Yeşilçam emektarlarının fişlendiği kitaba tepki yağdı...
'Yeşilçam Andıcı' haberi, gündeme damga vurdu. Sinema oyuncularından solcu, Kürt, Arap diye bahsedilen 'Yeşilçam'dan Serpintiler'i hazırlayan Filmsan Vakfı, apar topar bir basın toplantısı yaptı. Kitabın yazarlarından biri olan Vakıf Başkanı Ferdi Merter Fosforoğlu, 'Neden eleştirdiklerini anlamıyorum! Tarık Akan ya da İlyas Salman'ın solcu olduğunu biz uydurmadık' dedi. İşte Fosforoğlu'nun açıklamaları:
- Sinema kitapları, internet ve gazete arşivlerinden yararlandık. Artshop Yayınevi, bilgimiz olmadan internetten alıntı yapıp kitaba eklemiş. Denetleme şansımız olmadığı için kitap bu şekilde çıktı.
- İtiraz ve eleştirileri dikkate alarak kitabı toplattık. Bazı yanlışlıklar olmuş olabilir ama sanatçılar hazırlayacağımız yeni kitapta bunların yayınlanmasını istemezlerse koymayız.
- Öz annem Muazzez Arçay da bir sinema sanatçısıdır. Resmini ben vermiştim, onu bile yanlış basmışlar. Bülent Ersoy, eski fotoğraflarının kitapta yer almamasını istedi. Yeni fotoğrafını yayınevine gönderdik, eskisini koymuşlar.
Ayrımcılık ve bölücülük
- Tarık Akan: Sanatçıları ayrıştırmak ayıptır günahtır, çok üzüldüm ve acı duydum. Kültür Bakanı buna bir de önsöz yazmış. Kendisi, 'Barış Davası'nda 8 yıl yargılandığım, bir zamanlar dava arkadaşımdı. Tam bir ayrımcılık ve bölücülük yapılmış. Dünyada eşi, benzeri görülmeyen bir ayırımcılıktır. Benim için yazılanlar doğru. Bunları hiç bir zaman saklamadım. Laik düşünceye sahip biriyim, Atatürkçüyüm, devrimciyim ve Misak-ı Milli sınırlarına inanıyorum. Ben asıl, diğer arkadaşlar için yazılanlara üzüldüm. Arkadaşlarım için yazılanlar gerçekten çok ayıp ve ayrımcı bir görüş. Alevi, Sünni ve Kürt sınıflandırması olarak yazılmış.
Muhbir vatandaşlar hazırlamış
- Nur Sürer: Bence bu kitap bir infaz. Bu kitabın muhatabı asla ben değilim. Muhbir vatandaşların hazırladığı bir kitap. Son derece basit bir kitap. Sarp Kuray ile evlenmek için kimse beni zorlamadı. Kendim aşık olduğum için evlendim. Evet, kadın haklarıyla da yakından ilgileniyorum ve evet, siyasi bir duruşumda var. Bu yazılanlar bilinmeyen şeyler değil. Kitapta Kültür Bakanı gibi sorumlu bir imza da olunca, kendimizi kötü hissettik. Teşhir ediliyormuşuz gibi oldu. Ama bakanımız durumu açıklamış. Kendisine gerçekten teşekkür ediyoruz.
- İlyas Salman: Ben Türkmen Alevisi'yim doğrudur. Bunu her yerde söylüyorum. Bunda utanılacak bir şey yok. Yazanlara sormalı, ayırımcılık olarak yazmaları hoş değil. Bu ülkede önce insan olmak, insanları sevmek önemli. İnsanların sanat yönlerinin yazılması daha doğru olurdu.
Teşekkür etmeleri gerekirken adımı fahişe diye yazıyorlar
- Ahu Tuğba: Arkadaşları ve çevresi tarafından tuzağa düşürülen genç kızları canlandırdım. Kötü yola nasıl itilir, uyuşturucu batağına nasıl saplanılır, bunları gösterdik. Sinemada ilk öpüşme, kapalı gişe filmler benimle yaşandı ama beni 'fahişe' yakıştırmasıyla tanımlıyorlar. Şu an başta İstanbul olmak üzere bar ve gece kulüplerinin önündeki genç kızları temizleyip kurtarsınlar o sözleri söyleyen insanlar. Teşekkür etmeleri gerekirken, adımı fahişe diye yazıyorlar. Sanatçılık bu kadar ucuz mu? Yazıklar olsun, gençliğim gitti. 'Fahişe' yakıştırması bana en büyük acıdır.
- Nuri Alço: Madem
Yeşilçam emekçilerine vefa amacıyla böyle bir kitap hazırladılar, bence oturdukları yerden bunları yazmak yerine röportaj yapsalar daha iyi olurdu. Bunlar bizim bilgimiz dışında yapıldı. Arkadaşları kötüleyen yazılar var. Sinema Oyuncuları Derneği'nin (SODER) Başkanı Yusuf Sezgin aradı ve istersek dava açabileceğimizi söyledi. Sanatçı her rolü oynar ama bunlar üzerlerine yapıştırılmamalı.
- Aydemir Akbaş: Kitapta benim için yazılanlar doğru. Türk sinemasını kalkındırdık. Ama sanatçıların siyasi kimliğinin yazılması doğru olur mu olmaz mı bilemedim! Gerçi sanatçıların birçoğunun sağcı mı, solcu mu, ne olduğu halk tarafından aşağı yukarı biliniyor. Bence bilinen bir şeyin yazılması da herhalde çok da büyük sorun değil.