Tarih:
29.05.2014
Kahraman terörist!
Yılmaz Özdil; Korumaya yeminli olduğu vatanında, terörist olmakla suçlanıyordu!
Dediler ki...“İmzasız ihbar mektubu geldi, bilgisayar disketi bulduk, o diskete göre, birinci hücre elemanıymışsın, kimliği belirsiz biri internetten kroki yolladı, krokiyi kazdık, Poyrazköy’de ormandaki alanda mühimmat bulduk, o silahları-patlayıcıları oraya gömerek saklayanlardan biri senmişsin, deniz kuvvetlerindeki çete yapılanmasına dahilmişsin, hükümetimizi devirmek için Kafes eylem planı yapan ekiptenmişsin, illegal karargâh evleri’yle alakan varmış, o gizli yapılanmaya gizli gizli destek vermişsin, vurucu tim’denmişsin, amirallere suikast planlarının içindeymişsin, Koç müzesindeki denizaltıya patlayıcı yerleştirmişsin, Ergenekon terör örgütünün üyesiymişsin, memlekette kaos-kargaşa çıkarmak için elinden geleni yapmışsın, kundaklama faaliyetlerinde bile bulunmuşsun, sivillere yönelik sansasyonel bombalamalar hedeflemişsin, hükümetimizi dış politikada yalnızlaştırmak için çalışmışsın, gayrimüslimleri tehdit etmişsin.
İyi ki seni suçüstü yakaladık.
Yoksa, darbe yapacakmışsın.”
*
Yüzüne söylenenleri dinliyor...
Kulaklarına inanamıyordu.
*
Astsubay kıdemli başçavuştu.
Elit birlik, SAT mensubuydu.
Kardak’a çıkanlardan değildi ama, detaylarını yazabilmem hukuken imkânsız, şu kadarını söyleyeyim, defalarca yurtiçi-yurtdışı operasyona katılmıştı, gözünü budaktan sakınmayan, kemik gibi adamdı, o adrenalin temposuna iki ay bile dayanmak zordur, dokuz senedir sualtı taarruz komutanlığı timlerindeydi.
*
Mükafat olarak...
Korumaya yeminli olduğu vatanında, terörist olmakla suçlanıyordu!
*
Uğradıkları iftira...
Kurşun yarasından ağırdı.
*
15 sene hapsi isteniyordu.
Neyse ki, tutuksuz yargılanıyordu. Avukat bile tutmadı, hadisenin hukukla filan alakası olmadığını biliyordu, avukat tutsa ne olur tutmasa ne olur, manası yoktu. Devam etmenin de manası yoktu, ordudan ayrıldı. Ailesinin geçimini sağlamak için özel güvenlik şirketine girdi. Eşi Sabiha’ya sarıldı, tek oğlu vardı, Ulaş, elini omzuna koydu, annen sana emanet dedi, gitti.
*
“Terörist” demişlerdi...
Türkiye’nin “bayrak taşıyıcı” markasını korurken, tee Somali’de canını verdi.
*
Ve, kadere bakın ki...
Son duruşmada, kendisiyle birlikte yargılanan komutanı, asrın iftirasına karşı hissettiklerini aynen şöyle dile getirmişti: “Eğer bizler terörist isek, Allah her devlete böyle teröristler nasip etsin!”
Yılmaz Özdil - Hürriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları