Ragıp Zarakolu ve Büşra Ersanlı ile diğer tüm tutuklananların serbest kalmaları için bir imza kampanyası düzenlendi.
Yetti Artık!
Adına “KCK Operasyonu” denilen garabet zirvesinde, oğlu Cihan Deniz’den 24 gün sonra Ragıp’ı da gözaltına aldılar.
Ayşe’yi gözaltına alamadılar. Çünkü Ayşe’yi çoktan yitirdik. Ama öyle gözüküyor ki, mümkün olsa, onu da tutuklayacaklardı!
Çünkü bu ülkenin sosyalistlerini sindirmeye yönelen “Devrimci Karargâh”, Kürtleri ve onların özgürlük talepleriyle dayanışma içerisinde olanları sindirmeye yönelen “KCK” harekâtları gösteriyor ki iktidar, bu ülkede haksızlıklara “Hayır” diyen herkesi er ya da geç demir parmaklıkların gerisine tıkarak ve mümkün olduğu kadar çok orada tutarak susturmaya, sindirmeye kararlı.
Ragıp Zarakolu… Yayıncı, yazar, insan hakları savunucusu, arkadaşımız, yoldaşımızdır… Ve O, “terör” kavramı ve çağrıştırdıklarıyla ilintilendirilebilecek son kişidir…
Ragıp Zarakolu’nu gözaltına aldılar…
Büşra Ersanlı Hoca’nın hemen ardından…
Recep Tayyip Erdoğan’ın cebinde 1400 kişilik bir “tutuklanacaklar” listenin bulunduğundan söz ediyor. Her bir şehit cenazesinin ardından, gerekçe dahi gösterilmeksizin gözaltına alınacak, tutuklanacak, uzatmalı bir yargılama süreci boyunca hücrelerde tutulacak 1400 kişi. İktidarın elinde 1400 rehin.
Boynumuzun borcu olsun: İlan ediyoruz ki, sizler en sonuncumuzu tutuklayana dek bu meydanlarda baskılara, haksızlıklara, hak ihlallerine karşı tepkimizi haykırmaya devam edeceğiz…
En sonuncumuzu aldıktan sonra susturabileceksiniz bu sesi ancak.
O zaman alın “İleri demokrasi”nizi, yakanıza iliştirin.
Bütün muhalif seslerin susturulduğu bir “ileri demokrasi”, olsa olsa bakanlarınızın, bürokratlarınızın, müteahhitlerinizin, ideologlarınızın, “yaka süsü” olur ancak…
İşte bu kararlılıkla ve Cemal Süreya’nın dizeleriyle avazımız çıktığınca haykırıyoruz:
“Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
anamız çay demliyor ya güzel günlere
sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
bu, böyle gidecek demek değil bu işler
biz şimdi yan yana geliyoruz ve çoğalıyoruz
ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
işte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz.”
Bu kampanyada imzası olan bazı aydınlar ise şu şekilde;
İsmail Beşikçi
, Sibel Özbudun
, Fatime Akalın
, Pınar Ömeroğlu, Ülkü Uzun, Recep Maraşlı
, Temel Demirer, Mahmut Konuk
Sait Çetinoğlu, Ramazan Gezgin, Attila Tuygan, Necmettin Salaz, Tayfun İşçi, Mehmet Özer, Ahmet Önal, Fatin Kanat, Hüseyin Gevher, Hüseyin Taka
Mustafa Kahya, Bora Balcı, Serdar Koçman, Jan Beth-Sawoce
Sabri Atman
Racho Donef
, Erol Özkoray, Jale Mildanoğlu, Murat Kuseyri, Doğan Özgüden
, Yücel Demirer, Cemil Gündoğan, Deniz Faruk Zeren, Hüseyin Aykol, Mesut Saganda
Silva Özyerli
Erdal Yıldırım, Adnan Yılmaz, M. Hakan Koçak, Esra Çiftçi, Hakan Tahmaz
, Yalçın Ergündoğan
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
29 Ekim 2011