loading
close
SON DAKİKALAR

Zekiye Bacaksız; 'Hükumet, vatandaşı özel sektörün insafına bıraktı'

Zekiye Bacaksız; 'Hükumet, vatandaşı özel sektörün insafına bıraktı'
Tarih: 08.11.2016 - 12:11
Kategori: Sendika

Birleşik Kamu İş Konfederasyonuna bağlı Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız, Hükumetin, Resmi Gazete’de yayımlanan 2017 yılı programı ile vatandaşı sağlık alanında da özel sektörün insafına bıraktığını açıkladı.

Birleşik Kamu İş Konfederasyonuna bağlı Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız, Hükumetin, Resmi Gazete’de yayımlanan 2017 yılı programı ile vatandaşı sağlık alanında da özel sektörün insafına bıraktığını açıkladı.

Bacaksız yaptığı açıklamada;

Hükumet, Resmi Gazete’de yayımlanan 2017 yılı programında sağlık alanındaki başarısızlığını tasdiklemiş, çelişkilerini ortaya koymuş ve vatandaşı sağlık alanında da özel sektörün insafına bıraktığını belgelemiştir.

‘’Hükumet programda başarısızlığını tasdiklemiştir’’

2015 yılı itibarıyla toplam hekim sayısının 141.259, diş hekimi sayısının 24.834 ve hemşire sayısının 152.803 olduğu belirtilen Hükumet Programında, yüz bin kişiye düşen hekim sayısının 179 ve hemşire sayısının 194 olduğu açıklanıyor. 2014 yılında AB-28’de bu sayılar sırasıyla 350 ve 864, OECD’de ise 330 ve 890’dır. Programda ‘’Sağlık personeli ülke ortalaması, AB ve Dünya Sağlık Örgütü ortalamasının gerisinde olup özellikle hemşire açığı daha belirgindir’’ ifadesine yer verilmiştir.

Türkiye’de hekim başına düşen hemşire oranı 1,8 iken AB-28’de hekim başına düşen hemşire oranı 2,46, OECD ortalamasında ise bu oran 2,70’dir. 

Programda yer verdiği rakamlar ve ifadelerle günah çıkartan hükumet, sağlık personelinin yetersiz çalışan sayısı sebebiyle ağır iş yükü altında ezildiğinin, halkın yetersiz personel nedeni ile mağdur edildiğinin farkında demektir.
Hatayı kabul etmek elbette önemlidir ancak “hatalarda” ısrar edilirse “yanlışlar” kaçınılmaz olur. Hükumetin, sağlık gibi hayati önem taşıyan bir alanda yanlış yapmaya hakkı yoktur.

‘’Sağlık hakkı yok ediliyor, sosyal devlet anlayışından uzaklaşılıyor’’ 

Zekiye Bacaksız; 'Hükumet, vatandaşı özel sektörün insafına bıraktı'

Sağlık hizmetlerine olan talebin her yıl arttığı belirtilen Hükumet Programında 2007-2015 döneminde hastanelere yapılan toplam müracaat sayısının yüzde 68 arttığı, özel sektörde bu artışın yüzde 215,3 olarak gerçekleştiği belirtiliyor. Yine programda özel sektörün toplam müracaat içerisindeki payının 2007 yılında yüzde 9,8 iken 2015 yılında yüzde 18,4 yükseldiği vurgulanıyor.

1948'de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgenin 25. Maddesinde "Herkesin, kendisi ve ailesinin sağlık ve gönenci için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır" denildikten sonra özellikle "Analar ve çocukların özel bakım ve yardıma hakları vardır. Tüm çocuklar, evlilik içi ya da evlilik dışı doğmuş olmalarına bakılmaksızın, aynı toplumsal korumadan yararlanır" diyerek en temel hak olan "yaşam hakkı" çerçevesinde sağlık hakkına yer vermiştir. Burada görüldüğü üzere sağlık hakkı ile sosyal güvenlik hakkı bir arada düzenlenmiştir.

Hükumet bireyin en temel hakkı olan sağlık hakkı ile sosyal güvenlik hakkını yok sayarak, sağlıkta dönüşüm adı altında parası olanın sağlık hizmeti aldığı bir sistemi dayatmaktadır. Hükumet programında bu verilere yer verilerek bunun başarı olarak lanse edilmesi sosyal devlet anlayışı ile bağdaşmamaktadır.
Ayrıca halkın devlet kurumları yerine para vererek neden özel hastanelere gitmeyi tercih ettiğini ise zaten Hükumet Programındaki veriler ortaya koymaktadır. 
 
Hükumet, sunmakla yükümlü olduğu nitelikli sağlık hizmetleri için gerekli yatırım ve personel istihdamını sağlamamaktadır. Bu da devlete güveni ve bağlılığı zedelemektedir. Hükumet sosyal devlet olmanın gereğiyle taban tabana zıt politikalar yürüterek halkın sağlığının tehlikeye atılmasına ve ülke kaynaklarının özel sektöre peşkeş çekilmesine son vermelidir.

Hükumetin ‘’Her aileden 3 çocuk isteme’’ çelişkisi 

Temel sağlık göstergelerinde önemli iyileşmelerin kaydedildiği iddia edilen Hükumet Programında, 2012 yılında binde 7,4 olan bebek ölüm oranının 2015 yılında binde 7,6 olduğu görülmektedir. Bu oran Ortadoğu Anadolu bölgesinde bin canlı doğumda 11,6 dir. OECD ‘de ortalama bin canlı doğumda 4 iken, AB ülkelerinde bin canlı doğumda 3,7'dir. Yine hükumetin bebek ölümlerinin azaltılması konusunda da geriye gidiş gösterdiği ortadadır.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin devamı ve onu tamamlayan bir belge niteliğinde olan "Ekonomik, Toplumsal Ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesinin 12. maddesinde ise sağlık hakkının uygulamasına ilişkin ayrıntılar ortaya konuluyor. Devletlerin kabul ve imzasıyla o ülkeye ait bir "ulusal iç hukuk kuralı" haline gelmiş bulunan bu sözleşmede

"Bu sözleşmeye taraf devletler, herkesin erişilebilir en yüksek bedensel ve ruhsal sağlık standardından yararlanma hakkını tanır. Bu sözleşmeye taraf devletlerce bu hakkı tam olarak gerçekleştirmek üzere yapılacak girişimler;
a) Ölü doğum oranı ve çocuk ölümlerinin azaltılması ve çocuğun sağlıklı gelişmesi için önlemler alınması için gerekli görevleri içerir." İfadelerine yer verilmektedir.

Nüfusumuz ne kadar artarsa o kadar iyi diyerek, her aileden 3 çocuk isteme anlayışının, imza attığımız bu sözleşme maddeleri ile çelişkisinin en büyük kanıtı, bebek ölümlerindeki 3 yıldaki geriye gidiş olmuştur.
Dengesiz artan nüfus, bu artışı destekleyecek eğitim, gıda, sağlık ihtiyaçları ile birlikte, planlı sosyal politikalarla desteklenmezse, dünyaya gelecek yeni nesillerin sağlıksız ortamlarda eğitimsiz olarak büyümeleri kaçınılmazdır. Bu nesilleri, yolsuzluk ve hırsızlıkla sağlanan servetlerinden makarna, bulgur, kömür dağıtarak beslemek ve yönlendirmek için planlar yapan kimi çevrelerin; hükumetin “en az 3 çocuk” talebiyle çıkarlarının örtüştüğünü görmemek, en basit ifadeyle “saflık” olur. Çocuk sahibi olmak ve yetiştirmek, basit siyasi hırslara tahvil edilemeyecek kadar önemli ve kutsaldır. 

Ayrıca bu program anne –bebek ölümlerin arkasında yatan en önemli nedenlerden birisi olarak gördüğümüz ebelik mesleğine gereken öneminin gösterilmediğinin kanıtı niteliğindedir. Programda ebe istihdamı hakkında bir değerlendirme ve çözüm sunulmamaktadır. Oysaki yeterli sayıda ebe istihdamı yaşamsal önem taşımaktadır.

Sezaryen ile mücadele mi? Sezaryene destek mi?

Sağlık Bakanının dilinden düşürmediği sezaryenle doğumların önüne geçilmesi konusunda da başarı sağlanamadığı yine Hükumet Programında yer almıştır. 2003 yılında yüzde 21 olan sezaryenle yapılan doğum oranı 2010 yılında yüzde 45,5’e, 2013 yılında yüzde 50,4’e,2014 yılında yüzde 51,1’e, 2015 yılında 53,9 yükseldiğinin belirtildiği programda, sezaryen ile yapılan doğum oranlarının AB, OECD ve dünya ortalamasının üzerinde olduğu kabul edilmiştir. Bu oran 2014 yılı itibarıyla AB-28’de yüzde 27,3, OECD ülkelerinde ise ortalama yüzde 27,5 olarak gerçekleşmiştir.
Sezaryen ile doğumların özel hastanelerde gerçekleşme oranı programda yer almamakla birlikte sezaryen ile doğum oranın özel hastanelerde yüksek olduğu hepimizin malumudur. Bir yandan sosyal devletin vermesi gereken sağlık hizmetini özele devretmek, bir yandan da özel hastanenin devletten alacağı parayı arttırdığı sezaryen uygulamasını eleştirmek hükumetin sağlık alanındaki bir diğer çelişkisidir.
Hükumet, adeta “istemem yan cebime koy” tavrı içinde, muhafazakar tabanına şirin gözükmek için sezaryene karşı durduğunu belirtmektedir ancak diğer yandan da bu konuyla ilgili tutarlı, bilimsel ve akılcı politikalar geliştirememektedir. Sezaryen de dahil olmak üzere sağlıkla ilgili konular; dogmalarla, fetvalarla, günah korkusuyla değil, bilimle, akılla ve modern tıbbın gereklilikleriyle değerlendirilmesi gereken konulardır.

Yetersiz koşullarda çok çalıştır, açlığa mahkum et

Hükumet Programında, (sözde) toplu sözleşme hükümlerine göre memur maaşları ve memur emekli aylıklarının 2017 Ocak ayında yüzde 3, Temmuz’da yüzde 4 artırılacağı kaydedildi.
Sağlık personeli eksikliği Hükumetin 2017 Programında tüm çıplaklığı ile sergilenirken; çalışanlar ağır iş yükü altında ezilirken, yüzde 3’lük zam artışını reva görmek insani değerlerle örtüşmemektedir.
Ayrıca, Hükumetin programda ‘’Politika ve Tedbirler’’ başlığı altında 2017 yılı Aralık ayı sonuna kadar yerine getirmeyi taahhüt ettiği 22 başlığın uygulamadaki takipçisi olmaya, uygulamalardaki yanlışların düzeltilmesi, sağlıkta dönüşüm programı ve performans sistemine son verilmesi için mücadeleye devam edeceğiz.

Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları