CHP’li Aygün, Ayhan Çarkın’la 4 saat görüştü. Çarkın’ın psikolojisinin iyi olmadığını anlatan Aygün, “Bu kadar cinayetten sonra kimsenin psikolojisi iyi olmaz” dedi.
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, eski özel harekatçı
Ayhan Çarkın ile tutuklu kaldığı Sincan Cezaevi’nde görüştü. Çarkın’ın çok sayıda yeni bilgi verdiği Aygün, “4 saat dayanabildim konuşmayı kestim. Yine gideceğim, İnsan Hakları Komisyonu’na da görüşmelerini önereceğim. Komisyon görüşebilir” dedi.
CHP’li Aygün, düzenlediği basın toplantısında Ankara’daki faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında Sincan F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski özel harekat polisi
Ayhan Çarkın ile önceki gün yaptığı 4 saatlik görüşmeyi anlattı:
SEVGİLİLERİNİ ÖLDÜRDÜLER: Ayhan Çarkın öldürdüğü, gözaltında kaybetttiği insanların, üniversite öğrencilerinin ve onların yakınlarının 19 yıldır rüyalarına girdiğini söylüyor. Bu hesaplaşmanın öldürdüğü insanlar nedeniyle olduğunu söylüyor. Çarkın, bazı özel harekatçıların canavarlaştığını kendi sevgililerlerini öldürdüğünü söylüyor.
VİCDANIM RAHAT DEĞİL: Kırıkkale’den getirilen Metin Vural’ın kişisel nedenlerle öldürüldüğünü söylüyor. Bunun herhangi bir plan dahilinde olmadığını söylüyor. Başıboş cinayetlerden olduğunu söylüyor. Çarkın, “Benim vicdanım Mehmet Ağar gibi rahat değil” dedi. Yeşil’in yaşadığını ve devlet korumasında olduğunu düşündüğünü de söyledi. Faili meçhullerin cezayla çözülmeyeceğine, özel bir yasa gerektiğine, hakikatleri araştırma komisyonu kurulursa insanların gelip konuşabileceğine inanıyor.
TERÖR ÖRGÜTÜ: Faili meçhul cinayetler Hüsamettin Yaman ve Soner Gül olayını, Kartal’da 3 tane silahsız genci öldürmelerini de bana anlattı. Yaman ve Gül, 20 yıldır kayıp. Bu 2 genç bizzat Ayhan ve ekibi tarafından alınıp öldürülmüş. Öldürdüğü bütün insanların yasal şekilde gözaltına alındığını, yasal çalıştıklarını ama kendilerinin bir terör örgütü olduğunu söylüyor. Öldürdükleri insanların birçoğunun slogan attığını, geri adım atmadıklarını, bu yüzden de bu insanlara hayranlık duyduğunu söylüyor.
15- 20 İNSAN ÖLDÜRDÜM: 3 parmak işareti “gördüm, duydum, biliyorum” anlamına geliyormuş. Bu işin içinde yer alan diğer faillere mesaj olduğunu gizlemiyor. Siirt’te ve Ankara’da devam eden faaliyetlerinin aslında bir terör örgütü faaliyeti olduğunu söylüyor. Bunun altını kalın şekilde çizdi. Kendisi “15- 20 insanı öldürdüm. Hiç bilinmeyen infazlar da var. Buzdağının görünen küçük bir kısmıyım. Herkes konuşursa bütün tablo ortaya çıkacaktır” diyor. İlk eylemlerinin Güneydoğu’da Mardin Ömerli’de Pınarcık katliamı ile başladığını söyledi. Çarkın “vahşetti bu yapılanlar” diye anlattı.
PSİKOLOJİSİ İYİ DEĞİL: Ankara infazlarında tetik çektiğini söylemedi bana. Ayrıntıları anlatıyor ama doğrudan tetikçi olmamasının hayatın akışına aykırı olduğunu söyledim. Çarkın’ın el yazısı notlarına da ulaştım. Deniz Gezmiş ile Abdullah Çatlı’yı 10’ar gün arayla kendi evlerinde aynı yatakta yatırmışlar... (VATAN’ın notu: Çarkın 1962 doğumlu. Deniz Gezmiş ise 1972’de idam edildi.) Mehmet Zahid Kotku’dan bahsediyor... Psikolojisinin iyi olmadığı belli ama bu kadar cinayetten sonra hiç kimsenin psikolojisi iyi olmaz. “Ben katilim. Tetiği çeken, taşıyan temizleyen herkes katildir. 10-15 kişiyi vurmuşumdur. Katil olduğumu kabul ediyorum” diyor. Yaman ve Gül olayını anlatıyor: “Yere çömeldiler. Tam tetiği düşüreceğimizde ‘insanlık onuru işkenceyi yenecek’ diye slogan attılar. Hiçbir suçları da yoktu. Polis otobüsüne bomba atmışlar diye bir yalanla bizi yönlenlendirdiler gidip çocukları öldürdük.
İLK KEZ AÇIKLADI: Ankara dışı eylemler de yapmışlar. Muş’ta bir eylem, diyor. İlk defa bunu bana açıkladı. Muş’ta kendisinin katılmadığını söylediği bir eylem ama olayı ayrıntılı anlattı. 94 kışında Muş’a giderek bu operasyonun yapıldığını söylüyor. Öldürülen 8 kişinin Muş merkez mezarlığında mevcut mezarlar açılmak suretiyle gömüldüklerini anlattı. Bu da ilginç bir itham. Kendisi anlatırken birkaç defa ağladı. İlk kez söylediği bir olay daha var. Antep’te 2 araçla 20 kişi gittiklerini 60 yaşındaki birini alıp Maraş yolunda bir inşaatta infaz ettiklerini söyledi.
KORKUNÇ ŞEYLER ANLATTI: Çarkın “Ben o kadar başarılıydım ki her yere beni götürdüler” diyor. Tehdit almamış. Mehmet Ağar’a dair korkunç şeyler anlattı. Ağar’ın Çarkın ile ilişkilerinde de tuhaf şeyler var. Çarkın zaman zaman çatışıyormuş. Hesaplaşması öyle başlamış.
BU BİR FIRSATTIR: Çarkın, 90’ların aydınlanması için bir fırsattır. Meclis İnsan Hakları Komisyonu Çarkın ile görüşmeli. Yasal bir güvence olmazsa bundan sonra konuşmasının zor olacağını ifade ediyor. Kamuoyunda ceset çıkmadığı için inandırıcılık düzeyinde düşüş var ama ben yine de samimi konuştuğunu düşünüyorum.
Garsonu tanık oldu diye öldürdük
Çarkın, Türkiye’nin AİHM’de mahkum olduğu 12 Temmuz 1991’deki Dev-Sol operasyonunu, 1994‘te 5 Dev-Solcu’nun öldürüldüğü Perpa operasyonunu da Aygün’e anlattı: “Gaz bombasıyla teslim alabilirdik ama 5 kişiyi öldürdük, garson Selma Çıtlak’ı da olaya tanık olduğu için öldürdük. Bu olay da beni etkiledi.”
Cumartesi Anneleri rüyama giriyor
İşkencede öldürüldüğü iddia edilen Ayhan Efeoğlu olayını da anlatıyor. Sorgulanıp öldürüldüğünü, cenazesinin kendilerine bir bavul içerisinde teslim edildiğini, olaydan böyle haberdar olduğunu söylüyor. “O dönem çok patlayıcı imha ederdik öyle bir paket sandım. Bir açtık içinden insan çıktı sonra cumartesi annelerinin elinde fotoğrafını görünce gömdüğümüz kişinin o olduğunu anladım, mahvoldum. Öldürdüğümüz insanların fotoğraflarını taşıyorlardı. Yaman ve Gül ile Efeoğlu‘nu öldürdüğümüzü bu fotoğrafları görünce anladım” diyor. Cumartesi annelerinin eylemlerini izlemiş uzaktan. Kayıp olayları ve işkence ile ilgili kendisinin bilgisi olmadığını kendisinin infaz ekibi olduğunu söylüyor. Ayhan Efeoğlu ile ilgili olarak bir emniyet müdüründen bahsetti. “Dürüst” diyor. İstanbul’da müdür olarak çalışan birinin ismini verdi. Onun sorguda öldürüldüğünü bildiğini söyledi. Kendisinin sadece cesedi ormanlık bir alanda gömdüğünü ifade etti. Çarkın, Cumartesi Annneleri’nin rüyalarına girdiğini de söyledi.
Yapının adı neydi?
Aygün, Çarkın’a “Bu yapının adı neydi?” diye sorduğunu Çarkın’ın da “Emniyet Özel Hareket Şube Müdürlüğü” karşılığını verdiğini söyledi. Aygün, “Yasal bir kurum yasadışı gibi çalışıyor” dedi. Aygün, “Mesela Tarık Ümit’i ‘şu öldürdü’ diyor ismini veriyor. O isim yayınlanmadı. Bana da ilk defa söyledi. Lojman kapısında arkadan sıktı diyor” diyor.
O ekip görevde
“TRAFİK kontrolü diye çalışıyorduk, alıyorduk götürüyorduk, öldürüyorduk. Her şey yasal zeminde, pişmanlığım var. Biz suçlu olduk. En az 150 kişi... İtirafçılar ve sivil görevlilerin de olduğu özel harekat birimi... Şimdi infazlar yapılmıyor ama göreve devam ediyorlar. Yasadışı işlerde yer alan gruplar faaliyetlerine devam ediyorlar...”