Tarih:
23.04.2014
23 Nisan
Yılmaz Özdil; Neşe doluyor insan filan demek isterdim ama, ulusal egemenliğimiz, bağımsızlığımız, devrimlerimiz, açık tehdit altında...
Sahilde büyümedi, çocukluğunu yaşama fırsatı olmadı, ömrü cephelerde geçti, dolayısıyla, yüzme bilmiyordu.Taa 54 yaşındayken... Çocuklara rol model olmak için, görsünler özensinler diye, eğitimini aldı, yüzme öğrendi.
*
İstiklal harbinin en kritik gecelerinde bile kitap okuyordu. Vefatından sonra tereke hâkimliği tarafından tutulan kayıtlara göre, o sırada kütüphanesinde bulunan, not alarak, işaret koyarak okuduğu kitap sayısı, 7333 adetti. En çok etkilendiği, ilham aldığı kitap, Rus yazar Grigory Petrov’un Beyaz Zambaklar Ülkesinde’ydi.
*
Çankaya’ya biniyordu! Atının adıydı... Çankaya’yla Ankara’da konkurhipik yarışlarına katılıp, parkuru engel devirmeden tamamlamıştı. Bu yetenekli tayını, efsane binicimiz Saim Polatkan’a hediye etti. En sevdiği atı ise, Sakarya’ydı.
*
İlk köpeğinin adı, Alp’ti. İngiliz setter’iydi. Yavruyken almıştı. Kulübesi yoktu, Mustafa Kemal’in yatak odasında yatardı. Sonra bi av köpeği edindi. Adı Alber’di. En son, seyyar fotoğrafçı Hasan efendi’den Foks’u satın aldı. 50 lira ödedi. O zamanlar 50 lira dediğin, çok büyük paraydı. Foks, sokak köpeğiydi.
*
Güvercinleri vardı. Kuşçu Nuri usta bakardı güvercinlerine... Kanaryası vardı. Bi gün kanaryasını çıkardı kafesten, okşarken, pırrr, kaçtı kanarya, Çin vazosunun içine girdi iyi mi, çırpınıyor, kendine zarar veriyordu, bi türlü çıkaramıyorlardı, kırın dedi, kırdılar vazoyu, kanarya kurtuldu. Bi ara, Ankara kedisi vardı.
*
Orman kesip avm diken akp’lilerin inanması güçtür ama... Henüz istiklal harbi devam ederken, memleketin akıbeti belirsizken, Ağaç Koruma Cemiyeti kurdu!
*
Büyük Taarruz’dan önce herkesin eli tetikteyken, sırası mı şimdi demedi, hayati derecede önemli dedi, müze kurdu, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni!
*
Traktörü çok severdi, Atatürk orman çiftliğinden Çankaya köşküne, araziden, kendi kullandığı traktörle giderdi. Gelişmiş ülkelerde bile 20-30 senelik geçmişi olan biyoyakıt, dünyada ilk kez, Mustafa Kemal tarafından 1930’da hayata geçirilmiş, Atatürk orman çiftliğindeki traktörlerde kullanılmıştı.
*
“Bir gün insanoğlu tayyaresiz de göklerde yürüyecek, gezegenlere gidecek, belki de aydan bize haber yollayacak” dediğinde, takvimler henüz 1936’yı gösteriyordu.
*
Bugünkü sözde demokratların milleti nasıl soyduğunu, devletin mallarını yandaşlarına nasıl peşkeş çektiğini görüyoruz... Mustafa Kemal ise, TC’nin tapusunu kendi üstüne alma imkânı varken, elini bile sürmedi, parayla pulla hiç işi olmadı, askerlikten istifa ettiğinde elbisesi bile yoktu, sivil kıyafetle ilk fotoğrafını çektirebilmek için Erzurum Valisi Münir bey’in ceketini emanet aldı, onu giydi.
*
Biz bu cumhuriyeti hırsızlarla kurmadık. Helal süt’le kurduk. Yoklukla kurduk. Kağnıyla kurduk. O nedenle, Ankara’da ikamet ettiği istasyon binasındaki evinin duvarında, Namık İsmail bey’in, Harman Dövme Sahnesi adlı tablosu asılıydı. O tabloda, kağnı, saban ve testiden su içen köylümüz vardı.
*
Ulusal kalkınma vizyonuna tek bir örnek vereyim... 1937’de açtığı Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası’nda, dikkatinizi çekerim, taa 1937’de, işçilere ve Nazilli halkına kadınlı-erkekli balo düzenleniyordu, danslar ediliyordu, 2 bin 500 kişinin çalıştığı fabrikada 700 kişilik sinema ve tiyatro salonu vardı, haftada altı gün film gösteriliyordu, Nazilli’nin o günkü nüfusu 12 bin kişiydi, 12 bin kişilik yere 700 kişilik salon açmak, ancak devrimci bakış açısının eseri olabilirdi, işçilerin tiyatro kulübü vardı, müzik grubu vardı, fabrikanın radyosu vardı, fabrikada piyano vardı, piyano... Resim-heykel sergileri düzenleniyordu, spor kulübü vardı, Sümerspor, Türkiye’nin ilk alttan ızgaralı futbol sahası oradaydı, basketbol-voleybol sahası vardı, güreş minderi, boks ringi, tenis kortu vardı, paten pisti vardı, bisiklet parkuru vardı, ameliyathaneli, laboratuvarlı hastanesi vardı, ilkokulu vardı, kadın işçilerin bebişleri için kreş vardı, 1937’de, giyecek kooperatifi, fırını vardı, işçileri şehirden fabrikaya getirip götürmesi için, Gıdı Gıdı adı verilen mini treni vardı, kendi enerjisini kendi üretiyordu, santralı vardı, Nazilli’ye de elektrik veriyordu. Özetle... Cumhuriyet mucizesiydi.
*
Mustafa Kemal, açılışa geldi. Nazilli halkı, teşekkür için, 22 ayar altından anahtar yaptırmıştı, sembolik kapı o anahtarla açılacaktı. Mustafa Kemal, memlekete hayırlı uğurlu olsun dedi, açtı. Bugünkülerin yaptığı gibi, hatıra ayaklarıyla anahtarı cebine atmadı. “Altın, milletin hazinesinde durur” dedi, Celal Bayar’a verdi, Celal Bayar emaneti aldı, Ankara’ya gider gitmez hazineye kaydetti.
*
Bu bilgileri...
“Akl-ı Kemal”den derledim.
*
Akl-ı Kemal...
Sinan Meydan’ın, Atatürk’ün akıllı projelerini anlattığı dört ciltlik şaheseri.
*
Sadece Akl-ı Kemal yok elbette... Tarihçi-araştırmacı Sinan Meydan’ın, Nutuk’un Deşifresi, Cumhuriyet Tarihi Yalanları, Atatürk’ün Gizli Kurtuluş Planları, El-Cevap gibi, bana göre, okullarda zorunlu ders kitabı olması gereken eserleri var.
*
Sinan Meydan... Bu memlekete, Turgut Özakman’dan sonra Allah’ın lütfudur.
*
Değerli anne-babalar...
Bugün 23 Nisan.
Neşe doluyor insan filan demek isterdim ama, ulusal egemenliğimiz, bağımsızlığımız, devrimlerimiz, açık tehdit altında... Evlatlarınıza ihtiyacımız var.
*
Mustafa Kemal’i tanısınlar, özgürlüğün, bu kutsal toprakların kıymetini bilsinler, yobazlığın, cahilliğin, dahili bedhahların nasıl bir tehlike olduğunu kavrasınlar istiyorsanız... Sinan Meydan’ın kitaplarını hediye olarak alın, evlatlarınızın başucuna koyun, onlarla büyüsünler.
Yılmaz Özdil - Hürriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları