loading
close
SON DAKİKALAR

Hayvan oğlu hayvan gazi

Yılmaz Özdil
Tarih: 04.11.2014

Yılmaz Özdil; Çünkü, kolları bacakları ağaç gibi budanan 'hayvan oğlu hayvan' oğlu… Bu gariban babanın tek evladıydı, tutunacak dalı kalmadı.

Haziran 2007, Şırnak…
“Üs bölgesini aldık, terörist grupla teması bekliyorduk ki, bulunduğumuz bölge havaya uçtu, önceden patlayıcıyla tuzaklamışlar, 21 kişiydik, 21’imiz de serilmişti, vücuduma elektrik verilmiş gibi hissettim, sol koluma baktım, sol kolum yok, bacağıma sanki kaynar su dökülmüştü, baktım, bacağım yok, doğrulmaya çalıştım, ayakucumda çukur var, baktım, bacağımın parçaları duruyor çukurda, kelime-i şehadet getirdim, çatışma devam ediyordu, tüfeğim dedim, tüfeğim nerde, baktım, sağ kolum erimiş plastik gibi damlıyordu yere…”
*
O an farketmemişti.
Sol gözü de gitmişti.
*
Yılmaz Yiğit’ti o.
Adı gibi yılmaz, soyadı gibi yiğitti.
*
Kahraman ruhu teslim olmadı, ameliyat üstüne ameliyat oldu, hayata tutundu, dönemin jandarma genel komutanı Işık Koşaner’in girişimiyle kol protezi takıldı, genelkurmay başkanı İlker Başbuğ’un desteğiyle ABD’ye gönderildi, Philadelphia’da aylarca tedavi gördü, protez bacak takıldı, artık hiç olmazsa ayakta durabiliyordu, yurda döndü, evlendi, kızı oldu.
*
Üç yaşındaki kızıyla birlikte belediye otobüsüne bindi, şoför “kartını bas” dedi, kollarını gösterdi, “gaziyim, ellerim yok, kartım arka cebimde, siz alır mısınız” dedi, şoför “ne demek elim yok, hayret bi şey yav, çıkartıp kartını göstereceksin” dedi, tartışma çıktı, şoför efendi, gaziye “hayvan oğlu hayvan, şerefsiz” dedi!
*
Bu utanç verici hadise basına yansıyınca, yandaş medya devreye girdi, şoförün hiç günahı olmadığını, gazinin “provokatör” olduğunu, gazinin şoföre “şerefsiz” diye bağırdığını, gazinin “paralelci” olduğunu söylediler, otobüs kamerasından 12 saniyelik görüntü yayınladılar, “işte görüyorsunuz, şoför susuyor, gazi şerefsiz diye bağırıyor” dediler, gazinin şoförü yumrukladığını (!), şoförün darp raporu aldığını, yolcuların da şoför lehine şahitlik yaptığını anlattılar.
*
Gel gör ki…
Belediyede çalışan ve vicdanı kanayan bir yurtsever personel, telefonu tuşladı, arkadaşını, gazi Koray Gürbüz’ü aradı, “otobüsün kamera görüntülerini silecekler, hemen gel, silinmeden al” dedi, görüntülerin tamamını Koray’a verdi. Yandaş medya sadece 12 saniyelik görüntü yayınlarken, aslında 35 dakikalık görüntü olduğu anlaşıldı. Kısaltılmamış görüntülerde ne mi vardı?
*
Aynen aktarıyorum…
Gazi Yılmaz Yiğit, kızıyla birlikte, Bilkent’ten biniyor, pantolon nedeniyle elbette bacağının olmadığı anlaşılmıyor ama, bir kolu yok, öbür kolunda protez var. Şoföre, protez kolunu gösteriyor, geçiyor, şoför hiç sesini çıkarmıyor. Otobüs hareket ediyor, gidiyor, gidiyor, neticede TSK Rehabilitasyon Merkezi’ne geliyor, gaziyle kızı inmek için ön kapıya yanaşıyor, kolları yok, TSK Rehabilitasyon Merkezi’nde iniyor, belli ki gazi… Binerken sesini çıkarmayan şoför, bu sefer “sizin kartınız var mıydı” diye soruyor, gazi protez kolunu uzatıyor “bakar mısınız” diyor, şoför “uğraştırma hemşerim, hadi in” diyor, gazi “ne uğraştırması, ne demek istiyorsunuz” diyor, şoför “ben söylemeden kartını göstereceksin, hayret bi şey yav” diyor, gazi “ben nasıl göstereyim, elimin protez olduğunu gösteriyorum ya” diyor, şoför “ne demek elim yok, ben senin cebine elimi mi sokayım” diyor, gazi “kartımı soracaksan tabii elini de cebime sokacaksın, ben gaziyim” diyor, şoför ayağa kalkıyor, gaziyi itiyor, gazi “çek lan elini” diyor, şoför “hayvan oğlu hayvan” diyor, gazi “şerefsiz, sen nasıl konuşuyorsun” diyor, şoför “şerefsiz sensin, hayvan oğlu hayvan, enayi, terbiyesiz” diyor, yolcular şoföre tepki gösteriyor, gazi iniyor, şoför peşinden bağırıyor, “şerefsizsin, Allah görmüş de iki elini almış işte” diyor… Sonra şoför de iniyor, “benim için mi gazi oldun” diye bağırıyor ama, dışarda olduğu için bu son sözlerin görüntüsü yok, şahitleri var.
*
Yandaş medyacılar, yolcuların şoför lehine şahitlik yaptığını söylemişti, halbuki, otobüsten yedi yolcu karakola gidiyor, gazi’nin lehine şahitlik ediyor.
*
Bu 35 dakikalık görüntü ortaya çıkınca, rezalet de kabak gibi ortaya çıkmış oluyor, bu sefer, gazi Koray Gürbüz “provokatör” ve “paralelci” ilan ediliyor.
*
Koray Gürbüz kim?
Bir değil, iki kere gazi…
1991’de Şırnak Gabar Dağı’nda vuruldu, sol kolundan ve sol bacağından yemişti, henüz 18 yaşındaydı, dört ameliyat oldu, geri döndü, beş sene sonra 1996’da, Siirt Karadağlar’da pusuya düştüler, 18 şehit verdik, Koray’ı öldü diye çatışma bölgesinde bıraktılar, ölmedi… Sıkı durun, bir böbreği yok, dalağı yok, safrakesesi yok, bağırsakların bir bölümü yok, karaciğerin yarısı alındı, bacaklarında ve kollarında parçalı kırıklar vardı, altı ay komada kaldı, 23 ameliyat oldu, sol bacağı iki santim kısa kaldı, sol tarafı boydan boya hissetmiyor, sol kolunu kullanamıyor. Çünkü… 14 kurşun girip, çıkmıştı!
*
(Türkiye rekoru, gazi Hacı Altıner’e aitti, 1951 senesinde Kore’de, vücuduna 12 kurşun yemiş, ölmemişti. Koray bu rekoru kırdı, 14 kurşun yedi, yaşıyor.)
*
(Doktorlar moral vermek için “iyi bari sol tarafın tutmuyor, hiç olmazsa yazı yazarken filan sağ’ını rahat kullabilirsin” derler, Koraycığım doktorların canını daha fazla sıkmamak için, gülümser, hiç sesini çıkarmaz, çünkü Koray solak!)
*
(Koray, Anayasa Mahkemesi önündeki Adalet Nöbeti’nden arkadaşım… Anıt kadın avukat Şule Nazlıoğlu Erol’un Balyoz esirleri için başlattığı tarihi nöbete katılmıştı, komutanları dışarı çıkana kadar, gece-gündüz oradaydı.)
*
“Provokatör, paralelci” denilen gazi Koray, işte bu… Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası var. Devlet Üstün Hizmet Madalyası var. 122 takdirnamesi var.
*
Yandaşlar tarafından neredeyse “vatan haini” ilan edilen Koray, köy enstitüsü mezunu bi öğretmen babanın evladı… Babası oradan oraya sürüldüğü için, liseyi bitirene kadar altı şehir dolaştı, astsubay oldu, ikinci defa gazi olunca, emekliye ayrıldı, 1998’de açık öğretimden işletme diploması almıştı, Bilkent Üniversitesi’nde işletme masteri yaptı, derece yaptı, üstüne, gene Bilkent’te uluslararası ilişkiler masteri yaptı, şu anda doktora yapıyor. Evli, kızı var.
*
Dün aradım Koray’ı…
Ne diyorsun dedim.
*
“Ateşi köz öldürür, sürmeyi göz öldürür, bıçak kesmez yiğidi, kötü bir söz öldürür… Bizi kurşunla öldüremediler, bu sözlerle öldürüyorlar” dedi.
*
“Hayvan oğlu hayvan” gazi Yılmaz Yiğit’e dönersek… 65 yaşındaki babası, Edirne Selimiye Camisi’nin avlusunda kuş yemi satarak, geçinmeye çalışıyor.
*
Çünkü, kolları bacakları ağaç gibi budanan “hayvan oğlu hayvan” oğlu… Bu gariban babanın tek evladıydı, tutunacak dalı kalmadı.

Yılmaz Özdil - Sözcü

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları