Yerel yönetim seçimleri yaklaşırken

Çağdaş bir yerel yönetim; demokratikleşmeyi, modernleşmeyi, çağı paylaşmayı, insan onuruna saygıyı, eşitliği, temel alır. Hizmeti en hızlı, ekonomik, verimli, zamanında ve yeterli biçimde üretir. Etkin bir stratejik planlama ile gelecekte karşılaşabileceği sorun ve gereksinimlere hazırlıklı olur. Kendini kurumsallaştırır, sürekli yeniler, geliştirir, bilgi ve iletişim teknolojilerinden en geniş şekilde yararlanan mekanizmalar oluşturur. Yerel halkın gereksinimlerini karşılamaya öncelik verir. Katılımcılığı, çoğulculuğu, şeffaflığı, demokratikliği, üretkenliği, hesap verilebilirliği, emeğe, plana, çevreye, insana saygıyı vazgeçilmez ilke kabul eder. Kaynak kullanımında rasyonellik, insan odaklı hizmet anlayışı, hizmete erişme haklarını fırsat eşitliği çerçevesinde sağlama, hukukun üstünlüğü ilkesinde vazgeçmeme, farklı sosyal kökenlerden ve bölgelerden gelen insanların birlikte yaşamasını sağlama, sosyal yaşamlarını iyileştirme çağdaş bir yerel yönetimin olmazsa olmazlarındandır.

Çağdaş bir yerel yönetim ; öğrencilere huzurlu çağdaş yurt ve barınma olanaklarını, bedelsiz rehabilitasyon ve koruyucu sağlık hizmetlerini, koruyucu sosyal hizmetlerini, sosyal yardımları, tarihi ve kültürel mirasa sahiplenmeyi halkın kullanımına açık kütüphane, kültür merkezi, spor salon, gezi ve piknik dinlenme alanlarını yaratır.

Çağdaş bir yerel yönetim tüketici haklarına, kentli olma hakkına, çevre hakkına, gıda sağlığına duyarlılık gösterir. Trafik alt yapısını güvenli kılar, huzurlu ulaşım olanağı sağlar, toplu taşımaya öncelik verir.

Çağdaş bir yerel yönetim kadınlara beceri sağlayacak SEMT EVLERİNİ, KADIN SIĞINMA EVLERİNİ, BAKIMA MUHTAÇLAR VE SIĞINMA EVLERİNİ; GENÇLİK VE KÜLTÜR MERKEZLERİNİ, HALK SAĞLIĞI MERKEZLERİNİ, AÇIK KAPALI SPOR SAHALARINI YAŞAMA GEÇİRİR.

Çağdaş bir yerel yönetim kamu kaynaklarını etkin ve verimli kullanır. Keyfi, kuralsız, denetimsiz para harcayan bir kurum olmaz.

……

Ülkemiz, özellikle 12 Eylül sonrasında yaşamın tüm alanlarında oluşturulan bir anlayışla çağdaş bir yerel yönetimde de bulunması gereken bu özelliklerden uzaklaşır oldu.

ANAP genel ve yerel iktidarlarıyla başlayan soysuzlaşma; yerel yönetimleri yerel iktidar odakları olarak gördü, yerel demokrasi odakları olarak görmedi: Onun içindir ki dün ANAP ile başlayan rant, rüşvet, yağmalama vb. anlayış ve uygulamaları bugüne değin AKP ile devam etti.

CHP programının YEREL YÖNETİMLER bölümünden yararlanarak oluşturduğumuz bu yazı SOL’UN, EMEĞİN TARAFI’NIN, HALKÇI VE DEVRİMCİLERİN 2013 SONBAHARINDA yapılacak Yerel Yönetim Seçimlerinde manifestosunu oluşturmalıdır.

Yeri gelmişken bu noktada da iki önemli konuya değinmekte yarar vardır:

Birincisi; mutlaka ve mutlaka ülkemizde YEREL YÖNETİM REFORM ’una gereksinim olduğudur. Bununla; merkezi ve yerel yönetimler arasındaki görev- kaynak paylaşımının yeniden düzenlenmesi sağlanmalı katılımcı, çoğulcu, etkin, demokratik, hesap veren, şeffaf, bilgi edinme hakkına saygılı, kapsamlı çağdaş hizmete odaklanmış, plana- çevreye- insana- yeşile saygılı yeterince kaynak aktarılan, kamu kaynaklarını etkin kullanan, belediye şirketlerinin keyfiliğine ve denetimsizliğine son veren; yerel yönetimler hedeflenmelidir. Kentlerde oluşan değer artışını kamu yararına Kentleşme Fonu’na aktaracak, kent ulaşım kurulları oluşturacak, Belediye Meclislerini gerçek işlev-etkinliğine kavuşturacak, mahalle muhtarlıklarını belediyelerin uç hizmet birimlerine dönüştürecek, İi Genel Meclisleri ve Köy Muhtarlıklarını, Büyükşehir Yönetim modelini yeniden yapılandıracak, YEREL YÖNETİM REFORMU’na ivedilikle gereksinim vardır.
Bu olmadığında soygun, vurgun, rant anlayışı, siyasette önemli bir aracı, PARAYI mutlak kılmakta, bunları yapanlar devletin en üst noktalarına kadar tırmanabilmektedirler. Siyasetin finansmanının yerel yönetimlerden sağlanmasına ancak böylesi bir reformla dur denilebilir.

İkincisi; CHP’li yerel yönetimlerle ilgilidir. CHP’li yerel yönetimler arasında bir eşgüdüm, parti merkezinin parti müfettişleri eliyle yerel yönetimlerinin denetimi yapılmaması, uzak durulması gereken iş ve anlayışlar, kırmızı çizgiler…vb. mevcut değildir. Birçok yerde adeta AKP zihniyeti ile yarış edilmektedir. Başkanlara parti söz geçirememektedir. 

Burada Belediye Başkanı ve Belediye Meclisi Üyelerinin ön seçimle değil atamayla gelmiş olmaları büyük önem taşımaktadır.

Unutulmamalıdır ki, ülkemizde yerel yönetimler genel iktidarı belirlemekte; yerelle gelen yerelle de gitmektedir.
AKP’nin yerel ve genel uygulamaları görülmüştür ki bütünüyle rant oluşumu ve paylaşımıdır. Ülkeyi 10 yıldır iyi yönetemeyenler, bölünme noktasına , ekonomik olarak iflas noktasına, ülkeyi iç-dış savaş noktasına getirenler, milleti dilenci yapanlar halkımızdan 2013 yerel seçimlerinde gereken cevabı almalıdırlar. Yeter ki bunun karşısında olanlar; her şeyiyle ama her şeyiyle- adayları, duruşları, anlayışları, uygulamaları, kadroları, emekten yana oluşları, çağdaş yönetim, demokrasi anlayışlarıyla halkımıza güven verebilsinler/ halka güven verebilenler seçilecek noktalara getirilebilsin.

Bu konuda en büyük görevin CHP’ye başta CHP Genel Başkanı olmak üzere tüm etkili ve yetkililere düştüğü unutulmamalıdır.

Konumuz Yerel Yönetimler olunca insan aramızda fiziken olmayan Vedat Dolakay’ı, Ali Dinçer’i, Aytekin Kotil’i, Ahmet Priştina’yı, Fikri Sönmez’i ve de uzun, sağlıklı yaşam dilediğimiz Nurettin Sözen’i, Ahmet İsvan’ı anmadan yapamıyor. Üretken, dürüst, kaynak yaratıcı, çağdaş bir yerel yönetimciliği ülkemizde uygulayan bu ve benzeri isimlere çok şey borçlu olduğumuzu unutmamalı, 2013 Yerel Seçimlerinde aday olacaklara bunlar örnek olmalıdır.