loading
close
SON DAKİKALAR

Yenidoğan Çetesi davası bugün de devam ediyor

Yenidoğan Çetesi davası bugün de devam ediyor
Tarih: 19.11.2024 - 09:25
Kategori: Gündem

Bakırköy 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 47 sanığın yargılandığı davanın ilk gününde mağdurlar ve bazı sanıkların savunması dinlendi. Dava bugün saat 10.00'da devam edcek.

İstanbul’da, yenidoğan bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağladıkları ve ihmalleri sonucu bebek ölümlerine yol açtıkları iddia edilen "Yenidoğan Çetesi" üyelerinin yargılanmasına dün başlandı. Bakırköy 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 47 sanığın yargılandığı davanın ilk gününde mağdurlar ve bazı sanıkların savunması dinlendi. Dava bugün saat 10.00'da devam edcek.

Yenidoğan Çetesi davası; Çete üyeleri ilk kez hakim karşısında: 47 sanık için hesap zamanı!

Yenidoğan Çetesi davası başladı. Para uğruna bebeklerin yoğun bakımda ölümlerine neden olmakla suçlanan çete üyeleri ilk kez hakim karşısına çıktı. Davada 22’si tutuklu 47 sanık bulunuyor. Sanıkların 17 bin yıl hapisle cezalandırılmaları isteniyor. Dava duruşma salonunda yaşanan gerginlik nedeniyle gecikmeli başladı. İddianamede elebaşı olarak tanımlanan Fırat Sarı, aylık gelirinin 400 bin lira olduğunu söyledi. Savcılık makamı, doğrudan mağdur olmayanların müdahillik talebinin reddini istedi. Barolar dahil tüm davaya katılma telepleri reddedildi. Savunması alınan sanık hemşire Hakan Doğukan Taşçı, Fırat Sarı'nın hastalara fazla ücret söylediğini ve aradaki komisyonu kendisine aldığını dile getirdi. Yoğun bakım boşalınca Fırat Sarı'nın sitem ettiğini ve "Hasta yok doldur" diyerek bir günde doldurulmasını istediğini belirten Taşçı, "Yoğun bakım ne kadar dolu olursa o kadar para kazanılıyor" diye konuştu. Savunmasında durumu kritik bir bebek için yardım istenen bir doktorun "Çek fişi gitsin" dediğini de söyleyen Taşçı, Şafak hastanesinin yöneticisinin ise Fırat Sarı'ya oraya sevk edilen her bebek başına 10 bin TL verdiğini ifade etti. İlk duruşmada yalnızca Hemşire Hakan Doğukan Taşçı savunma yaptı. Duruşma, bugün saat 10.00'da devam edecek.

Dava dakika dakika...

21.05
5 gün sürecek duruşmanın ilk celsesi Taşcı'nın savunmasını tamamlamasının ardından sona erdi.

Mahkeme duruşmayı, yarın sabah saat 10.00'a erteledi.

Yarın yapılacak duruşmada sanıklar savunma yapmaya devam edecek.

20.45
Sanık Hakan Doğukan Taşçı'nın savunması devam ediyor.

İfadelerinin ardından avukatlar, Taşçı'ya soru soruyor. 

19.15
Sanık Hakan Doğukan Taşçı, Şafak hastanesinin yöneticisinin Fırat Sarı'ya oraya sevk edilen her bebek başına 10 bin TL verdiğini söyledi.

Taşçı, "Ben bu düzeni anlattığım ve şikayetçi olduğum zaman Nisan ayına kadar müdahale edilmemesinden şikayetçiyim. Hiçbir bebeğe zarar verecek bir şey yapmadım. Evet hatalarım olmuştur. Paraya sıkışmıştım, 3 kez ilaç sattım. Bir çeteye üye olmadım. Bir bebek ihmalden ölüyorsa orada vazifesi olmak olan doktorun olmaması mı yoksa hemşirenin elinden geleni yapması mı suçtur?" diyerek kendini savundu.

18.45
Sanık Hakan Doğukan Taşçı, savunmasında bir doktorun durumu kritik bir bebek için "Çek fişi gitsin" dediğini ileri sürdü.

Taşçı, "Bebek düşünün gözünüzün önünde, müdahale etmezseniz ölecek. Burada zaten mesele doktorun olmaması. Müdahale etmese zaten ölecek. Batuhan (Hemşire yardımcısı) da yardım amaçlı beni arıyor. Doktoru arıyor, doktorun 'Çek fişi gitsin' dediğini söyledi. Rıza Hocaymış doktor, ama tanımıyorum, çocuk doktoru olarak biliyorum. O çocuk orada ölüyor" dedi.

Taşçı, ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir için "Kendi anlaştığı yerlerden hastaları gönderiyordu ama nasıl yaptığını bilmiyorum. Karşılığında para alıyordur, almaması mümkün değil" ifadelerini kullandı.

18.20
Sanık hemşire Hakan Doğukan Taşçı, "4-5 hasta taburcu olacaktı. Fırat Sarı'nın haberi olmuş, 'Biraz daha taburcu etmeyin' dedi. SGK'dan daha fazla para alabilmek için yaptı" sözleriyle savunmasına devam etti.

"HASTA YOK DOLDUR"

Cimer şikayetini yapmadan önce Fırat Sarı'dan delil topladığıunı ifade eden Taşçı, "Fırat Sarı yoğun bakım boşalınca sitem ediyordu. 'Hasta yok, doldur' diyordu. Fırat Sarı, bir günde doldurmanı istiyor. Yoğun bakım ne kadar dolu olursa o kadar para kazanılıyor" dedi.

17.45
Hemşire olarak görev yapan sanık Hakan Doğukan Taşçı, savunmasında "Üzerime atılı suçların hiçbirini kabul etmiyorum" dedi.

10 yıldır farklı hastanelerde yenidoğan yoğun bakımlarında çalıştığını belirten Taşçı, elebaşı Fırat Sarı'yı Reyap hastanesinden tanıdığını söyledi. Sanıkların çoğunu tanıdığını ifade eden Taşçı, bazıları ile beraber çalıştığını bazılarının ise arkadaşını olduğunu dile getirdi.

Hakan Doğukan Taşçı'nın savunmasından öne çıkanlar şöyle:

"Bazı sistemli yapılan usulsüzlükler var ama bu hastanelere özgü değil. Evrak üzerindeki oynamalar daha fazla para almak için her zaman yapılıyordu. 10 yıl önce çalıştığım hastanelerde de yapılıyordu. Bu kurumlar senede 6-7 kez denetleniyor. Nasıl oluyor denetlemeden sorunsuz çıkıyorlar da suç bize kalıyor?

İstanbul'daki özel hastanelerin yüzde 70'inde gece doktor olmaz. Doktor olmadığı zaman çocuğa biz müdahale ederiz. Müdahale etmesek 'Niye etmedin?' derler.

"FIRAT SARI, HASTAYA FAZLA ÜCRET SÖYLEYİP ARADAKİ KOMİSYONU ALIYOR"

Her hastane sahibi para kazanmak ister. Hasta sayısının fazla tutulmasını, daha fazla para kazanmasını Fırat Sarı'ya söylüyorlar.

Aileden para aldığım söyleniyor. Ben almadım. Fırat Sarı, hastaya ücreti hastanenin istediğinden fazla söyleyip aradaki komisyonu kendisine alıyor.

"HASTAYI ENTÜBE GÖSTERİRSENİZ, SGK'DAN DAHA FAZLA PARA ALIRSINIZ"

Hastanın kaç gün yatacağına biz karar vermeyiz, doktor karar verir. Hasta 5 gün entübeyse, hastanın 10 gün entübe olduğunu görmek zaten gerçeği yansıtmadığını gösteriyor. Ama biz sadece çarşaflarla ilgili bilgiyi yazıyorduk. Hastayı entübe gösterirseniz hasta '3. basamak' olur. SGK'dan daha fazla para alırsınız. Onun için bu yapılıyordu.

Normalde bebeklerin akciğer gelişimi için kullanması gereken bir ilaç. Kullanılmayan, fazlası olan vardı. Fazlası imha oluyordu. Bu ilaçları hastaya vermemek gibi birşey olmuyordu. SGK bu ilaç için 9 bin tl veriyor. Toplu olarak ilacı alırsak 7-8 bin tl ye alıyorsunuz ve kar ediyorsunuz. Bu ilaçlar dolapta birikiyordu, hastaya verilmiyordu. İlaçların çöpe gideceğine satılması konusunda Fırat Sarı ile konuştuk. Hasan, hastaneden paraları topluyordu biz de satışları yapıyorduk. SGK’yı dolandırmak gibi bir amacım yok.

Kötü durumuna rağmen yaşayan kalp hastası bir çocuk vardı. Hem hastane yönetimi hem de Fırat Sarı 'Boşuna masraf yapıyorsun. Bu çocuk yaşamayacak' diyordu. Ben devam ettim tedaviye. Hastanenin çocuğun cenazesini vermediğini söylediler, para ödemesi yapmadıkları için. Çok şaşırdım, 'Böyle bir hakları yok' dedim. Sonra hastane yönetimiyle konuştum, teslim ettiler. 2-3 gün cenazeyi vermemişler"

17.30
30 dakikalık aranın ardından duruşma yeniden başladı.

Barolar dahil davaya katılma taleplerinin hepsi reddedildi.

16.45
Savunmalar devam ederken avukatlar arasında gerginlik yaşanıyor.

Gelecek Partisi'nin avukatı, yaşanan gerginlik üzerine mahkeme başkanı tarafından dışarı çıkarıldı.

Duruşmaya 30 dakikalık ara verildi.

16.20
Sanık avukatları, iddianamede yer alan tapelerin dinleme izninin olmadığını, sadece rüşvet için dinleme izninin olduğunu dile getirdi.

Avukat, geri kalan tapelerin yargılama için kullanılamayacağını söyledi.

15.50
Savcılık makamı, doğrudan mağdur olmayanların müdahillik talebinin reddini istedi.

Mahkeme heyeti, sanıklara katılma isteklerine karşı sözlerinin olup olmadığını sordu.
15.10
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu da söz alarak davaya katılma talebinde bulundu.

Bebeğini yenidoğan yoğun bakım servisinde kaybeden bir baba da davaya müdahil olma talebini iletti.

Aralarında Gelecek Partisi ve derneklerin de bulunduğu çok sayıda kurum davaya müdahil olmak istedi.

14.50 - DURUŞMA YENİDEN BAŞLADI

Duruşma verilen aranın ardından yeniden başladı.

Duruşmanın ikinci bölümü Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan’ın söz almasıyla başladı.

Sağkan, çocuk hakları sözleşmesini referans gösterip, çocuğun üstün yararına dikkat çekti.

Sağkan, davaya müdahil olma taleplerini iletti.

13.50
Mahkeme heyeti duruşmaya 45 dakika ara verdi.
12.50
FIRAT SARI: AYLIK GELİRİM 400 BİN LİRA

Çete lideri Fırat Sarı, kimlik bilgisini okumak için sanık kürsüsüne başındaki peruğunu cezaevinde çıkararak geldi.

Sarı konuşmasında, bekar olduğunu belirtti.

Aylık ortalama gelirinin ise 400 bin lira olduğunu söyledi.

Tutuklu sanıklardan İlker Gönen ise kimlik tespiti sırasında, evli ve üç çocuklu olduğunu belirtti.

Duruşma, kimlik tespitinin yapılmasıyla devam ediyor.

11.30 - DURUŞMA BAŞLADI

Yenidoğan Çetesi davasına ilişkin ilk duruşma başladı.

Duruşmada, tutuklu sanık Fırat Sarı’nın da aralarında bulunduğu, 22 tutuklu sanık, 19 tutuksuz sanık ve tarafların avukatları hazır bulundu.

Bazı tutuksuz sanıklar ise bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.

Duruşma sanıkların kimlik tespitlerinin yapılmasıyla başladı.

11.00
Adliye koridorlarında zaman zaman gerginlik yaşanıyorAdliye koridorlarında zaman zaman gerginlik yaşanıyor
Yenidoğan çetesi davası, adliyede yaşanan yoğunluk nedeniyle başlayamadı.

Mahkeme başkanı, salon şartlarının yetersiz olması sebebiyle TBB Başkanı Erinç Sağkan'ın müşteki avukatlarının bulunduğu sıradan kalkarak izleyiciler kısmına geçmesini istedi.

Bu talebe tepki gösteren avukatlar ile mahkeme başkanı arasında tartışma yaşandı.

Tartışmanın büyümesi üzerine heyet salondan ayrıldı.

Heyet bir süre sonra salona geri döndü.

10.00
Davanın görüleceği Bakırköy'deki adliye önünde geniş güvenlik önlemi alındıDavanın görüleceği Bakırköy'deki adliye önünde geniş güvenlik önlemi alındı
Çete mağduru aileler Bakırköy'deki adliyeye gelmeye başladı.

Adliye önünde toplanan Cumhuriyet Halk Partili bir grup basın açıklaması yaptı.

Dava, bin 399 sayfalık iddianamenin okunmasıyla başlayacak.

Duruşmalar, tüm hafta boyunca sürecek.

Davanın görüldüğü adliye içindeki koridorlarda kalabalık artarken, emniyet güçleri burada da güvenlik önlemi aldı.

09.35

Duruşma Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

Dava öncesinde adliye çevresinde güvenlik önlemleri alındı.

Ne Olmuştu?

İstanbul'da gerek olmadığı halde özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı.

İddianamede neler var?

İddianamede şüpheliler için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi.

İddianamede, ölen 10 bebeğin "maktul", 5 kişinin "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı.

Doktor Fırat Sarı'nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve idaresini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı.

Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi.

6 aylık bebek, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakıma sevk edildi

Raporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı.

Sevk edilmeyen bebek hayatını kaybetti

Raporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı.

Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi.

Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verildi.

Dehşete düşüren telefon kayıtları

İddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya "Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde bir çok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu" söylediği iddianamede yer aldı.

Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar'ın şüpheli Hasan Basri Gök'le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur" dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani" dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi.

Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik'in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir'in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı'nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi.

Aileler anlattı
Hazırlanan iddianamede bebeklerini kaybeden ailelerin ifadeleri de yer aldı. H.H., eşinin hamilelik sürecinde başka bir hastaneye gittiğini ancak doğum aniden başladığında doktorlarının bel fıtığı sorunu yaşadığı için başka bir hastaneye gittiklerini söyledi. Gittikleri hastanede yenidoğan yoğun bakımı servisinde yer olmadığı cevabını alan Hakan H., “112’ye bildireceklerini ve müsait hastane bakacaklarını söylediler. Yaklaşık yarım saat sonra Bağcılar’daki özel bir hastaneden bizi kabul ettiklerini söylediler” dedi.

Soruşturmaya konu olan hastanenin özel ambulansının gelerek kendilerini aldığını söyleyen H.H., “Hastaneye vardığımızda bizimle ilgilenen bir doktor yoktu. Sadece ebe vardı. Sabaha B.Y. İsimli doktor eşimi muayene etti ve sezaryen doğum gerektiğini söyledi. Hamileliğin henüz 25. haftası olduğu için bebeğin daha gelişimini tamamlamadığı bu yüzden anne karnından bir iğne yapacaklarını söylediler” ifadelerini kullandı.

"Bebeğimizi kaybettik"

Doktorun iğneyi yaptıktan sonra da 1 gün beklemek gerektiğini söyleyen H.H., “Ertesi gün eşimi doğuma aldılar. Ameliyat sonrası eşimin de çocuğumun da şu anlık durumlarının iyi olduğunu, bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesine alacaklarını söylediler. İki gün sonra eşimi eve bıraktığım sırada hastaneden aradılar. Doktor beyin benimle görüşmek istediğini söylediler. Yoldayken hastaneden bir daha aradılar. Doktor olduğunu söyleyen biri bebeğimin ölüm haberini verdi. Hastaneye vardığımızda da bebeğimin morgda olduğunu söylediler” dedi.

"Yenidoğan çetesi" nasıl deşifre edildi?

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün özel hastanelerin denetiminden sorumlu bir doktorun (T.E.) Ocak 2023'te Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) yaptığı başvuru ile olay fark edildi.

Doktor T.E., bazı özel hastanelerde doldurulması gereken yenidoğan yoğun bakım üniteleri defterlerinin boş bırakılması üzerine olayın üzerine gitti.

İddianamede yer aldığı şekliyle doktor, "Ayrıca bebeklerin dosya üzerinde gösterilen sağlık durumları ile fiili sağlık durumlarının uyuşmadığını örneğin entübe olarak kayıtlı gösterilen bebeğin gayet sağlıklı ve nefes alabilir durumda olduğunu gördük. Durumu hastane yetkililerine sorduğumuzda az önce düzeldi gibi cevaplar aldık" dedi.

Ne kadar ceza isteniyor?

İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.

Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.

İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor.

Savcı tehdit edilmişti

Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'nin, bu soruşturmayı yürüttüğü sırada, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine zarar verileceği yönünde tehdit edilmesine ilişkin yürütülen ayrı soruşturmada da 12 kişi jandarma ekiplerince gözaltına alınmıştı. 4 kişi serbest bırakılırken, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5'i tutuklanmış, 3'ü hakkında da adli kontrol kararı verilmişti.

19 hastane ve sağlık kuruluşu "malen sorumlu" sayılmıştı
Fezlekede, Özel Avrupa Şafak, Özel Bağcılar Medlife, Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Silivri Kolan Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Doğa Hospital, Özel Avcılar Hospital, Özel TRG Hospitalist, Akabe Sağlık Tesisleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, Doğamed Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret AŞ, Ekip Sağlık Hizmetleri Ticaret Anonim Şirketi, Güney Hastanesi Sağlık Hizmetleri LTD ŞTİ, Medilife Sağlık Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketi, Refik Arslan Sağlık Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketi, Reyap Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi, Yonca Sağlık Hizmetleri Limited Şirketi, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi ile GMZ Sağlık Hizmetleri İnş. ve Tur. Ltd. Şti. de "malen sorumlu" olarak yer aldı.

Kaynak : istanbulgercegi.com-Ajanslar

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları