Tarih:
26.11.2016
Veli
Yılmaz Özdil; Gariban bir ailenin çocuğuydu, gecekonduda büyüdü, hem okumak hem çalışmak zorunda olduğu için meslek lisesinden sonra devam edemedi.
Gariban bir ailenin çocuğuydu, gecekonduda büyüdü, hem okumak hem çalışmak zorunda olduğu için meslek lisesinden sonra devam edemedi. Ankara'da sanayi sitesinde çalışıyordu, öbür atölyelerdeki işçileri sendika üyesi olmaya teşvik ediyordu, bu büyük suç (!) nedeniyle “yasadışı örgüte yardım” iddiasıyla tutuklandı, üç ay hapis yatırıldı, bırakıldı. Bırakıldı ama…Dünya Kadınlar Günü'nde yasadışı bildiri dağıtıyor diye, gene tutuklandı. Dağıttığı bildiride “devlete ve erkeğe köle olmayın” yazıyordu. E çok daha büyük suçtu! Öbür davayla birleştirildi, üç yıl dokuz aya mahkum edildi. Burdur cezaevine tıkıldı. Tam o sırada, terör örgütü iddiasıyla içerde bulunan ve işkence gören mahkumlar, ölüm orucuna yattı, isyan başlattı. Sayın devletimiz de “hayata dönüş” operasyonu başlattı. Sayın ahalimizin kulağına hoş gelsin diye “hayata dönüş” adı verilmişti, aslında, bildiğin imha operasyonuydu, gaz bombalarıyla cezaevlerine saldırıldı. Yangın çıktı, dumandan göz gözü görmüyordu, dozerler kepçeler duvarları yıkmaya başladı. Veli, işte o yıkılan duvarların birinin dibindeydi, nefes almakta güçlük çekiyordu, oracığa yığılmıştı. Duvara devasa bir balta gibi inen kepçe, sağ koluna denk geldi, kopardı attı. Veli bayıldı. Olaylar yatışana kadar o vaziyette kaldı. Kan kaybına rağmen hayata tutunmayı başardı. Koparılan kolu kayıptı. O kargaşada bir köpek tarafından kapılmış, götürülmüştü. Molozların arasında köpeğin ağzında bulundu, ambulansa getirildi. Buz torbası filan yok tabii, bildiğin market poşetine koydular. Veli'yi sedyeye yatırdılar, kopan kolunu yanına iliştirdiler, Burdur devlet hastanesine götürdüler, mikrocerrahi yoktu, tekrar ambulansa yüklediler, Isparta devlet hastanesine götürdüler, gene mikrocerrahi yoktu, oradan oraya götüreceklerine, Antalya'ya Akdeniz Üniversitesi'ne götürselerdi, kolu kurtulacaktı, kol kaybedildi. Sağlam kolunu kelepçeyle yatağa bağladılar, ayaklarına zincir vurdular. Böylesine ağır ameliyata rağmen, sadece bir hafta hastanede kalabildi, bir hafta sonra tekrar Burdur cezaevine götürüldü. Ertesi gün durumu ağırlaşınca, tekrar hastaneye götürüldü, sadece 28 gün sonra, artık iyileşti, turp gibi denilerek, tekrar cezaevine götürüldü. Sapasağlam bir insanken, engelli bir insana dönüşmüştü, cezaevinin o kötü koğuş koşullarında kişisel ihtiyaçlarını karşılamakta, engelli hayata adapte olmakta müthiş güçlük çekti. Acılar içinde, bu halde, iki yıl altı ay hapis yatırıldı. Sonra serbest bırakıldı. Çünkü…
Yasadışı örgüte yardım suçlamasıyla yargılanıp mahkum edildiği davaya itiraz etmiş, itirazı nihayet haklı bulunmuş, beraat etmişti. Yani…
Yok yere tutuklanmış, kolu koparılmış, 2.5 yıl hapis yatırılmış, sonra da “pardon” denilmişti. Veli, bu yaşadığı tarifsiz adaletsizlik üzerine, devleti mahkemeye verdi, 100 bin liralık maddi, 50 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Bu arada, dışardan açık öğretimi bitirdi, üniversite diploması aldı, kpss'ye girdi, çok yüksek puanla kazandı, nüfus idaresinde memur oldu. Tazminat davası beş yıl sürdü, duruşma üstüne duruşma, neticede kazandı, Veli'ye 150 bin lira tazminat ödendi. Ancak, danıştay bu kararı beğenmedi, bozdu, sayın devletimiz mağdur oldu diye, yeniden yargılanmasına hükmetti. Yeniden yargıladılar…
Veli suçlu bulundu iyi mi…
Bilirkişi raporu neticesinde, kepçe operatörünün, askerlerin, komutanların, gardiyanların, sağlık çalışanlarının herhangi bir kusuru olmadığına karar verildi. Dolayısıyla, tazminat mazminat ödenmesine gerek yoktu. Bi hesapladılar kardeşim…
Veli'nin sayın devletimize faiziyle birlikte 500 bin lira geri ödemesine hükmedildi! Veli'nin kolunu koparan sayın devletimiz, üste para istiyordu. Veli itiraz etti, “siz bana kolumu geri verin, ben de size tazminatı geri vereyim” dedi, duruşma üstüne duruşma, bilirkişi üstüne bilirkişi, yeniden hesaplama yapıldı, evet yanlış hesaplamışız denildi, faiziyle birlikte 725 bin lira geri ödemesine karar verildi! Veli ne yapsın? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu. Sayın devletimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden gelecek kararı beklemedi, Veli'yi icraya verdi, evindeki eşyaları haczetmeye kalktı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, elbette Veli'yi haklı buldu, sayın devletimize “tazminatı geri alamazsın” dedi. Sayın devletimiz, uluslararası hukuk gereği lütfetti, tazminatı geri almaktan vazgeçti ama, kara kaplı deftere kaydedilen Veli'yi asla unutmadı. Gel zaman git zaman…
Olağanüstü hal kapsamında, fetocuları ayıklıyorum ayağıyla, kanun hükmünde kararname çıkarıldı, ömrü boyunca sol örgüt üyesi olmaktan yargılanan Veli, fetocu metocu diye işinden atıldı, memurluktan ihraç edildi. Üstelik, banka hesabındaki altı bin liraya el konuldu. Yetmedi, protesto gösterisine katılıyor, işinden atılmasını protesto ediyor diye, polis tarafından karga tulumba gözaltına alındı, dövüldü, sağlam kolu bükülerek kırılmaya çalışıldı, hastaneye götürüldü, suratındaki açık seçik darp izlerine rağmen, “gayet iyi, gözaltı işleminde herhangi bir sorun yok” raporu verildi.
*
Sayın devletimizin Veli'yi öldürme çabaları devam ediyor ama, Veli maalesef direnmeye devam ediyor, gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz sayın seyirciler…
Yılmaz Özdil - Sözcü
*
Sayın devletimizin Veli'yi öldürme çabaları devam ediyor ama, Veli maalesef direnmeye devam ediyor, gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz sayın seyirciler…
Yılmaz Özdil - Sözcü
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları