Yine bir öğretmenler günü…
Turgut Ünlü: Sonuçta en etkili ve yetkili ağız “Eğitimde sınıfta kaldık” diyerek gerçekleri itiraf ediverdi ve bir umutla eğitimin içinden(!) gelen biri Milli Eğitim Bakanlığına getirildi. Ama 2023 vizyon belgesinde de görüldü ki hamasi sözler sürüyor.
İnsanoğlunun tanıştığı en eski mesleklerden biridir ÖĞRETMENLİK. Bu meslek, insana kişiliğini kazandırır, toplumsallaştırır, bilgiyi, bilimi ve aklını kullanmayı öğretir, karanlığı aydınlatır, fikri, vicdanı, irfanı hür kuşaklar yetiştirir. Böylece ülkelerin, dünyanın korunup kalkınmasına, barış içinde yaşanmaya da katkı sağlanmış olur.
Toplumuna, ülkesine ve çağına uygun eğitim sistemi yaratıp uygulayan ve bundan taviz vermeyen ülkeler mutlu ve kalkınmış ülkelerdir. Hal böyle iken, 2018 eylül verilerine göre okul öncesi, ilk, orta ve liselerimizde 17.749.876 öğrencimiz, 904.679 öğretmen bulunan ülkemizde ne yazık ki genç cumhuriyetin ortaya koyduğu KÖY ENSTİTÜLERİ gibi bir mucizeyi gerçekleştirdiği dönem dışında gerek özgün gerekse yaygın eğitimimiz hep geri gitti, siyasi çıkarlara alet edildi, dışarıdan dayatmalara boyun eğildi.
Düşünelim ki yalnızca AKP iktidarı döneminde yedi Milli Eğitim Bakanı değişti ve hepside sistemle oynadı. 8 yıllık temel eğitim, 4+4+4 uygulamasına feda edildi. Çocuk yuvalarımız, kreşlerimiz, anaokullarımız ülke genelinde neredeyse yok denecek düzeyde. Çocuklarımızın okula başlama yaşı uygulaması fiyasko ile sonuçlandı. İlk ve ortaokul ayırımı, bina ve öğretmen sıkıntısını, çocukların uzak okullara gitme zorunda bırakılışını, çok erken-çok geç okullara gidiş-gelişleri, öğretmen ve idareci transfer sıkıntılarını, yeni okullara atanacak müdür ve yardımcıları problemlerini beraberinde getirdi. Tümüyle “imam hatip” anlayışıyla uygulamaya konulan 4+4+4 sistem(sizliği), mevcut
okul binaların katlarına “imam hatip okulu” sıkıştırmasını,çocuklarımız arasında ikilemi, TEOG, LGS vb uygulama ile öğrencilerin büyük kısmının imam hatip okullarına yönlendirilmesini, seçmeli dersler saçmalıklarını beraberinde getirdi. Düz Liselerin kaldırılmasıyla; veli ve öğrenci seçeneksiz bırakıldı, Anadolu Liselerinin kalitesi düşürüldü.
Sınav sistemleri neredeyse her yıl değiştirilir hale getirildi. Sınavlar tam bir rezalete dönüştü. Yanlış sorular, mahkemece iptal edilenler, cevapları çalınanlar… Yargı kararları ile iptal edildiği halde üstü örtülenler… Hiçbir şey olmamış gibi uygulamaya konulanlar…
Eğitim emekçileriyle dama taşı gibi oynama… Önce tüm idarecilerin yer değişiklikleri… Sonra okul müdürlerini öğretmenliklere atama… Ardından yandaş sendikanın elemanlarını müdürlüklere getirmek için uydurma mülakatlar…
Sonuçta en etkili ve yetkili ağız “Eğitimde sınıfta kaldık” diyerek gerçekleri itiraf ediverdi ve bir umutla eğitimin içinden(!) gelen biri Milli Eğitim Bakanlığına getirildi. Ama 2023 vizyon belgesinde de görüldü ki hamasi sözler sürüyor.
Biz yinede meslekte yarım asrının deviren bu mesleğin aşığı olan eğitimciler olarak bildiklerimizi söylemeye ve önerilerde bulunmaya devam edelim.
Bugün ülkemizde başında ÖĞRETMEN sözcüğü olan bir okul yoktur. Bu “Öğretmenliği herkes yapabilir, bunu biz bir meslek olarak görmüyoruz.” demektir. Öyle ise M.E.B temel yasası 43. maddede belirtildiği gibi “ÖĞRETMENLİK UZMANLIK İSTER.” anlayışının yeniden uygulamaya konularak öğretmenliğin saygın bir meslek olarak kabulü gerekir. Öğretmen liseleri, öğretmen akademileri ivedilikle açılmalıdır.
Öğretmenlerimiz ülkemizin imzaladığı İLO ve UNESCO nun kabul ettiği “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi” ndeki öğretmen hakları seviyesine ulaştırılmalıdır.
Kadrolu, sözleşmeli, ücretli öğretmen aytımına son verilmelidir.
Müfradatların, ders programlarının, yönetici belirlemelerinin içinde öğretmen mutlaka birincil öznel olarak yer almalıdır.
Adil olmayı öğreten eğitimciye mülakat değil liyakat uygulanmalıdır.
Eğitimcilerimiz çağdaş sendikal haklara sahip olmalıdır.
KHK ile görevine son verilenler görevine iade edilmelidir.
Öğretmenler insanca yaşayabilecekleri bir ücrete sahip olmalıdır.
Ülkemiz, ivedilikle eğitiminin tüm paydaşlarının ve akademisyenlerinin içinde olduğu köy enstitüleri gibi üretim için eğitim yapan bir eğitim sistemine kavuşturulmalıdır.
Ders kitapları bilimsel, laik, çağdaş içerikle hazırlanmalıdır.
4+4+4 uygulamasına hemen son verilmeli, okul öncesi 2 yıl ilköğretim 8 yıl, 2 yıl lise, 2 yıl akademik ve meslek lise olmak üzere zorunlu hale getirilmelidir.
Emekli öğretmenlere sahip çıkılmalı onların bilgi ve deneyimlerinden yararlanılmalıdır.
TÖBDER şube başkanı olarak söylüyorum ki TÖBDER’in gasp edilen malları öğretmenlere geri verilmelidir.
20 milyon civarındaki insanı doğrudan, onun en az 2 katı insanı da yakından, ülke kalkınmasını da içeriden ilgilendiren böylesi devasa bir konu “sınıfta kaldık.” denilebilecek kadar hafif olmamalıdır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm öğretmenlerimizi, yeryüzünde eğitim adına emek sarfetmiş ve sarf eden herkesi saygı, minnet ve şükranla anıyorum.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları