Tarih:
08.11.2016
Geleceği okumak ve dünya lideri
Yılmaz Özdemir; Adını tarihe yazdırmak ya da dünya lideri olmak birileri öyle dedi diye olmuyor.
Adını tarihe yazdırmak ya da dünya lideri olmak birileri öyle dedi diye olmuyor.Dünya lideri olabilmek için tarihin akışını değiştirecek işler yapmak hatta düşmanların tarafından bile takdir edilmek gerekir.
Mustafa Kemal Paşa Samsun’a hareket etmeden yaklaşık üç buçuk ay önce 4 Şubat 1919’da Alemdar gazetesinin yazarlarından Refii Cevat (Ulunay), ile Şişli’deki evinde bir görüşme yapar.
Atatürk’ün dünya siyasetini daha o günlerde nasıl doğru okuduğunu ve dünyadaki güç dengelerini lehimize nasıl çevirebileceğimizi öngördüğünü o görüşmede buluruz.
Refii Cevat, bu görüşmeyi şöyle aktarır:
Sorularımı bitirip veda etmek üzere ayağa kalktığımda dedi ki:
"Biraz daha oturunuz lütfen."
Oturdum. Şöyle bir konuşma geçti aramızda:
"Soracağınız sorular bitti mi?"
"Bitti Paşam."
"Bu vatan içine düştüğü bu felaketten nasıl kurtarılır, istiklaline nasıl kavuşturulur? diye bir soru sormanızı beklerdim."
"Af buyurunuz Paşa hazretleri, bugün içinde bulunduğumuz bu şartlardan bu vatanın kurtulmasını en uzak ihtimalle dahi mümkün görmediğim için böyle bir soru sormadım."
"Siz gene de böyle bir soru sormuş olunuz, ben de cevabımı vereyim, fakat yazmamak şartıyla."
"Zatıalinizi dinliyorum Paşa hazretleri."
"Bakınız Cevat Beyefendi, sizin imkânsız gördüğünüz kurtuluş yolları vardır. Bugün herhangi bir teşkilatçı Anadolu’ya geçer de milleti silahlı bir direnişe hazırlarsa bu yurt kurtarılabilir.
Heyecanlanmıştım. Birinci Dünya Savaşı süresince gücümüzü öylesine tüketmiştik ki elimizde hiçbir şey kalmamıştı. Harplerden sağ kalanların ise ayakta duracak hâlleri yoktu."
"Nasıl olur Paşa’m?" diye yerimden fırladım.
Paşa sakindi:
"Aklınızdan geçenleri tahmin ediyorum, dedi; doğrudur. Görünüş tamamen aleyhimizde. Ama düşmanlarımız olan bu büyük devletlerin bir de iç yüzleri var."
"Nasıl Paşam?"
"Anlatayım. Siz sanıyor musunuz ki savaşı kazanmakla müttefikler aralarındaki bütün sorunları çözmüşlerdir. Aralarındaki asıl rekabet şimdi başlayacaktır.
Asırlarca birbirleriyle boğuşan Fransızlarla İngilizleri ortak düşman tehlikesi birleştirdi. Şimdi o eski rekabet, bıraktıkları yerden tekrar başlayacaktır. İtalya’nın da başı dertte. Onlar da her an bir iç karışıklık yaşayabilirler.
Sonuçta, Anadolu’da başlayacak bir millî direnişle hiçbiri mücadele edecek durumda değildir. Böyle bir mücadelenin tam sırasıdır." "Paşam, millî direniş... Güzel, ama neyle? Hangi askerle, hangi silahla,hangi parayla? Maalesef Paşa’m, kupkuru bir çölden farksız oldu bu güzel vatanımız."
"Öyle görünür Refii Cevat Bey, öyle görünür. Ama çölden bir hayat çıkarmak lazımdır. Çöl sanılan bu âlemde saklı ve kuvvetli hayat vardır. O, Türk milletidir. Eksik olan şey teşkilattır. Bu teşkilat organize edilebilirse vatan da millet de kurtulur."
Mustafa Kemal’e veda ettim; matbaaya geldim. Ne kafam almıştı ne mantığım. Daha doğrusu anlattıkları bana deli saçması gibi gelmişti. Matbaada arkadaşlar anlat diyorlardı; neler söyledi?
Anlattım: Şu sıralar Anadolu’ya geçilir, orada teşkilat kurulur, vatan bağımsızlığına kavuşur, millet de özgürlüğüne kavuşurmuş, anladınız mı arkadaşlar?
Bu deli değil, zırdeliymiş. O günlerde, o şartlar içinde İstiklal Mücadelesi’ne atılıp Türkiye’yi kurtarmaktan söz edenlere karşı herkes benim gibi düşünürdü. O günlerde böyle düşünen tek adam oydu; TEK ADAM !
İşte böyle eğer gerçekten dünya lideri olmak istiyorsanız dünyada olan bütün gelişmeleri takip etmekle beraber tarihi çok iyi bilmeniz gerekir.
Eğer Sevr Antlaşması ve onu doğuran nedenleri bilmiyor ya da Lozan Antlaşması’nın dünya tarihinin akışını değiştirdiğinden habersiz iseniz birilerinin lideri olabilirsiniz ama dünya lideri olamazsınız.
Yılmaz Özdemir
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları