Tarih:
12.04.2016
Osmanlı'nın çöküşü... İşçi Sınıfı
Turgut Ünlü; Osmanlılığın çöküş başlangıcı, Dirlik düzeni yerine Kesim düzeninin geçişiyle olmuş gibidir.
Osmanlılığın çöküş başlangıcı, Dirlik düzeni yerine Kesim düzeninin geçişiyle olmuş gibidir. Aslında bu başlangıç Fatih’in Bosna seferlerindeki uzun ve sonuçsuz savaşlarda, ordunun daha ileri gidememesi iledir. O sırada Avrupa’da ticaret + sarraf önemli birikintisiyle, Doğu Levanten ticaretinden büyük atılımlar yapmış, Frenk bezirganlığı Osmanlı limanlarında büyük miktardaki doğu mallarını gemilerle Avrupa’ya taşır olmuştu.Böylece hem Venedik, Ceneviz gibi belde cumhuriyetleri temizleniyor hem de iç Avrupa’da türeyen sermayeye nefes aldıracak ticaret yolları açılıyordu.
Osmanlının bir yandan uzak doğu ticaret yollarını kanallarla açmaya uğraşması, öte yandan Hint deniz yolunu açma uğraşları boşa çıkmıştı. Böylece Osmanlı yeni bir sosyal değişime uğrayamadan, kapitalistleşmeksizin dumura uğramıştı.
Peki, Osmanlıda bu dönem “işçi” unsuru var mıydı? Elbette vardı. Rumeli Hisarı’nı 4 ayda yapan 6000 kişi, Nurosmaniye Cami’sini 8 yılda yapan 4000 kişi ne idi ? Tamı tamına işçi idiler. Bunlar bugünkü işçi değil, Ortaçağ işçisi idiler. Kapitalizmin serbest iş gücünden çok derebeyliğin bir tamamlayıcı unsuruydular.
16.yy’da başlayan Doğu ticareti, Avrupa mallarını Osmanlı ülkesine rakipsizce getirince, Osmanlı’daki küçük atölyeler, el imalathaneleri v.b. yerli sanayi gerilemeye başlamış, 18.yy’da makineleşen Avrupa sanayisi ve kapitülasyonların da katkısıyla iyice azalmış, 19 yy’da sanayi yaşamını tümüyle öldürmüştür. Bu durum Osmanlı’nın yapıcı faaliyetlerini durdurmuş, Ortaçağ işçisi çağdaş işçiye dönüşmemiş tam tersine ya kırsala giderek kaybolmuş ya da şehirlerde sınıf dışına düşmüş, satılık ayak takımı haline gelmişti.
İşte ! bu ve bunun gibi nedenlerden Türkiye işçi sınıfı harekete geç geldi. Yani, yabancı malların akınıyla yerli ev sanayisi bozguna uğradı.
Osmanlı ülkesi büyük üretim-tüketim pazarları arasında bir transit köprüsü oldu. Bir derebey-bezirgan imparatorluğu olan Osmanlı, bezirganlığıyla çabuk kozmopolitleşti. Gayrimüslim ve yabancı bezirganlar korundu. Bunlar ülke ekonomisini ele geçirdiler. Ticaret ilişkileri donuklaştı, kapitülasyonlar da bunu yerliler aleyhine, tuzu biberi oldu. Doğaldır ki bu durum işçi sayısını azalttı. “Türkler, Türkiye’nin güdücü sınıfı değil, ayaktakımı oldular.
Bütün kara Avrupa’sında proleterya, hakim sınıfların krizini, proleterya devrimine çevirmek için, sınıf kavgası için barikatlara çıkıp, Paris’te geçici halk hükümetini kurarken, bizdeki işçiler 1908 burjuva devrimine kadar softaların, paşaların oyuncağı oluyordu.
Burjuvazi, meşrutiyet devrimini yaparken bütün ayak takımını sürükledi. Ancak iktidarı, yabancı sermaye ve derebeylerle paylaştı. Ama bir şey değişmişti; Ülkenin ayaktakımı, karşıdevrim cephesinden 1908 devrimiyle, burjuva devriminin cephesine geçmişti.
(1908 devriminden önce baskıcı Osmanlılıkta, hakim sınıf kodaman ve yabancı kapitalistlerle derebeylik idi. Derebeylik-Devrimci burjuvazi mücadelesinde , ezen gerici Müslüman ve ezilen devrimci hareket Hristiyan olduğundan, İslam ve ayrıcalıklı geçinen ayak takımı Türkler, devrimci Hristiyanlıktan çok gerici Müslümanlığı tutuyordu. 1908 devriminden sonra bu durum tersine değişti. Yani ayak takımı Türkler devrim cephesine geçti.)
Yararlanılan kaynak: “Yakın tarihten birkaç madde” Dr. H.Kıvılcımlı.
Turgut Ünlü
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları