;
- Çevresel Tehditler,
- Küresel ısınma,
- Siber saldırılar,
- Küresel oyuncular arasındaki siyasi-ekonomik cepheleşmenin kötüleşmesi; Savaşlar (askeri, ekonomik, siyasi),
- Ekonomik eşitsizlikler,
- Yüksek yapısal eşitsizlikler,
- Teknolojik ilerlemenin istenmeyen sonuçları,
DEF (WEF) Küresel Riskler raporunda, “Karizmatik güçlü adam siyaseti” ile risklerin daha da yükseldiğine ve yükseleceğine dikkat çekiyor.
Bunlar “Küresel Firmalar”ın kendi rakkam ve düşünceleridir. 7,5 milyar insanın yaşadığı Dünya’nın; ekonomik, siyasi, kültürel, iletişim v.b. tüm alanlarına hakimdirler. Barışı, adaleti, aydınlığı, özgürlüğü, eşitliği, kardeşliği değil, baskıyı, savaşı, açlığı, tüketimi, haksızlığı, bağımlılığı, işkenceyi ve ölümü insanlığa reva görenlerdir. Bu yıl Davos’ta boy gösteren; Google, Microsoft, Facebook, UPS, Maersk, Engic, Renault,Airbus, Total, Bayer, Deutsche Bank, Monsato, Henkel, Siemens, Volswagen, Tata, Hitachi, Mitsubishi, ING, Nestle, Alibaba, Huawei, Gazprom, Saudi Aramco,Novartis, HSCB, Barclays, JD Morgan, Citi, IBM, Morgan Stanley, Prizer, Pepsi, Nick, Proter Gamble, Qualcomm, Saros, Carly, Cocacola, Goldman Sachs, Uber, Walmart.... gibi.
“Küresel firmalar” ve “Küresel Spakğlatif Sermaye Grupları” dünyamızda artık, geleneksel devlet kurumlarına, yasalara, bürokrasiye, medyaya, akademik kurumlara,özel sektör kuruluşlarına, işveren-işçi örgütlerine, odalara, siyasi partilere ihtiyaç duyulmamakta, bunlar üzerinde “Mutlak egemenlik” kurmak istemektedirler.
Karlaru ama yalnızca karları pahasına insanı, doğayı, çevreyi, tüm canlıları yok etme anlayış ve uygulamasındadırlar.
Yaşamın he alanında “Mutlak egemenlik” kuran bu “sistem” e karşı yapılacakları, izlenecek yolu; Dr. Müh. Sedat Özkol, “Marx ve Kıvılcımlı’ın izinde Yeşil-Dişil-Dijital Devrim-1” eserinde şu satırlarla gösteriyor; “SİSTEM’in tüm çanak yalayıcıları uyanın! Dünyada hiçbir maddi beklenti içine girmeden, bilgilerini, deneyimlerini, zihinsel ve yüreksel ürünlerini, sevgilerini, özlem-beklenti ve umutlarını, hayallerini, düşlerini, dijital kataloglarını,aksiklopedilerini, sözlüklerini, özgür yazılımlarını BEDELSİZ olarak paylaşan, çoğunluğu 15-35 yaş aralığındaki gençlerden oluşan ve her geçen gün daha da “evrenselleşerek” hızla büyüyen milyonlarca ”yeni insan” var.
Peki “Sistem”in “ölüm çanlarını çalan” bu “Yeni insanlar” kimler?
Yeni insanların “ortak özellikleri” var mı? Varsa nedir bu “ortak özellikler” ?
Evet; dünyada ve Türkiye’deki son gelişmelerle birlikte bu “yeni insanlar”ın “ortak özellikleri” de daha belirgin olarak ortaya çıkmaya başlamış bulunuyor.
Şöyle ki; Çağımızın “Yeni insanları”;
- Zeki’dirler, hatta çok zekidirler.
- Çok gençttirler,
- Yaratıcıdırlar,
- Eğitimlidirler (Lise ve Yüksel Öğrenim),
- Sosyal-ekonomik haksızlıklara, maddi-manevi sömürüye tepkilidirler,
- Baskının her türüne (politik-ekonomik v.d.) isyan eder, kendi kaderinin sahibi olmak isterler, “ASİ” dirler,
- “Sosyal iletişim paylaşım ortamların” da çok aktiftirler, “Paylaşımcı”dırlar.
- Belirli konularda tepkilerini internet kanalıyla “sosyal paylaşım ortamları” üzerinden paylaşır/tanımlar/tanıtır/ örgütlerler,
- Emir, kumanda, talimat hatta nasihatten nefret ederler,
- “Gönüllülük” ü temel alırlar; ikna, hoşgörü, iletişim, iyi yönetişimden yanadırlar. Dolayısıyla hiçbir geleneksel siyasi örgüte, hiçbir geleneksel sivil toplum kuruluşuna saygı duymaz, üye olmaz, katılmazlar,
- Son, hatta bazen ilk tahlilde başvurdukları şey “kendi vicdanları/kendi bilinçleri/kendi ahlakları” dır.
- Yerel’de Küresel, Küresel’de Yerel’dirler.
- Evrensel’de Ulusal, Ulusal’da Evrensel’dirler.
- Özellikle “Özgürlük ve Bağımsızlık”ı, “karakter”leri olarak tanımlarlar.
Tüm bu özellikleriyle bu “Yeni İnsanlar”, çağımızın en gerçek, en etkili en anlamlı “Kollektif Aksiyonu”durlar.
Gerçekten de, çağımızın bu “Yeni İnsanlar”ı karşısında “Sistem” ve “Sistem”in tüm yandaşları, çanak yalayıcıları, tüm “Asslicker (berbat-kıç)”ları titresin. Çünkü “Çanlar kimin için çalıyor” sorusunun gerçek muhatabı onlar. Evet “ÇANLAR, ‘Sistem’ ve ‘Sistemdaşlar’ için çalıyor”.
Dünyanın her yanında “İnternet- Sosyal Paylaşım Ortamları” üzerinden yine dünyanın her yanındaki zulme, haksızlıklara, sömürüye, baskıya karşı, bilgi paylaşan “Arap Devrimini ateşleyen ve örgütleyen, Türkiye’de YGS’yi yığınsal olarak protesto eden, “İnternetime Dokunma” eylemi ile yüzbinleri biraraya getiren; Çok kısa zamanda çok sayıda milyonları kucaklayacak ve eyleme geçirecek olan hep bu “Yeni İnsanlar”...
(Anısı yaşasın Dr. Sedat Özkol Hocamız, bu düşüncelerine tam olarak uygun düşen “Gezi Gençliği” nin yarattığı “Gezi Direnişi” ni (Yeni İnsanları) göremeden bu dünyadan geçti.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları