Yurtsever, Devrimci Ali Rıza Koca’yı Yitirdik
Turgut Ünlü; Yurtsever, Devrimci Ali Rıza Koca’yı
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Yönetim Kurulu(GYK) üyeliğinde iyice dost olduk Ali Rıza Koca ile. Sağlık emekçilerinin 12 Eylül öncesi örgütlenme mücadelesinden, Sağlık Bakanlığı’ndaki üst düzey görevinde bile sıradan , inançlı bir devrimci, yurtsever bir nefer gibi çalışmasından, SHP ve CHP’deki aktif ama mütevazi il başkanlığından da bilir, tanırdım tabi ki. Ancak, Ali Rıza Koca’nın bir ömre sığdırdığı mücadeleci kişiliğini ADD GYK’da iyice tanıma şansım oldu. 24 Şubat 2012 Cuma günü aramızdan ayrıldığını duyunca hem inançlı, yürekli, yurtsever, yiğit, üretken, ülkesi ve insanlığın mutluluğu için mücadele eden bir yol arkadaşımı yitirmenin üzüntüsü birden çöktü içime; hem de ülkem adına böyle bir devrimci evladını kaybettiği için üzüldüm. Işıklar içinde yatsın.
Ali Rıza Koca: ADD’nin tüm Genel
Kurullarına katılır ve her Genel Kurulda mutlaka konuşma yapardı. ADD GYK’da
katılabildiği tüm toplantılarda kesinlikle söz alıp görüşlerini dile getirirdi.
Her toplantıya hazırlıklı gelir, düşüncelerini mutlaka yazılı olarak herkese
iletirdi. “ Sosyalist olmadan sağlam Kemalist olunmaz” sözü ile, bir şube
başkanımızın densizce “mezhepçilik”le ilgili söylediği bir söz üzerine “ Biz
onları aşalı kırk yıl oldu, sen hâlen oralarda mısınız? Devrimci ol, devrimci”
dediğini şimdi bile hatırlar gibiyim.
Tarihe not düşmek adına; Sevgili Ali
Rıza Koca’nın son yazdığı, bana da telefonla “ Kemal Kılıçdaroğlu’na bir mektup
yazdım sana da gönderiyorum, nasıl olmuş bir bak, bana bildir” dediği yazıyı;
hem de CHP’nin Tüzük Kurultayı arifesinde herkesle paylaşmak istiyorum.
Turgut Ünlü
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı
Ankara
Sayın Genel Başkanım,
Son zamanlarda Partimizde bizleri
rahatsız eden gelişmelerin olduğunu, bizim yanlışlarımızdan yola çıkarak AKP’nin
gündem belirlediğini üzülerek görmekteyiz.
Tarihi öze sahip, kurtuluşçu- kurucu
ve modernleştirici özgünlüğü ile dünya partiler tarihi içinde yeri bulunan
partimizde, Cumhuriyet Halk Partisinde neler oluyor?
Size arz etmeye çalıştığım düşüncelerimi
basın yoluyla yaparak Milletvekillerimizin yaptığı hatayı yapmamak için
kıymetli zamanınızı çaldığım için özür diliyorum.
Zamanımızın kıymetli olduğunun bilinci ile düşüncelerimi(meramımı) size uzatmadan doğrudan aktarmak istiyorum.
Sayın Genel Başkanım
Siyasi Partiler tabeladan ibaret değildir. Tüzüğü- programı, gelenekleri, Genel başkanı ve diğer organları ile tam bir canlı varlıktır. Sizin de bildiğiniz gibi bu konuda da CHP özgün bir yere sahiptir.
Canlı varlıkların yaşamında zaman-
zaman ayrılıklar ortaya çıkar. Hastalanan bünye bağışıklık sistemi dayanıklı
ise hastalık kolayca atlatılır. Nekanet devresi geçince de sağlıklı yaşam
kaldığı yerden devam eder.
CHP demokrasiyi içselleştirmiştir.
Sesli düşünmek, farklı yorumda bulunma hatta düşünce temelinde olan kavgaların
partiye zarar vermediği aksine güçlendirdiği, dinamizm kazandırdığı yaşanarak
görülmüştür.
Bunun ötesinde partiyi örselemek,
kimliğine yabancılaştırmak, onu AKP’lileştirmek bu coğrafya da sınır
değiştirme, toplumsal doku kaybı, istikrarsızlaştırma gibi, emperyalist
tuzaklara CHP’yi düşürmek kimsenin haddi olamaz, olmamalıdır. Buna yarayacak
davranışlardan her partili kaçınmalıdır.
AKP iktidarında yandaş medya başka bir
ifade ile mütareke basını bizi yenik cepheye koymuş, CHP’yi de yenik cephenin
henüz dağıtılamayan karargahı durumuna sokmuştur. Yandaş Medya bize karşı deyim
yerindeyse sokak savaşları yürütmektedir. Tüm çabalara rağmen dağıtılamayan CHP
karargahının dağıtılması ancak iç bozgunla olabilecektir.
Artık hesaplar ortadadır. Bu hesap
ortada iken iç bozguna çanak tutanlara partidaşım diye sırtımızı nasıl
dayayacağız?
Hiç gereği yokken gündemi CHP aleyhine
oluşturan Hüseyin Aygün diyor ki: “Dersim katliamında CHP ve Devlet sorumludur.
Atatürk’ün de haberi vardır. Dersim ‘lilerden özür dilenmelidir. Seyit Rıza’nın
itibarı geri verilmelidir.
Ordu harekat yapınca insanların Dersim
‘de kendilerini korumak için silahlandığını öne sürerek devam ediyor.
Operasyonun meşrulaştırılması için orada bir isyan oluşturulması gerekiyordu.
İsyan sonradan icat edilmiş bir şeydir. Öyle bir şey gerçekte yoktur. “
Yani Aygün’e göre CHP ve Devlet
Tuncelili( Dersim) vatandaşlarına komplo kurmuş, katliama temel hazırlamıştır.
CHP komplocudur. Atatürk Komplocuları onaylamıştır. Yani M. Kemal ve CHP Alevi
düşmanıdır.
Aleviler ancak varlıklarını
Cumhuriyetle ortaya koyabilmiş, M. Kemal’i candan sevmişlerdir. Halen CHP’ye
yönelmeleri, laik cumhuriyete sahip çıkmaları bu nedenledir. Bu gerçek
karşısında Aygün’ün sözlerini düşünce açıklamakla akılla, izanla alakası
olabilir mi?
Anadolu’muz kavimler kapısıdır. Anadolu’da
İmparatorluk Döneminde de- bugün de olduğu gibi- dış destekli, bazen etnik bazen mezhepsel isyanlar yaşanmıştır.
Hiçbir ırkın mezhebin en ufak bir acı çekmesine sempati ile bakmak insanlıkla
bağdaşamaz. Ancak hiçbir devletin de sınırları içindeki bir kalkışmaya seyirci
kaldığı görülmemiştir. Bu anlamda tarihin derinliklerin insanlığın çektiği
acılar ne yazık ki insanlığı utandıracak boyuttadır.
Bölgedeki isyanlar Cumhuriyet rejimi
sınırlı değildir. Bu anlamda da
Cumhuriyet Osmanlının mirasını devralmıştır. Bu gerçeği görmek gerekir.
1924 den başlayarak Nasturi isyani,
Şeyh Sait İsyanı olmak üzere irili ufaklı 14 isyan olmuş, devlet hepsini bastırmıştır.
Tunceli’deki Seyit Rıza isyanı 14.dür
Seyit Rıza kalkışmasını bu mirasın bir
sonucu olarak görmek gerekmez mi?
Bu bölgedeki şeyhliğin, aşiretçiliğin
yarattığı çatışmaları, isyanları CHP’ye yüklemek iyi niyetle görüş açıklamakla
izah etmek inandırıcı mıdır?
Yavuz Sultan Selim’den başlayarak cumhuriyete
kadar gelen bir süreçte Osmanlının Alevilere uyguladığı kıyım ve mezalim
kitaplara ciltlere sığdırılamaz. İdris-i Bitlisi’nin Türkmen Alevileri
Kürtleştirmek için neler yaptığını, İngiliz emperyalizminin sadece Tuncelilere değil doğu halkına kurduğu
tuzakları görmezden gelerek fikir beyan etmek, bir kastın sonucu değilse nedir?
Elbette insanlar kendini ne hissediyorsa odur. Bizim bu konuda sözümüz olamaz,
amacımız sadece tarihi gerçekleri vurgulamaktır. Sayın Aygün koşullanmış bir
tavırla Yavuz Selim’in yaptıklarını görmeden idris-i Bitlis’i yi incelemeden,
M. Şerif Fırat’ın Doğu illeri ve Varto Tarihini, Ali Tayyar Önder’in
Türkiye’nin Etnik yapısı kitabını okumadan ya da okuduğu halde gerçekleri
gizleyerek konuşması İyi niyetle bağdaşır mı?
Sayın
Genel Başkanım,
Hüseyin
Aygün madem tarihi didiklemekle görevli Yeni Osmanlıcı Tayyip ERDOĞAN ‘a Yavuz
Sultan Selim’in, İdris-i Bitlis’in hesabını neden sormuyor? Tarihteki olaylardan
sadece CHP mi sorumludur?
Açıkça
görülüyor ki Tunceli özelinden çıkarak Anadolu Alevilerini CHP den soğutmak,
Mustafa Kemal sevgisini kırmak, Partiyi iç didişmelerle işlevsizleştirerek AKP
‘nin önündeki engelleri aşmayı amaçlanmaktadır. Bizim milletvekilimizin böyle
bir görevi olmaması gerekir.
Parti
içi demokrasi, düşünce özgürlüğü, partimiz için hayati önemdedir. Ancak
Cumhuriyetin temel değerleri, kurucu
iradenin ortaya koyduğu ve partinin ilkeleri haline getirilen sosyal, ekonomik
ve toplumsal yönelimler, ulusun iradesi, egemenliğin devri, dış politikadaki
gelişen yeni durumlar vb. önemli konularda ki değişiklikler organ kararları ile
olur. Bu da medya önünde yapılamaz.
Cumhuriyet
Halk partisi kuruluşundan günümüze kimliğini yitirmeden yenileşmeyi,
modernleşmeyi hep gerçekleştirmiştir. Partiyi iktidara taşımak için kimliğiyle oynamaya,
tarihinin inkâr etmeye hele partiyi AKP lileştirmeye gerek yoktur.
İngiliz
emperyalizmi, kışkırttığı bölge halkını, kurguladığı amaca uygun olarak 1924’den
başlayarak isyanlarla boğuşan genç Cumhuriyet ile karşı karşıya
getirmiştir.Böylece ortaya çıkan kalkışma nedeniyle bölge halkı ağır bedeller
ödemiş, dayanılmaz acılar çekmiştir.
Emperyalist
oyunlardan, Osmanlının kötü mirasından kaynaklanan bu acı olayı gündeme
aktarmak tam bir tarih çarpıtmasıdır.
Suçlanan
Cumhuriyet ve kurucusu Mustafa Kemal olmasa Aygün şimdi ya dağlarda koyun
otlatıyor ya da bir Şeyh veya Seyit olarak-savunduğu sandığı-Tunceli
halkını maraba olarak kullanıyor
olacaktı.
Sayın
Genel Başkanım
Cumhuriyet
Halk Partisi’ni Bülent Arınç gibi, Mehmet Metiner gibi sığ ve çirkin
politikacıların ağzında dalaşma malzemesi yaptırmak, ona zemin hazırlamak
bizlere acı veriyor.
Bu
gelişmelerin faturasının size çıkarıldığını biliyorsunuzdur sanırım. Bu size
bir haksızlık olmakla birlikte ne yazık ki yansıma böyledir.
Hüseyin
Aygün’ün Tunceli’den, Sezgin Tanrıkulu’nun Diyarbakır’dan bakarak –Şecaat arz
etmeye-devam etmeleri Türkiye bütünlüğü içinde CHP’nin kaybına neden olmaktadır.
İsterseniz
Milletvekillerimizi illere göndererek araştırma yaptırabilirsiniz.
Size
bu Milletvekillerimizi susturun diye yazmıyorum. Böyle bir amacım olamaz.
Aksine Parti içi demokrasi sağlıklı uygulansın, organ kararlarına uyulsun,
farklı seslerden bir armoni oluşsun diye yazıyorum.
Milletvekillerimizin partiyi doğru ve
iyi tanıyıp rozetle değil özde de CHP’li olmalarını isteme hakkımı vurgulamak
istiyorum.
Saygılarımla.
Ali Rıza KOCA
CHP Muğla eski İl Başkan
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları