Tarih:
17.03.2016
Terörle yaşamaya alışmalı mıyız?
Yılmaz Özdil; Hepsi gözümüzün önünde, gözümüzün içine baka baka yaşanıyorsa, armut gibi seyrediyorsak… E alışmamız lazım tabii.
Barutun kokusu düştü burnumadört bir yana istiyorum
dibinden patlatayım
adamlar gibi dağlara düşeyim
tutmak istiyorum Kürdistanımı
ya ölüm ya kurtuluş
uyanın uykudan çabuk
artık savaş zamanıdır
*
Bu tür hümanist (!) şarkılar söyleyen Şivan Perver’e “barış güvercini” muamelesi yapılırsa, Akp mitinginde asrın liderimizle el ele sahneye çıkarılırsa, en ön sırada oturan Bülent Arınç duygulanıp hüngür hüngür ağlarsa… Kendini “dibinden patlatan” canlı bombalarla yaşamaya alışmamız lazım tabii.
*
PKK tanık TSK sanık yapılırsa, genelkurmay başkanı “terörist” diye hapse tıkılırsa, Türk ordusu mermi sıkmadan esir alınırken “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diye göbek atılırsa, Hilmi efendi “kasaptaki ete soğan doğramam” derse, garnizon komutanı 30 Ağustos Zafer Bayramı pastasını Akp marşıyla keserse, madalyalı kahramanlar canına kıyarken, kahrından kanser olurken, Necdet bey hükümete iftar vermekle meşgulse, asrın iftirasını bavulla taşıyan herif, gazeteciler cemiyeti tarafından “yılın gazetecisi” seçilirse… Terörle yaşamaya alışmamız lazım tabii.
*
Pkklılar örgüt üniformalarıyla Habur’dan girip, otobüs üstünde şeref turu atarken, asrın liderimiz “Habur’daki manzara karşısında umutlanmamak mümkün mü, çok sevindirici şeyler oluyor” derse, Pkk’yla resmen masaya oturulursa, Oslo’daki pazarlıkta Mit yöneticileri Pkk yöneticilerine “gözünüzü seveyim” derse, devletin valisi “Abdullah Öcalan’ı takdirle karşılıyorum” derse, TBMM başkanlığı bile yapmış olan zat (!) üzüntülü ifadelerle “Abdullah Öcalan oruç tutardı, camiye giderdi, namazında niyazında bir çocuktu, kurban edildi” derse, “ulus devlet ayrıştırıcıdır, ulusçulukla hesaplaşma zamanı geldi” diyen Ahmet Kiziroğlu “bana biji serok Ahmet diyen dillerinize kurban olayım” derse… Terörle yaşamaya alışmamız lazım tabii.
*
Asrın liderimiz “ABD’nin Genişletilmiş Ortadoğu Projesi kapsamında Diyarbakır yıldız olacak” derse, Apo’ya Diyarbakır meydanında “ulusa sesleniş” konuşması yaptırılırsa, Diyarbakır belediye başkanı “devlete mesajımız var, hastirin” derse, “Türkiye Kerkük’e karışırsa, ben de Diyarbakır’a karışırım” diyen Barzani, Akp kongresinde onur konuğu yapılırsa, Türkiye seninle gurur duyuyor diye alkışlanırsa… Terörle yaşamaya alışmamız lazım tabii.
*
Şehit ve gazi sıfatları yasalardan silinirken, gazilerimizin protezlerine haciz gelirken, asrın liderimizi eleştiren şehit babalarına hapis cezası verilirken, Gaziler Cemiyeti asrın liderimize teşekkür mahiyetinde kalpak hediye ederse… Terörle yaşamaya alışmamız lazım tabii.
*
“Ulus devlet Allah’ın belasıdır, Türk üst kimliği bölücüdür, Türk bayrağı demeyelim Türkiyeli bayrağı diyelim, devletten yana değil dağdakiyle birlikte yaşamak isterim” diyenler “akil adam”sa… Terörle yaşamaya alışmamız lazım tabii.
*
TC kaldırılırsa, Andımız yasaklanırsa, Apo posteri taşımak suç olmaktan çıkarılırken, otomobiline Atatürk posteri yapıştıranlara trafik cezası kesilirse, kalaşnikoflu heykel dikilirken, Atatürk anıtlarına çelenk koymak yasaklanırsa, 19 Mayıs yasaklanırsa, Sabiha Gökçen soykırımcı ilan edilirse, Kızılay bile sodasındaki Türk ibaresini silerse, Akp milletvekili “Türk yoktur” derse… Terörle yaşamaya alışmamız lazım tabii.
*
Yandaş-yalaka basınımız Kandil’deki basın toplantısına koştura koştura giderse, devletin Anadolu Ajansı bile tarihte ilk kez Kandil’e gönderilirse, kendilerini karşılayan kalaşnikoflu teröriste “sevimli delikanlı” diye hitap ederlerse, “güzel bir ceviz ağacının dibinde öğle yemeğindeyiz, etrafta incir ağaçları, pembe pembe açmış Kürdistan gülleri” diye romantik satırlar döktürürlerse, Murat Karayılan’ın yanına oturup, sırıta sırıta hatıra fotoğrafı çektirmek için kuyruğa girerlerse, Karayılan hakkında “sohbet boyunca gülümsüyor, kariyer hırsı yok, bir lokma bir hırka, saygılı, kültürlü, bilimsel konuşuyor” diye yazarlarsa, Pkk elebaşını “tonton, babacan, terörişko” şeklinde ambalajlayıp sunarlarsa… Terörle yaşamaya alışmamız lazım tabii.
*
ABD istedi diye, peşmergeye koridor açmak için TBMM’de tezkere çıkarılırsa, Kobani’ye giden peşmerge güçleri takvimde başka gün kalmamış gibi tam 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda topuyla tüfeğiyle topraklarımıza girerse, Kürdistan bayraklarıyla, alkışlarla karşılanırlarsa, havayi fişekler fırlatılır, halaylar çekilirse, Türk silahlı kuvvetleri ayak altında dolaşmamak için kışlasına saklanırsa, milli istihbarat teşkilatı eskortluk yaparsa, dinlenme molasında yedikleri lahmacunun parası bile valilik tarafından ödenirse, Ahmet Kiziroğlu “Kobani’ye selam ediyorum, Kobani’deki kardeşlerimin alnından öpüyorum” derse… Sur’da Cizre’de Silopi’de Nusaybin’de askerimizi polisimizi şehit edenlerin, alnından öpülen Kobani’de eğitildikleri ortaya çıkmışsa… Sınır namusken, sınırlarımız folofoş edilirse, kayıt kuyut tutmadan, kim olduklarına bile bakmadan, üç milyondan fazla Suriyeli hobaraaa diye buyur edilirse, pkklı ve ışidli canlı bombalar sahte kimlikle mültecilerin arasına karışıp, elini kolunu sallaya sallaya Suriye’den giriş yaparsa, bunların kaç kişi oldukları, şu anda hangi şehirde oldukları bile bilinmezse, memleket dingonun ahırına dönmüşse… Terörle yaşamaya alışmamız lazım tabii.
*
Pkk açılımı döneminde açılım’ın bir numaralı şakşakçısı olan, Apo’ya övgüler düzen, hatta, İmralı’dan çıkarılmasını öneren, “Öcalan sorumluluk bilinciyle hareket ediyor” diyen yandaş gazeteci, bugün hiç utanmadan “terörle yaşamaya alışmamız gerekiyor” diyorsa…
*
Ve, bunların hepsi gözümüzün önünde, gözümüzün içine baka baka yaşanıyorsa, armut gibi seyrediyorsak… E alışmamız lazım tabii.
Yılmaz Özdil - Sözcü
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları