Tarih:
26.11.2015
Angajman kuralları…
Yılmaz Özdil; Her şeyin sahte olduğu ortaya çıkarıldı, ne darbe kaldı, ne ordu düşmanlığı… O arada, ideolojisi değiştirilen silahlı kuvvetler, Türkiye’nin bölgedeki yeni rolüyle uyumlu hale getirildi.
20 Ocak 2010.Taraf gazetesi manşet yaptı:
Fatih Camii bombalanacaktı.
*
Üç gün sonra…
23 Ocak 2010.
*
Mit’çi Mahir Kaynak, akp yandaşı star gazetesi’ndeki köşesinde “Balyoz Planı” başlığıyla bir yazı kaleme aldı.
*
“Türkiye’nin dünyadaki yeni rolüyle, Türk silahlı kuvvetlerinin ideolojisi uyuşmuyordu. O halde, bu ideoloji değişecekti. Ordunun etkinliği, içeriye yönelik değil, dışarıya yönelik olacaktı.
Bu çerçevede, komplo teorisi de sayılabilecek bir proje sunuyorum…
Silahlı kuvvetlerdeki bazı dökümanlar ele geçirildi. Bunlar, bir darbe hazırlığına uygun biçimde yeniden düzenlendi, kamuoyuna sunuldu. Böylece, darbe karşıtlığının yerleşmesi, genelleşmesi sağlandı.
Kimse açık açık darbeciliği savunamazdı, bu kadar yaygın tartışmanın dışında da kalamazdı. Medyanın durumu, zaten, askerlerin yemin törenini andırıyordu. Gazeteciler ne kadar da demokrasiden yana olduğunu göstermek için kaleme sarıldı.
Bu, birinci safhaydı.
Planın ikinci safhası da vardı.
Ordu, bölgede oynayacağı rol için güvenilir bir kurum haline gelmeliydi.
Kamuoyuna sunulan belgeler orijinal değildi. Elde edilen bazı bilgiler değiştirilmiş, bir darbe planına uygun hale sokulmuştu. Eğer bu belgelerin bir kısmının bile değiştirilmiş olduğu tespit edilirse, ordu aleyhine yapılan yayınların maksatlı ve gerçek dışı olduğu kanıtlanmış olacaktı.
Zaten ortaya atılan iddialar bunu kolaylaştırıyordu. Mesela, camiye atılacak bir bomba, her kesimdeki halkı iktidar etrafında birleştirir ve darbeyi imkansız hale getirirdi. Camiye bomba atılması, bir darbecinin asla düşünemeyeceği bir eylemdi.
Şimdi, çok akıllı biçimde yürütülen planın, ikinci safhasındayız.
Belgelerin değiştirilmiş olduğu ortaya çıkacak, ne darbe kalacak, ne ordu düşmanlığı.”
*
Yüzde 100 isabet di mi?
*
Peki, şu basit soruların merak edilmesi gerekmiyor muydu?
*
Taraf’ın fahiş yalanına balıklama atlayan yandaş medya, koro halinde darbe çığlıkları atarken… Yandaş star gazetesi, Mahir Kaynak’ın bu yazısını neden sansürlemedi?
*
Balyoz darbe planının kesinlikle doğru olduğunu yazan star gazetesi… Kesinlikle sahte olduğunu anlatan köşe yazısını neden yayınladı?
*
Böylesine her şeyi itiraf eden bir yazı… “Yukardaki” bazı arkadaşlardan talimat ve onay alınmadan, yandaş gazetede yayınlanabilir mi?
*
Mahir Kaynak’ın yazdıkları, büyüleyici bir zekanın öngörüsü müydü, yoksa, artistleriyle figüranlarıyla, sürükleyici bir Hollywood filminin senaryosu muydu?
*
O dönemde Balyoz’un yalan olduğunu yazan gazeteciler, bizzat Akp yöneticileri tarafından linç edilirken, Mahir Kaynak’a neden dokunulmadı?
*
Balyoz’a inanmayanlara vatan haini damgası yapıştıran yandaş medya, bu sene vefat eden Mahir Kaynak’a, beş senedir neden hesap sormadı?
*
Mahir Kaynak’ın yazısı yayınlandığında, henüz ne soruşturma vardı, ne arama vardı, ne bilirkişi raporu vardı, ne gözaltı vardı, ne tutuklama vardı. Kimlerin okka altına gideceği henüz belli değildi.
*
Yoksa bu yazı… Vatandaşa değil de, bizzat silahlı kuvvetlere yazılmış apaçık bir kripto muydu? Herkes rengini belli etsin, silahlı kuvvetlerin ideolojisi değişecek, direnenlerin hepsini ayıklayacağız mı demekti?
*
Bizim tarafımızda duranların önünü açacağız mı demekti?
*
Birinci safhada…
Millet, asrın iftirasıyla kendi ordusuna düşman edildi. Darbeci, terörist, casus yaftası yapıştırıldı. Elalemin maşası olmayı kabul etmeyen ulusalcı subaylar, imha edildi. Kuvvet komutanlığına kesin gözüyle bakılan generaller, amiraller tasfiye edildi, kurmaylar hızar gibi biçildi, komuta kademesi allak bullak edildi, yeniden şekillendirildi.
*
Mahir Kaynak’ın teorisine “paralel“ olarak… İkinci safhaya geçildi.
*
Her şeyin sahte olduğu ortaya çıkarıldı, ne darbe kaldı, ne ordu düşmanlığı… O arada, ideolojisi değiştirilen silahlı kuvvetler, Türkiye’nin bölgedeki yeni rolüyle uyumlu hale getirildi. İçeriye yönelik değil, dışarıya yönelik kullanılmaya başlandı. Bize ait olmayan bir savaşta, elalemin çıkarları için, elalemin uçağını vurdu.
*
Ne tesadüf di mi?
Yılmaz Özdil - Sözcü
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları