Tarih:
27.10.2013
Tsunami
Yılmaz Özdil; Gönderin adresinizi kardeşim. Alın mektubunuzu. Anlatın etrafa.
“Maltepe’deki arkadaşlarım size mektup yazmak istiyor, adresinizi yollayın” demiştim, her bir dakikada 20’nin üzerinde e-posta geldiğini söylemiştim.*
Bugün üçüncü gün... 30 senedir gazetecilik yapıyorum, böyle bi dayanışmaya şahit olmadım, artarak, hızlanarak adres geliyor. Dakikada 30’un üzerine çıktı.
*
Dip dalgası...
Tsunami oldu.
*
Dün listesini yayınladığım ülkelere ilave olarak Çin’den adresler geldi, Yunanistan’dan adresler geldi, Güney Afrika’dan var, Güney Kore’den var, Finlandiya Litvanya Türkmenistan Tacikistan Yeni Zelanda’dan var, Tanzanya var, Polonya var, Bulgaristan Suudi Arabistan Lüksemburg Kanada, Brezilya’dan adres geldi, beni de yaz diyor Murat, Sao Paulo’dan... Belize’den geldi, Belize’den, aşçıbaşı Fahri göndermiş adresini... Almanya ve ABD’den yağıyor, toplam ülke sayısı 40’a ulaştı. Türkiye zaten, komple... Dedim ya, dünyanın en büyük ailesi.
*
“Asrın iftirasında asrın desteğine ben de varım” Şeyma. “Sessiz kalanların safında olmayacağım” Çağdaş... “Cumhuriyet kadınıyım, üç kızımı da Atatürk’ün hayal ettiği Türk kadını gibi yetiştirdim, o mektupları çevremdekilere okumak, benim için kutsal görevdir” Hayriye. “Torunlarımıza miras kalacak bu mektuplar” Emre.
*
“50 dilde tercüme hizmeti veren şirketiz, mektubu tüm dünya dillerine çevirerek, başta basın yayın kuruluşları,
erişebildiğimiz her yerde paylaşacağız” Alper.
*
“Üniversitemin her yerine yapıştıracağım” Mert. “Okumak ve gaflete, dalalete, hıyanete hizmet edenlere anlatmak umuduyla” Musa. “Bize televizyondan anlatıldığı gibi değil, subaylarımızın anlattığı gibi duymak isterim” Fulya.
*
“Gün, dayanışma günüdür, zulme ve haksızlığa karşı susan, dilsiz şeytandır, insan olmak adına” Salim. “Öğretmenim, mektupları öğrencilerime okuyacağım” Başak. “Artık üzgün olmak yetmiyor, etrafa anlatmak için çaba harcayalım” Perihan.
*
“Kalbinde birazcık inanç olan bilir ki, öbür dünyada sorulacak soru var, o insanlar haksızlık diye bağırırken işittin, peki sen ne yaptın? Görmezden gelerek yaşamaya devam mı?” Sedef. “Ses olalım” Atilla. “Unutursak içimiz kurusun” Gamze. “En azından bir defa cesur olmalıyım, kahramanlarımızın hatırına” Ali.
*
“Komutanlarım arasında kendilerine isnad edilen suçları kaç tanesi gerçekten işlediyse, toplayıp, bana onların cezasını versinler, yatayım. Onlara itimadım bu kadar yüksek. Ama bir şartım var: Gerçek mahkeme isterim” Celal Şengör.
*
“O subayların aileleri, benim ailem” Aydın. “Onlar için uykuları kaçan insanlar olduğunu bilmelerini istiyorum” Süleyman. “Her kelimesini çevreme öğretmeye kararlıyım” Merve. “Fikren ve ruhen hepimiz mahkûmuz, yanınızdayız” Ekrem.
*
“Bu bağnaz yapının karşısında Cumhuriyet çocukları olarak ayaktayız” Ali. “Abimiz, kardeşimiz, babamız gibi kucaklıyoruz” Tülay. “Bütün Bartın’a anlatacağım” Nuri. “Sanal vicdan olmak istemiyorum” Dırahşan.
*
“Onlar içerde, biz dışarda tutsağız” Sami. “Yalnızlığı öğretir insana, insansızlık... Ne kadar güçlüsünüz, inanamazsınız” Tülin. “14 yıldır İskoçya’dayım, bencil yanım iyi ki buraya gelmişim diyor, diğer yanım ne işin var burda, kalk git memleket elden gidiyor diye çığlıklar atıyor, beni de yazın listeye” Yeşim.
*
“O ailelerin, hem annesi hem babası olan kahraman kadınlara selam olsun, hissettiğim mahcubiyeti anlatmaya kelimeler yetmiyor” Beyhan. “Bu sessiz, tepkisiz yığının bir ferdi olarak hangi yüzle cevap yazabilirim, bilmiyorum” Gül.
*
“Tayyip Erdoğan elalemin kızlarının mektubunu okuyup ağlayacağına, Rüya’nın şiirini okusun meclis kürsüsünden” Arda.
*
“Hem asrın iftirasının belgesi olacak, hem de geleceğim için cesaret kaynağı” Cihan. “Tekrar ayağa kalkabilmek için birbirimize ihtiyacımız var” Mine. “Darbede annemin sürgün edildiği yerde doğmuşum, doğduğumda babam henüz okulunu bitirememişti, asker tu kaka diye büyütüldüm, benim bile bütün kalbimle yanlarında olduğumu, teker teker ellerinden öptüğümü iletir misin?”
*
“Elime megafon alıp Taksim’de bağıra bağıra okumak istiyorum” Nesli. “Görev bizde” Umut. “Hiç olmazsa iki kişiye anlatabilirsek ne mutlu bize” Kenan. “Nutuk’u okur gibi okuyacağım” Alper. “Bütün Sinop’a dağıtacağım” Caner.
*
“Adresimi en önce gönderin, helallik istiyorum, çünkü bu kötülüğe ortak oldum, inandım, sonradan anladım ama iş işten geçti” Gökmen. “Rüya’nın şiirini dudaklarımı kemirip kanatarak okudum, ikizlerim 15 aylık, büyüdüklerinde asrın iftirasını birinci ağızdan okusunlar istiyorum” Çiğdem.
*
“Gerçeklerle yüzleşemeyen toplum, mektuplarla yüzleşmeye artık hazır” Çiçek. “Yoldan gelip geçenleri bile kolundan tutup okumak istiyorum” Şeniz. “Türk’üm çalışkanım uzun zamandır üzgünüm, ne gerekiyorsa yapmaya hazırım” Gökhan. “Atatürk babamdan önce gelir, onun davasına baş koyanlar benim ailemdir” Deniz. “Ödemeli göndersinler, faydamız olmadı, bari zararımız dokunmasın” Adil.
*
“Bu acı veren yılları unutmayacağım, başta çocuklarım, çevremde hiç kimseye unutturmayacağım” Emre. “Yanınızdayım, emrinizdeyim, çocuklarınızı parka götürmemi isterseniz, eşinize sizin adınıza çiçek göndermemi isterseniz, annenizi babanızı ziyaret etmemizi isterseniz, emrinizdeyim” Mine. “Sosyal medyada paylaşalım, fotokopiyle çoğaltıp dağıtalım” Ergin. “Oturduğu yerde deliren gruptayım, en azından bunu yapayım, etrafa yayalım” Gonca.
*
“Subaylara değil, ulusa pranga vurdular” Bülent. “Gözlerimden dolayı askerlik yapmadım ama onlar benim komutanım” Hakan. “Bunu yapanların yanına kâr kalmadığını görecek kadar yaşamak istiyorum” Şehmuz. “Vapurdayım. Hava güzel. Deniz mavi. Burnumun direği sızlıyor” Nazmi. “Vatandaşlık görevidir bu” Armağan. “Vatani görevdir” Cem. “Asıl kalabalığımız şimdi başlıyor” Sabri.
*
Tabii bunlar sadece okuyabildiklerimden bazıları... Yetişebilmem imkânsız. Binlercesini okumadan bilgisayar çıktısını alıyoruz, pazartesiden itibaren, peyderpey Maltepe’ye ulaştıracağız, sanırım salıdan itibaren, kaderin cilvesi adeta, 29 Ekim’den itibaren mektuplarınız postalanmaya başlanacak. Devam Türkiye... Gönderin adresinizi kardeşim. Alın mektubunuzu. Anlatın etrafa.
Yılmaz Özdil - Hürriyet
Yılmaz Özdil - Hürriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları