Tarih:
14.08.2016
Koca Çınar Feyzullah Baba
Yaşar Seyman; Feyzullah Çınar, bir öğretinin müzik, yazın ve beden dili ile kuşaktan kuşağa taşınmasının 20. Yüzyıldaki en önemli temsilcilerindendi...
Evimizi gelişleriyle zenginleştiren ozanlar…O ozanlardan biri Feyzullah Çınar.
Mahalleye gelişiyle gözlerin kendisine çevrildiği o uzun boylu, gür saçlı, davudi sesli adamı babam ve annem farklı severdi. Annem onun türkülerini hem sever hem ağlayarak dinlerdi. Anne, bu aşk türküsüne niye ağlıyorsun diye sorduğumda asıl aşk türküsüne ağlanır diye yanıtlardı.
Annemin en sevdiği iki Feyzullah Çınar türküsü vardı: Biri “Siyah saçlarından hatem yüzlerin” öbürü “Bu yıl bu dağların karı erimez,”
Feyzullah Çınar çok genç yaşta ölünce annem o türküleri başkasından asla dinlemedi. Onun taş plaklarından ondan dinler sessiz sessiz ağlardı.
Babam yaşamında ne bir müzik aleti çalar ne de türkü söylerdi. Her konuda özgüveni yüksek babam nedense müzik konusunda hep iyi bir dinleyici oldu. Biz çocukluğumuzda daha muhabbet plakları çıkmadan muhabbete katıldık. Müziğin sadece dinleyicisi olan babam ve bizler çok şanslıydık. Evimize büyük ustalar gelir sofralar kurulur saatlerce saz çalınıp deyişler, nefesler, türküler söylenirdi.
Aşık Mahsuni Şerif, Neşet Ertaş, Arif Sağ ilk bestelerinin bazılarını babama söylerdi. Babam onları koca mahalle halkı ile dinlerdi. Biz genç olduğumuz için o yıllarda başımızda esen kavak yelleri nedeniyle bu sofralara oturmayı, saatlerce dinlemeyi çok sevmesek de babamızın hatırına katlanırdık.
Yıllar sonra ne büyük zenginlikleri kaçırdığımızın farkına vardık.
Yine de o deyişler, türküler devrimci mücadelemize ışık tuttu. Yürüdüğümüz yolları aydınlattı. Çünkü bizim ozanlarımız hem öğretimizi hem de toplumsal olaylara duyarlılıklarıyla bizleri bugünlere getirdiler.
“Hele ulaş'a ulaş'a /ulaş benzerdi güneşe/ ulaş gardaş can veriyor /yüreğim düştü ateşe. ulaş'ın elinde mavzer /mavzeri türküye benzer, bizimkiler böyle ölür /böyle ölür bizimkiler”
Kaç miting ağız dolusu söyledim anımsamıyorum ama türkünün sözleri hep taptaze…
Feyzullah Çınar’ın şiirlerini okuduğu bestelediği ozanlar vardı. En güzel Pir Sultan parçalarını seslendirirdi. Bir gün bunu babama söylediğim bana “Onların hepsi Pir Sultan’ın torunları” dedi. Bir gün de hiç unutmam komşularımızdan Vahit Amca, Feyzullah Çınar’dan “Geldim şu âlemi ıslah edeyim...” parçasını isteyince babam çok kızdı. Feyzullah Baba’dan sonra süren kızgınlığı ile ona dedi ki, “Feyzullah o ne kıymetli ozan, ne yiğit bir adam sen biliyor musun? O, düğün salonlarındaki türkücü mü sen ondan istekte bulunuyorsun?” Vahit Amca, “ne var bunda” dese de ona çok kızdı.
Bu olaydan sonra annem evimize gelen hiçbir sanatçıdan onlar, “Bacım bir isteğin var mı?” diye sorsalar da istekte bulunmadı.
Feyzullah Çınar, bir öğretinin müzik, yazın ve beden dili ile kuşaktan kuşağa taşınmasının 20. Yüzyıldaki en önemli temsilcilerindendi.
Benim o muhabbetlerden öğrendiğim saraylar, saltanatlar yıkılır. Ozanların şiirleri, sözleri, türküleri asırlar aşar gelir...
Yaşar Seyman
yasarseyman@gmail.com
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları