Bunlar daha iyi günlerimiz mi?
Yazgülü Aldoğan; Erdoğan, “Bunlar daha iyi günleriniz!” diye tehdit ediyor. Seçime altı ay kadar az zaman kaldı. Ortalığı germenin kime yaradığını daha önce yaşadık.
Meclis’te bütçe görüşmelerinde az kalsın bir cinayet işleniyordu! Milletvekilleri arasında çıkan tartışma, arbedeye dönüştü ve AKP’li vekil Zafer Işık, İYİ Partili Hüseyin Örs’ü hedef gözeterek yumrukladı; Örs, kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırıldı. Düne kadar yoğun bakımda tedavi edilen Örs’ün hayatta kalması, darbe sonrası hekim milletvekillerinin anında müdahalesi sayesindeydi. Zafer Işık, iki oturum genel kurula girememe cezası almanın dışında pişman değilim, özür dilemem, madem kalp hastasıymış, Meclis’e gelmeseydi rahatlığı içinde dolaşıyor. Meclis’te can güvenliği yok mu? Siyasette şiddet, kadına şiddetle yarışıyor. Karıncayı incitmemiş Kılıçdaroğlu’na ana muhalefet partisi lideri diye yapılmayan kalmadı. Şehit cenazelerine katılması engellenmeye çalışıldı, tehditlere pabuç bırakmayıp gittiği için Ankara’nın köyünde linç etmeye kalktılar. Sivas’taki gibi bir yangın girişiminden kıl payı kurtuldu. Failler uyduruk cezalar aldı. Meral Akşener’in kapısına Ülkücüler dayandı. Yurtiçinde yaptığı gezilerde sürekli provokasyon yapılıyor. Erdoğan, “Bunlar daha iyi günleriniz!” diye tehdit ediyor. Seçime altı ay kadar az zaman kaldı. Ortalığı germenin kime yaradığını daha önce yaşadık. AKP tek parti olarak iktidarı kaybettiği zaman, kabine kurma görevini muhalefet partisine vermedi. Altı ay koalisyon kurulmasını da engelleyip o arada çıkan olaylar sonunda halkın direncini kırdı ve seçimi tekrarlayıp oylarını artırarak iktidarını korudu.
TARİKATLAR VE KADIN
Gazeteci Timur Soykan, “Badeci şeyh”den sonra yine bir tarikat rezaletini mahkeme kayıtlarına dayanarak ortaya çıkardı. Bu kez karısını, anasını “badelesin” diye şeyhe ikram eden müritlerin dışında başka bir rezalet söz konusu: İsmailağa tarikatından bir baba, 6 yaşındaki kızını 29 yaşındaki müridine karı diye vermiş, çocuk yıllarca cinsel istismara maruz kalmış. Büyüyüp de başına geleni anlayınca şikâyetçi olmuş, dava açılmış ama suçlular tutuksuz yargılanıyor! Ne hoşgörü? Tarikat üyesi değil, kadın cinayetlerine karşı çıkıp protesto yapan dernek üyesi olsalar içerdeydiler.
AKP iktidarında tarikatlar en rahat dönemlerini yaşadı. Maddi manevi kollandılar. İstediler, Ayasofya cami oldu; istediler, kadına şiddeti önleme belgesi olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldı. İcazet törenleri, eğitimdeki ağırlıkları, kız çocuklarının örtünmesi, Türkiye’nin laik bir ülke olmaktan çıktığının kanıtları. Derinliği olmayan bir Osmanlı hayranlığıyla mimari bile şekil değiştirdi. Türkiye hızla din devleti olmaya giderken komşu İran’da kadınlar sokaklarda özgürlükleri için can veriyor. Yüzlerce kişi öldü, mollalar cezaevlerini doldurup bir iki saatte bir o kadarına idam cezası verdi. Buna rağmen gösteriler bitmiyor. Biz yıllarca İran olur muyuz diye korktuk ama sustuk, İranlı kadınlar laik olmak için can veriyor. AKP hazırladığı anayasa değişiklik teklifiyle kadınların örtünme özgürlüğünü sağlama almak adı altında aileyi koruma adı altında boşanmayı zorlaştırmaya çalışıyor. Gerekçesi ise laiklik, özgürlük yüzünden boşanmaların artması, kadınların başkaldırmasıymış: Şiddete de maruz kalsanız evliliğe katlanacaksınız demek ki. Laiklik olmasa, tarikat hükümleri bütün kadınlara geçerli olacak. Afganistan’da Taliban gelince kadınların eğitime ulaşımı, çalışması yasaklandı. Poşet içinde dolaşıyor, yanlarında erkek olmadan sokağa çıkamıyorlar. Bizim önümüzde bir seçim var, ya tarikatlara teslim olup adım adım Afganistan gibi olacağız, ya da İranlı kadınlar gibi mücadele edip yeniden laik ve özgür bir ülke kalacağız!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları