Tarih:
24.10.2015
Adalet bakanını göreve çağırıyorum
Yılmaz Özdil; Asrın liderimiz “ucube” deyince, hakaret olmuyor. Bülent Ersoy “ucube” deyince, hakaret oluyor.
Nezih bi topluluk sofradaydı… “Götünün kılıyım” diyen Şafak Sezer, açılımcı akiller Hülya Koçyiğit ve Orhan Gencebay, eşiyle birlikte Ak Saray’ı ziyarete giden Demet Akalın, “Akp’ye oy verdim, hayranım” diyen Acun Ilıcalı, Akp iftarında ezan okuyan Mustafa Ceceli, Tayyip Erdoğan’a “ak yürekler seninle” diye şarkı yapan Doğuş, çakma dombıracı Uğur Işılak, “Tayyip Erdoğan ve ailesini son nefesime kadar seveceğim, bana ihtiyaçları olsun, gider nöbet tutarım” diyen Nur Yerlitaş, “muhteşem vizyonunuzla ülkemizin önünü açıyorsunuz, sizin için canımızı vermeye hazırız” diyen Ajda Pekkan, “Tayyip Erdoğan’ı seviyorum, çok beğeniyorum, duruşu bile güzel, aslan gibi, vurduğu yerden ses getiriyor, oyumu ona veriyorum” diyen Bülent Ersoy, oğlunun yatak odasında para kasaları yakalanan, Rıza Sarraf’ın önüne yatan Muammer Güler, “her sabah google’dan ayet sallıyorum, bakara makara” diyen Egemen Bağış… Ve, asrın liderimiz iftardaydı.*
Dedim ya…
Mübarek ramazan akşamı, pek nezih bi topluluktu.
*
Oruçlar açıldı, kameralara pozlar verildi, huşu içinde dağılırlarken, olanlar oldu. Ajda Pekkan, Bülent Ersoy’a selam vermeden gitti. Vay sen misin öyle giden… Bülent çok sinirlendi, Ajda’ya “ucube” dedi.
*
Hızını alamadı, fevkaladenin fevkinde konuştu… “Sen kime numara yapıyorsun da selam vermiyorsun, nedir bu nağmelerin, kime bu tavırların, masada ben varım, senden aşağı insan yok, senden üstün insanlar var orada, neyini hava yapıyorsun, küstah ucube” dedi.
*
Şak… Ajda savcılığa suç duyurusunda bulundu. Sadece hakaret davası açmakla yetinmedi. Televizyona çıktı, “Bülent Ersoy ayıp etti, biz onunla abi-kardeş gibiydik” dedi.
*
Sanat camiamız hop oturup hop kalktı… Takdir edersiniz ki, ablan kurban olsun’a “abi” demek, olacak iş değildi. Üstelik Ajda, bazı kaynaklara göre 1941, bazı kaynaklara göre 1946 doğumluydu. Bülent Ersoy ise, 1952 doğumlu… Bu durumda, Ajda nasıl “kardeş” olabilirdi ki? Olsa olsa “abla” olabilirdi. Dolayısıyla, Bülent’in de Ajda hakkında suç duyurusunda bulunacağı açıklandı.
*
Asrın liderimiz devreye girdi, Akp yandaşı radyocu Gezegen Mehmet’i sarayın elçisi olarak gönderdi. Ajda’yla Bülent arasındaki tatsızlık, hükümetimiz nezdinde, memleketin en önemli meselesiydi. Gezegen Mehmet, Ajda ve Bülent’le konuştu, “asrın liderimiz ikinizi de çok seviyor, sulh yoluna giderseniz çok mutlu olacak” dedi.
*
“Asrın liderimiz öyle istiyorsa, hay hay” dediler. Kriz çözüldü.
*
Aradan az bi zaman geçti. Şak… Bülent Ersoy hakkında tutuklama kararı çıktı!
*
Ay inanamıyorum şekerim, nasıl olur derseniz… Asrın liderimizin ricasını kırmayan Bülent Ersoy, dava açmaktan vazgeçmişti ama, Ajda davasını geri çekmemişti. Soruşturma Bülent Ersoy’un gıyabında devam etmiş, sanık olduğundan haberi olmadığı için ifade vermeye gitmemiş, bu nedenle tutuklama kararı çıkmıştı, polis tarafından görüldüğü yerde yakalanacaktı. Magazin dünyamız allak bullak olmuştu sayın seyirciler… Bülent Ersoy savcıya gitti, ifadesini verdi, tutuklama kararı kaldırıldı, tutuksuz yargılanmaya başlandı.
*
Ve, önceki gün dava sonuçlandı. Bülent Ersoy suçlu bulundu, Ajda Pekkan’a 3 bin 750 lira hakaret tazminatı ödemeye mahkum edildi. Ayrıca… Beş yıl süreyle denetime tabi tutulmasına, bu beş yıl içinde gene hakaret suçu işlerse, katlamalı ceza verilmesine hükmedildi.
*
Diyeceksiniz ki e-ee?
*
e’si şu…
*
Asrın liderimiz, Mehmet Aksoy’un heykeline “ucube” dedi. Mehmet Aksoy hakaret davası açtı, manevi tazminat talep etti. Türk Dil Kurumu’ndan bilirkişi olarak rapor istendi. Bu memleketin koskoca Türk Dil Kurumu “ucube kelimesi hakaret değildir” diye görüş bildirdi. Neticede, bu memleketin koskoca Yargıtay’ı… “Ucube hakaret değildir” dedi. Asrın liderimizin “suçsuz” olduğuna karar verdi.
*
Asrın liderimiz “ucube” deyince, hakaret olmuyor.
Bülent Ersoy “ucube” deyince, hakaret oluyor.
*
Peki biz hangi sanatçıya ucube diyebileceğimizi, hangi sanatçıya ucube diyemeyeceğimizi nasıl belirleyeceğiz kardeşim?
*
Siyaset sahnemizin bu belirsizlikle yaşayabilmesi mümkün değil… 102 vatandaşımız havaya uçurulduğunda sırıtan adalet bakanımızı göreve çağırıyorum, Ahmet Kiziroğlu hükümetinin bu hayati mevzuya derhal bi açıklık getirmesini rica ediyorum.
Yılmaz Özdil - Sözcü
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları