Tarih:
14.01.2014
Kurmay olacağına, bacanak ol
Yılmaz Özdil; Siidileri bulan polisler, dalgınlıklarına geldi herhalde, arama sırasında eldiven takmadılar.
“Delil”lerin toplanması için, İzmir’deki casusluk davasına iki ay ara verilmişti.Dün, kaldığı yerden başladı.
*
“Delil” denilen siidilerin hepsi, buzdolabı arkasında siyah poşet içinde bulundu. Başka yere saklamayı akıl edememiş demek ki bu casuslar... Hepsi aynı yere saklamış. Hepsi siyah poşet içinde saklamış.
*
Siidileri bulan polisler, dalgınlıklarına geldi herhalde, arama sırasında eldiven takmadılar. Sanıklar mahkemeye yalvardığı halde, siidilerde parmak izi taraması yapılmadı, DNA testi yapılmadı. Tesadüf işte, polis kameraları tam da siidilerin bulunduğu dakikalarda arızalandı, görüntü kaydedemedi.
*
Hazirunlar, yani, aramaya şahit olarak eşlik eden komşu, muhtar gibi kişiler, siidilerin bulunduğu mutfaklara sokulmadı. Al sana bi tesadüf daha, tüm siidiler şahit yokken bulundu.
*
Elebaşı denilen işadamının Sapanca’daki evinde Sakarya polisi tarafından arama yapıldı, suç unsuruna rastlanmadı diye tutanak tutuldu. Bilahare, İzmir’den gelen polisler bi de biz arayalım dediler, şak, elleriyle koymuşlar gibi siidi buldular.
Elebaşı denilen işadamının Sapanca’daki evinde Sakarya polisi tarafından arama yapıldı, suç unsuruna rastlanmadı diye tutanak tutuldu. Bilahare, İzmir’den gelen polisler bi de biz arayalım dediler, şak, elleriyle koymuşlar gibi siidi buldular.
*
Bu işadamı mayısta tutuklandı, evinde ele geçirilen siidide eylül tarihli belge var iyi mi... Hapse tıkıldıktan 4 ay sonra, cezaevindeyken belge hazırlayıp, Sapanca’daki evine saklamış!
*
Subaylardan belge sızdırdığı öne sürülen üniversite öğrencisi kızın, babasının evinde arama yapıldı, siidi bulundu, tutanak tutuldu, babasına imzalatıldı... Adamcağız görme engelli, bildiğin kör.
*
Söz konusu belgelerde, 19 farklı subayın “gece kulübü” kelimelerini “geceklübü” şeklinde not aldığı görülüyor. 19 farklı subayın aynı hatayı yapması mümkün mü? Yoksa, birileri kes-yapıştır mı yaptı?
*
Toplam 8 bin dijital belge var. Bunların 5 bini, aynı gün aynı saatte, 31 Mart 2012’de saat 10.20’de kaydedilmiş...
Yüzlerce casus, aynı gün aynı saatte, aynı bilgisayarın başında mı toplandı?
*
Binlercesi var, bi kaç örnek vereyim...
2009’da bir savaş gemisiyle ilgili belge sızdırılmış; o gemi 2001’de jilet oldu. 1988’e ait denizaltı fotoğrafı var; o denizaltı 2004’te denize indirildi. Güya, üç farklı evden çekilmiş üç farklı yatak odası fotoğrafı var; o fotoğraflar, Gölcük Orduevi’nin internet sayfasından alınmış.
*
Subaylardan bilgi sızdırdığı iddia edilen bir kızın evinde arama yapıldı, bilgisayarında “by casus” ismiyle kaydedilmiş belge bulundu. Casus filmlerinde zaten olmaz ama, böylesi komedi filmlerinde bile olmaz. Casusluk şebekesi, casuslarını, casus isimli belgeye yazmıştı!
*
Hatta... O belgeye “by casus”ların T.C. kimlik numaraları da yazılmıştı. Siz hiç casuslarını ismiyle soyadıyla T.C. kimlik numarasıyla kaydeden casusluk şebekesi duydunuz mu? Duyun.
*
Subaylardan biri tutuklandığı gün itiraz etti mesela... “Benimle aynı ismi soyadı taşıyan yüzbaşı da var, başçavuş da var, ne malum benim olduğum?” diye sordu. Siidideki T.C. kimlik numarasını gösterdiler. Çünkü, casusları siidiye kaydederken, bi tek muhtardan ikametgâh belgesi almadıkları kalmıştı!
*
Bir başka subay, savcıya “böyle saçmalık olur mu, benim burda ne işim var?” diye sordu. Savcı “valla bence de burda olmaman lazım ama, polis isimlerinizi verdi” dedi.
*
8 Mayıs’ta tutuklanan var. İsminin karıştığı belge 18 Mayıs tarihli... Kanıttan önce suç işlemiş yani.
*
Subayların fuhuş yaptığı, parayla belge sattığı, belgelerin kuryeler aracılığıyla yurtdışına gönderildiği iddia ediliyor...
Tutuklu subayların kadınlarla çekilmiş tek kare görüntüsü var mı? Yok. Telefonla görüşmüşlükleri var mı? Yok. Cepten mesaj? Yok. İnternetten yazışmışlar mı? Hayır. Tutuklanan veya gözaltına alınan kadınlardan herhangi biri, ben bu subayları tanıyorum diyor mu? Demiyor. Subayların evlerinde, bilgisayarlarında, akrabalarında, arkadaşlarında ele geçirilmiş belge var mı? Yok. Para trafiği tespit edilmiş mi? Hayır. Subaylar mahkemeye başvurdu, madem parayla satmışız, Allah aşkına mal varlığımızı kontrol edin dediler... Mal varlıklarına bakıldı mı? Bakılmadı. Kurye yakalandı mı?
Hayır. Tanık var mı? Yok. Gizli tanık var mı? Yok. Hangi ülkelere belge satılmış? O da yok.
*
Peki ne var?
Casusluk şebekesinin dijital ortamda hazırladığı “karakutu”su var. Arşiv niteliğinde... Gizliliğe kozmik derecede önem verilmiş. Son teknolojiyle, profesyonelce, şifresi kırılamayacak şekilde oluşturulmuş. Küçücük bi pürüz var... Henüz ele geçirilmemiş! Ben söylemiyorum, iddianamede böyle yazıyor. “Ele geçirilemeyen karakutu, şifreleri kırılamayacak şekilde dosyalandı” diyor.
*
Cahilliğime verin ama...
“Ele geçirilemeyen delil” olur mu birader?
*
Üstelik... MİT fark etmiyor. Kılı kırk yaran askeri istihbarat fark etmiyor. Hiçbir NATO ülkesinin gizli servisi fark etmiyor.
ABD’den meçhul biri elektronik posta gönderiyor, silahlı kuvvetlerdeki yüzlerce casusu ortaya çıkarıyor... Öyle mi?
*
Neticede...
Başbakan’ın başdanışmanı, orduya kumpas kuruldu dedi. Başbakan, içerde günahsız yere yatanlar var dedi.
Casusluktan tutuklu olanlar da, bu deliller ve hükümetin itiraflarıyla tahliye talep etti.
*
Bacanak tık diye bırakılmıştı.
Aynı İzmir’de...
İki senedir yatan subayların yatmalarına devam kararı verildi.
Yılmaz Özdil - Hürriyet
Yılmaz Özdil - Hürriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları