Tarih:
06.03.2016
Akp’yle cemaat
Yılmaz Özdil; İstersen yalakalık yap, istersen ağzınla kuş tut, hikayedir… Kendilerinden değilsen, ayrısın.
İnanmakta güçlük çekebilirsiniz ama, akp’nin de cemaat’in de temeli, Atatürkçülüğün kalesi İzmir’de atıldı.*
Sene 1967…
İzmir’de Akevler Konut Kooperatifi kuruldu. Devasa bir arsaya, müstakil mahalle oluşturacak şekilde apartmanlar dikildi. Fikir babası, milli görüşçülerin teorisyeni Süleyman Karagülle’ydi. Abdullah Gül’ün dayısı, Fehmi Koru’nun kayınpederi, Akevler’in kurucularındandı. Kooperatifin ortaklarını kendi zihniyetlerine, kendi yaşam biçimlerine mensup insanlardan seçtiler, aralarına başka komşu almadılar. Kendi esnaflarını oluşturdular, kendi bakkalları vardı, kendi eczaneleri oldu, ortak fırından ekmek aldılar, aynı doktora gittiler. “Milli görüş komünü” oluşturdular.
*
Bilahare… Türkiye’nin tamamını Akevler’e dönüştürmeye karar verdiler. Akevler’den yeşeren fikirle, Milli Nizam Partisi’ni kurdular. 1970’de kurulan bu parti, zamanla, Milli Selamet, Refah, Fazilet, sonra da Saadet ve AKP olarak vücut buldu.
*
Akevler kurulurken… Fethullah Gülen, Kestanepazarı’nda ufak ufak efsane haline gelmeye başlamıştı, kulaktan kulağa ismi yayılıyordu, vaazlarını hiç kaçırmayan hatırı sayılır bir esnaf grubu oluşmuştu, Manisa’dan Denizli’den gelenler vardı. Fethullah Gülen bu insanları, öğrenci yurdu kurmaları için teşvik etmeye başladı. Bugün “ışık evi” tabir edilen cemaat yurtlarının ilki, 1972’de Bozyaka’da kuruldu. Peşpeşe yenileri açıldı, 10 sene içinde Yamanlar Koleji’ne dönüştü.
*
Bu iki zihniyetin… “Türkiye’yi aslında ne hale getirmek istediği”nin ilk göstergesiydi bunlar.
*
Önce evleri ayırdılar.
Bakkalları ayırdılar.
Kendi esnafları, hep kendi toptancılarından alışveriş etti.
Öğrenci yurtlarını ayırdılar.
Okulları ayırdılar.
Dersaneleri ayırdılar.
Paraları oldu…
Bankaları ayırdılar.
Faizsiz finans ayağıyla kendi bankacılık sistemlerini yüceltip, gerisini kötülediler.
İşdünyasını ayırdılar.
Müsiad icat ettiler.
Hayır kurumlarını ayırdılar.
Kurban derilerini bile ayırdılar.
Gazetelerini ayırdılar.
Televizyonlarını ayırdılar.
Öbürlerini almayın dediler.
Öbürlerini izlemeyin dediler.
Otelleri ayırdılar.
Harem-selamlık oteller kurdular.
Kuaförleri ayırdılar.
Tesettür kuaförlerine gittiler.
Restoranları ayırdılar.
Huqqa gibi alkolsüz mojito mekanlarına gittiler.
İktidara geldiler…
Alt kültür üst kültür dümeniyle, etnik kökenleri ayırdılar.
Onlar alevi, ben sünniyim diye, mezhepleri ayırdılar.
Milleti ayırdılar…
Senden-benden diye.
Bakın, cumhurbaşkanı seçildi.
Bismillah ilk iş, Çankaya Köşkü’nü ayırdı.
*
Böyle böyle, bugüne geldiler.
*
Vardıkları yer neresi?
Artık birbirlerini ayırıyorlar.
*
Çünkü…
Bu tür zihniyetlerin “başkalarıyla birlikte yaşama kültürü” yok.
*
Mesele ne siyasidir, ne hukukidir, ne de İslami’dir.
Saçına türban takman, camiye gitmen, kriter değildir.
İstersen yalakalık yap, istersen ağzınla kuş tut, hikayedir…
Kendilerinden değilsen, ayrısın.
*
Türkiye’nin badem iktidarında yaşadığı sosyal sıkıntının, temeli budur.
*
1967’de neredeyseler…
2016’da oradalar.
*
Hayata bakışları “ayırma-ayrılma” üzerine kurulu…
Dünyaya daima Akevler penceresinden bakıyorlar.
Yılmaz Özdil - Sözcü
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları