loading
close
SON DAKİKALAR

Hayat bayram olsa

Yılmaz Özdil
Tarih: 28.03.2014

Yılmaz Özdil; Eşini buraya defnedemeyiz dediler. İstanbul’un neredeyse yarısından fazlası kaçak inşaat. Mezara tapu istediler!

İğrenç seçim atmosferinde, CHP sıcacık bir reklam yapıyor.

Hani şu, belediye başkan adaylarının Hayat Bayram Olsa’yı söylediği reklam...

Şenay’ın şarkısı o.

*

Çocukluk günlerimin efsanesiydi o güzel kadın... 70’li yılların alaturka kıyafetli, etine dolgun, ağır makyajlı yıldızlarından farklıydı, punk havalıydı. Türk popunun babalarından Şerif Yüzbaşıoğlu’yla evlenmişti, sırılsıklam âşıktı. 

Gazeteler onun bir satır haberini yapabilmek için çıldırırdı, o ise, magazinden uzak dururdu, sıradan yaşamayı sever, kendi şöhretinden bile uzak dururdu. Sev Kardeşim’le patladı. Dünyaya geldik bir kere, kavgayı bırak, her gün bu şarkımı söyle... Peşinden, Hayat Bayram Olsa’yla patladı. Şarkıları adeta marş gibi olmuştu, ezbere biliniyordu. 

Çünkü, herkesin sokakta birbirini vurduğu dönemde, insan sevgisinden bahsediyor, bak kardeşim, elini ver bana, sar kardeşim, kolunu boynuma diyordu. Yürekliydi. Eyyamcılık yapmaz, siyasi görüşünü saklamaz, tam tersine, elini taşın altına koyardı. Seçim mitinglerine çıkan ilk sanatçıydı o... Karaoğlan dönemlerinde, Bülent Ecevit’ten önce miting kürsüsüne çıkar, Sev Kardeşim’i Hayat Bayram Olsa’yı söyler, Ecevit sonra çıkardı. Bu nedenle, TRT’de yasaklıydı, Cem Karaca, Selda Bağcan gibi kara listedeydi, ekrana çıkarılmazdı. 1975’te ilk Eurovision Şarkı Yarışması’nda finale kaldı, ancak, eşi jüride olduğu için, dedikodu olur dedi, yarışmadan çekildi. Zarafete bakar mısınız... Sopot, Atina, Tokyo gibi uluslararası festivallerde ödüller aldı. İngilizce sözlerle Honki Ponki’yi çıkardı, sınırlarımızı aştı, Avrupa listelerine girmeyi başardı. Her şey muhteşemken, maalesef, Şerif öldü.

*

Yıkıldı Şenay... Nefes alıp veriyordu elbette ama, manen o da ölmüştü. Hayata küstü. Arkadaşları, dostları çırpındı, nafile, devam edemedi, bir daha toparlanamadı. Elini eteğini çekti, evine kapandı. Kendisini yazıya ve resme verdi, sürrealist yağlıboyalarla avunmaya çalıştı. Sigarayı giderek arttırdı. Vakit dolduruyordu aslında... Şerif’in yanına gitmek için, vakit dolduruyordu. Ve, peş peşe yaktığı sigaralarla o vakti hızlandırmaya çalışıyordu. Geçen sene başında, 2013 Ocak ayında, rahmetli oldu. Nihayet, Şerif’ine kavuşacaktı. Kardeşlerine bıraktığı vasiyeti tek cümleden ibaretti, beni Şerif’in yanına gömün.

*

Gel gör ki... Ömrü boyunca, insanlara sev kardeşim çağrısı yapan bu hümanist kadının, son isteği yerine getirilmedi. Adeta, intikam alındı.

*

Şerif Yüzbaşıoğlu, Merkezefendi mezarlığında yatıyordu. Hemen yanı başı boştu. Şenay için ayrılmıştı. Kusura bakmayın, bu mezarın Şerif Yüzbaşıoğlu’na ait olduğunu gösteren tapu yok dediler. Eşini buraya defnedemeyiz dediler. İstanbul’un neredeyse yarısından fazlası kaçak inşaat... Mezara tapu istediler!

*

Hiç şüphesiz, öte tarafta buluşmuşlardır, el ele dolaşıp, sev kardeşim’i söylüyorlardır ama... Şenay’ın bedenini götürüp, Ayazağa’ya defnettiler.

*

Çünkü, bunların ruhuna öyle bir nefret tohumu ekilmiş ki, kardeşim... Ne diri, ne ölü, kendilerinden olmayan hiç kimseyi insan yerine koymuyorlar. Yaşarken mutsuz etmeleri yetmiyor, öldükten sonra da kahretmekten zevk alıyorlar.

*
Dolayısıyla, oyumu vereceğim Mustafa Sarıgül’den bir ricam var... Hayat Bayram Olsa’yla kazanırsan, pazartesi günü ilk iş, Şenay’ı Şerif’inin koynuna taşı başkan.


Yılmaz Özdil - Hürriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları